Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

2 Mart 2021 Salı

Serge Gainsbourg'suz Otuz Yıl


Tam otuz yıl önce bugün, Paris'te eşsiz bir sanatçı öldü. Şair, yönetmen, besteci, yazar, ressam, şarkıcı... bir elinde on marifet bir adam, Serge Gainsbourg. Hakkında söylenecek şey çok. Fakat birçoğunu zamanında söyledim. Tekrara düşmeyelim. Bugün sadece kendisini anmak için geldim. Vaktiyle kendisinin sevdiğim şarkılarından bir derleme hazırlayıp paylaşmıştım; meraklısına. Yaşam öyküsünü merak edenler için bir film tavsiyem de olacak.

Bugün yaşasa muhtemelen Twitter'da her gün konuşulan isimlerden biri olurdu. Linç edilmekten kurtulamazdı. Belki televizyonlarda yasaklanırdı. Çünkü kendisi sadece şok etmek için yaşadı. Kışkırtmayı seviyordu. Fransa gibi açık bir toplum için bile fazla gelecek şeyler yapan biriydi.

Kızıyla yatağa girip şarkı söyledi, canlı yayında banknotlar yakarak vergileri eleştirdi, queer bir imaj takınarak albüm kaydetti, evinde geçirdiği kalp krizi sırasında ona müdahale eden ekiplerden Hermes battaniyesini rica ederek onsuz hastaneye gitmeyeceğini söyledi, Nazi subaylarına şarkılarında korseler giydirip ruj sürdü,...bu da olmaz denen her şey oldu.

Ama günün sonunda herkes hakkını teslim etti. O günlerde La Marseillaise'le dalga geçtiğini düşünüp öfkeden kuduran milliyetçiler bile bugün Serge'in şarkılarına teslim olmuş vaziyettler. Nasıl olmasın ki? Kolay kolay bir müzisyen için deha tabirini kullanmam; ama kendisi gerçek bir dehaydı. Caz müzik yaparken de, pop yaparken de aynı incelikteydi. Şiir ve müziği aynı potada eritti.

İyi ki yaşadın.

"Dillerimizi kullanarak öpüşüyoruz, Ford Mustang'in içinde..
Bir şişe makyaj altı kremi, bir flaş, bir tabanca ve bir pikap.
Bir koleksiyon kitabı, Edgar Poe, bir zippo çakmak."



Ekleme: Bugün hunharca internette yazılanları okurken farkettim ki Serge için Paris metrosunda bir durağa adı verilecekmiş. Baya durağın ismi Serge Gainsbourg. 2023 sonu gibi hizmette olacakmış. Hadi inşallah. Ömrümüz yeterse o durakta soluk alıp fotoğraf çekiniriz (müzik çalarımda Variations Sur Marilou çalarken..). Benimki yetmezse yetenler gidip beni hatırlasınlar.

4 yorum:

  1. Yazını okuyunca düşündüm de, hakikaten bugün aynı şeyleri yapsa bol bol linç yerdi. Acaba tepkisi nasıl olurdu?
    Paris dileklerine katılmamak elde değil bu arada:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen yaptıklarının dozunu arttırırdı :D Ve görülmemiş bir medya sansürüne maruz kalabilirdi.

      Sil
  2. ülkemizde serge 'ye benzer kim var diye düşündüm , sence var mı yerli serge diyebileceğimiz biri ? (ahahahah bugün "yerli ve milli" kavramlara takık bir mari ile karşı karşıyayız :D)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görünüş olarak Okan Bayülgen derler çoğunlukla. Andırmıyor değil aslında (düşünen emoji). Fakat ben fiziksel benzerliklerinden ziyade yaptıkları açısından benzetirim. Zira Bayülgen de, kariyeri boyunca sürekli takipçilerini -ama iyi ama kötü açılardan- şaşırtmayı başardı. Bilmiyorum bunu bilerek mi yapıyor. İlginç bir diğer ayrıntı da evlerinin kaotik düzenleri. Setge'in müzeye dönüştürülen evinde de asılmayan tablolar ve sağda solda saklanan eşyalardan geçilmez, Bayülgen'in evinde de :) İlginç. Kendisini tanıyan biri olsam mutlaka sorardım :)) Sigara müptelalıkları, kabare sevgileri, farklı disiplinlerde çalışmaları,.. aslında liste uzatılabilir :)

      Sil