Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

28 Eylül 2020 Pazartesi

Alternatif 10 Müzik Filmi Önerisi

Hep müzik diyoruz ama peki ya müzikli filmler? On senedir bir tane olsun film önerdim mi? Yazıklar olsun bana. Kimse de bir şey demiyor. Madem istatistiklerimiz de düşüşte, biraz liste işine girelim. Her zaman listeler sevilir. Okunur. Ben hazırlamayı çok sevsem de işin sonunda unuttuklarımı görüp hayıflandığım için biraz çekinirim. Ama değişiklikten zarar gelmez. Bu bizim ilk "müzikli" listemiz olur. Bundan sonra albümleri, diskografileri de listeleriz (ama haddimizi hududumuzu bilerek). Eğlence çıkar. "En iyi bilmemkaç falanca albümü" tadında (hazırda iki tane yapılmışı var, onların linklerini de blogun sayfa sonuna eklerim). Fena gelmiyor kulağa. Öyleyse bu yazıda, kalbimin ve kulaklarımın en nadide köşesinden seçtiğim filmler sizlerle. "En iyi on müzik filmi bu listedekilerdir" gibi bir iddiam yok ama müziği seven herkesin bu filmlerden mutlu ayrılacağına inanıyorum. Önden buyrunuz... Salonumuz hepa filtrelidir.


1) Woodstock (1970)

Ne denebilir ki şimdi? Tüm zamanların en büyük konser belgeseli. Efsanevi Woodstock festivaline dair bir çok şeye bu filmde ulaşabilirsiniz. Performanslardan tadımlık kesitler, hippiler, muhafazakar taşra halkı, açık fikirli taşra halkı, nehirde yıkananlar, askeri helikopterler, yaklaşan fırtına, çamur... Tavsiyem yönetmenin kurgusunu bulup izlemeniz; zira tam dört saatlik süresiyle sizi adeta evinizin içinden alıp o günlere ışınlayıveriyor ve gerçek bir festival hissi yaşatıyor. Hala aklım almıyor. Yarım milyon insan bir arada. Ve üç gün boyunca bölgede kaydadeğer bir taşkınlık da yaşanmıyor. Çevre esnafının ortak fikri, "çocukların hepsi çok nazikti". Filmin belki de en etkileyici yeri, polis şefinin çocuklara karşı olan tutumu. Beklenenin aksine, oldukça kucaklayıcı. "Herkesin tercihi kendine" diyerek bu hippi istilasına karşı olumsuz bir tavır takınmıyor. Bazen düşünüyorum, bugün Woodstock olsa kaç kişi gider? Evet, büyük ölçekli müzik festivalleri oluyor. Ama böylesi! Son yıllarda büyük turneler yapılsa da bakıyorsunuz, çoğunluğu tiridi çıkmış eski toprak gruplar, isimler. Yenilerden on kişi sayamayız. Artık gençler para verip konserlere de gitmiyor. Tabii dönemin politik koşulları da etkili (sanki bugün dünya çok matah gibi). Peki festivalin hırsızı? Ten Years After. Kadrosunda Grateful Dead, Jefferson Airplane, The Who, Crosby Stills Nash & Young, Melanie, (altı aylık hamile haliyle) Joan Baez, Janis Joplin, Jimi Hendrix, Santana gibi ağır toplar olsa da festivali sahne performansıyla çalan grup oydu. Alvin Lee (huzurla uyusun), manyak bir gitarist ve o gece de ne derece ileri gidebildiğini görebiliyorsunuz. Jefferson Airplane demişken.. Aşkımız Grace Slick'in daha sabahın 8'i olmamışken sahneye çıkıp seyirciye şunları demesi de gülümsetir: 

 "Pekala dostlar, şuana kadar esaslı grupları izlediniz. Şimdiyse manyak sabah müziği neymiş onu göreceksiniz. İnanın bana. Yeni bir gün doğuyor! (ardından 'günaydın millet' diye bağırır)"

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

2) Almost Famous (2000)

Leziz bir müzik filmi. Hele de izlediğiniz dönem yetişkinlik öncesine denk geliyorsa, yirmilerinizin başındaysanız, rüya gibi hissettirecektir. Müzik dergisi için çalışan çaylak bir muhabirin, takip ettiği müzik grubuyla birlikte turnede yaşadıklarını anlatan bu sıcak film, muazzam oyunculuklara, efsane şarkılara, zekice referanslara ve daha birçok güzel şeye sahip. Aşk var, müzik var. E daha ne? Hadi toplaşın, Tiny Dancer söyleyelim!


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

3) Long Strange Trip (2017)

Evrenin en çok bootleg'ine sahip grubu Grateful Dead'in ve üyelerinin hayat hikayelerini anlatan epik bir yapım. Dört saatlik bir filmi, grubu bilmeyen birine nasıl önerebilirim? Eğer içinizde "turnede olma hali"ni merak edenler, müzisyenlerin zaman geçtikçe "Tanrılaştırılmaları" ve bunun yıkıcı sonuçlarıyla ilgilenenler varsa kesinlikle doğru yerdesiniz. Hem Dead, hippilerin ölesiye taptığı bir gruptu. 60'ların sonunda San Francisco ve çevresinde Beatles'tan bile daha büyüktü. Benim en sevdiğim on gruptan biridir ayrıca. İzlemek için birçok geçerli sebep paylaştım. Ama yetmiyorsa son bir tane daha, bu filmin kurgulanışı ve ilerleyişi, tam bir altmışlar halisünasyonu. Gaspar Noé'nin Enter the Void'unu hatırlayın, orada seyirciye yaşattırılan hayali trip geçişleri burada da var. Bir de, izlerken en çok duygulandığım belgesellerin başında. Çünkü Jerry Garcia'nın duygu dünyasını çok geniş incelemişler. Jerry'i de manevi babam olarak gördüğüm düşünülürse, filmdeki takvim 1995'i, yani onun ölüm yılını gösterdiğinde filmin son yarım saatini buğulu gözlerle izlemiştim (Allah'ın cezası kurgucu, ölümünden bahsedilen sahnelerde, grubun anılarından derlediği kareleri hızla geçerken arka fona Death Have No Mercy'i dayamış, solosuyla insanda ne ciğer bırakıyor ne bişi; yetmemiş, grup arkadaşı Bob, ölüm haberini basına açıklarken arkada Brokedown Palace çalıyor, pes!). Çok erken gitti, çok. Ama grubunun bayrağını, Giza Piramiti'nin tepesinde dalgalandığını gördü. Müzik tarihinde, adeta bir müzik tarikatı oluşmasına yol açan (evet, vokalistini peygamber olarak görenler var-bugün bile) bu grubun yolculuğunu kaçırmayın.

 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

4) Detroit Rock City (1999)

Konserlerine "en iyisini istediniz, en iyisini buldunuz; tüm zamanların en ateşli grubu Kiss!" anonsuyla çıkan Kiss'in şarkılarıyla örülmüş, mizahı güçlü bir yol/müzik/gençlik filmi. Ailelerinin tüm baskılarına rağmen, bir başka şehirdeki Kiss konseri için her şeyi göze alan bir grup liselinin yaşadığı maceraların anlatıldığı film, rock müziği "şeytan işi" gören anne figürünü de çok iyi ele alıyor. Gençlik heyecanı, aşk, ergenlik, bol makyaj, rock gürültüsü... ne ararsanız var. İzlerken çok eğlenmiştim. Ara ara açar bakarım hala. Kiss, bugün bile beni ve birçoklarını heyecanlandırabiliyor. 2019 yılında konserleri için yollara dökülmeden önce de yine bu filmi izlemiştim. Konser esnasında, filmden kareler canlandı gözümde. Benim Kiss konseri maceram da çok çetrefilliydi. Ama filmdeki gibi mutlu sonla bitti. Kulakları patlattık (tık tık). Vaatlerini tutuyorlar, gürültülü ve sıcaklar! Bu arada filme ilham kaynağı olan şarkılarının hikayesi de ilginçtir. Konserlerine gitmek için yola çıkan ve trafik kazasında ölen hayranlarına ithafen yazılmış. Velhasıl güzel bir pazar filmi. Hayattaki nadir pişmanlıklarımdan biri de, konser öncesi makyaj yapmamış olmam. Ertesinde uçuşum olduğu için, pasaport polisine o halimi açıklayamayacağım için denememiştim. Neyse, mezar taşıma Psycho Circus'u dünya gözüyle izledi yazarsınız.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

5) Trick or Treat (1986)

Öldüren Konser olarak da bilinen Trick or Treat, korku türünün müzikle flörtleşme çabalarından biri. Eddie, hayranı olduğu rock yıldızının ölümüyle yıkılır. Yası atlatmak için DJ arkadaşına (KISS üyesi Gene Simmons) uğrar. Yerel bir radyoda çalışan arkadaşı, kendisine ölen yıldızının henüz yayınlanmamış bir kaydını verir. Genç, bu plağı defalarca dinler. Ve sonra farkına varır, idolü, onun bedenini kullanarak dünyaya geri dönmeye çabalamaktadır. Ozzy Osbourne'un da göründüğü bu alternatif rock filmi, tam bir seksenler korku sineması örneği. Yani? Eğlenceli ve şapşal. İzlerken zaman su gibi akıp gidiyor. Acaba biz de kaçıncı dinleyişimizde Lemmy'i bu dünyaya geri döndürebiliriz?

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

6) Phantom of the Paradise (1974)

Hazır korku demişken.. Brian De Palma'nın çok bilinmeyen ama en sevdiğim filmlerinin başında gelen korku ve komedi türlerini barındıran müzikali Phantom of the Paradise'tan konuşalım. Operadaki Hayalet, Dorian Gray'in Portresi ve Faust gibi temel metinleri bünyesinde birleştiren bu film, gözde müzikallerimden biri. Hem eğlenceli, hem duygusal, hem de müziğe dair birçok esprisi var. Dönemin (70'ler) ağır abisi sayılan yapımcıları tiye alışı, yeni müzik anlayışları, şirket sömürüsü ve bunun gibi birçok noktası ile her müzikseveri yakalayacak bir film. Hem başroldeki William Finley'nin insan ötesi performansını da görmezden gelmemeli. Esas kızımız ise Suspria'dan tanıdığımız Jessica Harper.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

7) Leningrad Cowboys Go America (1989)

Vaktiyle bir mim'de bu filme referans göstermiştim. Ama şimdi bulamadım. Garip saç modelleriyle dikkat çeken ama müzikleriyle kimseyi kendine bağlayamayan Sibirya kaynaklı başarısız bir yerel müzik grubunun soluğu Amerika'da alması ve ilginç tesadüfler eseri verdikleri acayip konserlerin hikayesi. Aynı zamanda kendisini bir yol filmi olarak da görmek mümkün. Yüzünüzde tebessüm ile izliyorsunuz. Kendine has bir mizah anlayışı var. 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

8) Gainsbourg: Vie Heroique (2010)

Serge Gainsbourg'un fırtınalı hayatını ve müthiş albümlerini benden dinlemekten sıkılmışsınızdır diye düşünüyorum (a yok doymadık diyen varsa birkaç yazı daha yazarım, gocunmam). İyisi mi bir de beyazperdedeki yansımasına göz atın. O kadar özenle hazırlanmış ki.. Biyografik filmlerde genelde hep bir şeyler eksik olur. Bu filmde eksik olan ne var derseniz, sadece Gainsbourg'un kendisidir. Onun harici her şey yerindedir. Belki de çekilmiş en iyi biyografik müzik filmidir? Ve bir iddia daha, onun şarkılarını sıfırdan tekrar yorumlamalarına rağmen, filmin soundtrack'i de çok iyiydi. Hala dinlerim. Beni en çok etkileyen 10 şarkıcı arasında sayabileceğim bu büyük adamın görkemli ve görece kısa hayatına bir göz atmakta fayda var. Hem üslubu hem de oyuncu seçimi büyüleyicidir (Brigitte Bardot'yu kendisi bile bu kadar iyi canlandıramazdı). Qui Est "In" Qui Est "Out" sahnesinde heyecanlanmadım diyemem. Bulgar Senfoni Orkestra'sına selamlar.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

9) Sing Street (2016)

Sorumsuz ama sevecen abi, iletişimi bozuk aile, okulda kendini kanıtlama çabaları, müzik ve hava atılmaya çalışılan platonik kız arkadaş. Tipik bir "ergenler, kendi aralarında müzik grubu kurar" filmi olsa da son zamanlarda böyle samimi filmler izlemiyoruz.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

10) CBGB (2013)

Punk rock'ın yuvası, efsanevi CBGB kulübünün tarihine matrak bir bakış. Yetmişlere dönüş. Ramones, Dead Boys, Lou Reed, Blondie, Iggy Pop, Talking Heads.. Aklınıza kim gelirse burada (yeniden canlandırmayla). Keyifli mi? Ben izlerken çok eğlendim. Alan Rickman'ın da son rollerinden. Eleştirmenleri dinlemeyin. Bu film çok keyifli.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Valla fena olmadı gibi sanki? Belgesel var, kurgu var, biyografi var, müzikal var. Elbette temel filmlerin birçoğunu atladım. Onlar bir şekilde izlenmiş veya duyulmuştur. Ama bunların çoğu duyulmamıştır. Sizlerin gözde müzikli filmleri neler, paylaşın, nasiplenelim :)

8 yorum:

  1. Senin listeden not aldım seyredeceklerimi, kendi gözdelerimden de Velvet Goldmine'ı paylaşayım. 22 sene olmuş, hâlâ bazen rüyalarımda Jonathan Rhys Myers bana çıkma teklif ediyor ahhahhhha :D

    Son dönem filmlerinden Bohemian Rhapsody'i çok beğenmedim (konuşmuş muyduk bunun hakkında?) fakat Rocketman'i çok severek izledim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AAA hala izlemedim o filmi, fakat benim de rüyalarıma giriyor yıllardır "izle beniiiğğ" diye :D Haftasonu seyredeyim. Danke!

      Galiba konuştuk? Ama benim hafızama güvenmeyin :) Rocketman'i ben de sevdim, eksiklerine rağmen. En azından derli toplu. Elton paşama daha iyisini çeksinler isterdim ama olsun <3 Bohemian'ı izlemedim. Başroldeki adam çok karikatür geldi bana. İzlerken her dakka ona takılacağıma eminim. Ondan açıp da sinirlerimi hoplatmıyorum :)

      Sil
  2. Vaaay! Güzel liste! Ben bu posta tekrar tekrar dönerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evladiyelik bir liste olsun istedim :) Kenara köşeye linkini de iliştireceğim ki daha sonradan gelecekler de keşfedebilsin.

      Sil
  3. O muhteşem, eline emeğine sağlık. Ben de nacizane The Doors Movie'yi ekleyebilir miyim? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Eklemez olur muyuz, çok da güzel olur.

      Sil
  4. Liste adını okuyunca bir tek Almost Famous izlediğimi tahmin ediyordum, Sing Street bonus oldu :). Alan Rickman'ı çok seviyorum son filme bakacağım.

    Listenin temasına uygun mu bilmem ama Hedwig and the angry inch filmini de severim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. YA ÇOK ÖZÜR DİLERİM. Bu yorumu görüp cevap yazmayı unuttum. Şimdi farkettim :( CBGB bence gerçekten keyifli filmdi :) Ama insanlar ondan daha büyük bir beklenti içindeydi herhalde.

      Hedwig'i de izledim ama onu ilk ona sığdıramadım :) Daha ne filmler var aslında. Bir "reloaded" liste daha yapabilirim. 20 yeni film daha ekleyerek :)

      Sil