Sürtük ve Yeni Pop Albümler

Valla başlığın müssebibi değilim. Dünyanın en genç trans yıldızı olarak meşhur olan ve yıllardır piyasada eksik olan "klasik" pop müzik icra eden Kim Petras, yeni extended play'i Slut Pop ile bizi yeniden heyecanlandırdı. İki dakikayı geçmeyen süreleriyle tadımlık şarkılardan oluşan bu mini albüm isim seçimleriyle başta beni endişelendirse de günün sonunda ne yapmak istiyorsa onu başarıyor. Biliyorsunuz kısa ve amaçsız yeni nesil pop şarkılarını sevmiyorum. Müzik platformların da bunu bir şekilde temel sebebi olduğunu düşünüyorum; çünkü gençler artık sadece bu mecralardan müziğe ulaşıyor ve önizleme yaparken üç beş saniyede tutunmak istiyorlar. Öyle radyoda üç dakika dört dakika şarkıya şans vereyim yok! Dolayısıyla eskisi gibi üstüne koya koya ilerleyen "gelişen" şarkılar, yerini kısa sözlere ve zayıf bridge'lerle nakaratlara bıraktı. Petras da bu akımı çok iyi kapmış ve "uzatmadan" söze giriyor. Albümün adından belli. Bu tamamen cinsellik üstüne kurgulanan bir albüm. Sözler felaket sığ. Ama dediğim gibi zaten bunun amacı o. Dünyanın sırrını vaadetmiyor sizlere. "Kısa şarkılar" ve" seks" mı istiyorsunuz, "alın öyleyse" dercesine suratımıza fırlatıveriyor. Başkası yapsa bu albümü yerden yere vurur ve burada pestilini çıkarırdım. Fakat Petras bir şekilde bunun altından kalkıyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi bu kadın, pop müziğin içine eden "electropop" türü yerine daha çok "dance-pop" yani eski usül pop'a yaslanıyor. İkinci olaraksa sözlerin ucuzluğu. Ucuz fakat şu cheesy dedikleri tarzda. Yani o kadar kötü ki kulağa bir yerden sonra iyi geliyor ve dile yapışıyor. Aman ha! Bu şarkıları ulu orta söylemeyin tabii. Birkaç kuple burada paylaşsam blog kapanır. Neyse. Şaka maka uzun zamandır böyle keyifli bir pop albümü çıkmıyordu. Turn Off the Light'tan sonra tek atımlık silah olmadığının ve daha çok uzun yıllar sektörü sallayacağının kanıtı. Şimdi gidip dişleri fırçalarken aynada kendime "xxx xxx xxx" diyeyim. Duşta genelde dandik şarkılar söylemeyi severim, haliyle They Wanna Fuck'ı son günlerde dilimden düşüremiyorum. Müziği bu günlere getirenler utansın. Petras sadece kurallarına göre oynuyor. Gaga yerine kendisini her şekilde tercih ederim!

Bunları Dinlemek Lazım: XXX, They Wanna Fuck, Superpower Bitch

Aurora aşırı yetenekli genç şarkıcıların başında geliyor. Ne yapsa "yarabbi sen aklımıza mukayet ol" nidalarıyla karşılıyoruz. Bir zamanlar Sia böyleydi, şimdi Aurora, Eivor gibi İskandinav tanrıçaları böyle. Ocak'ın sonunda The Gods We Can Touch ismindeki üçüncü karşılaşmamız ile Aurora'nın bugüne kadar icra ettiği folk ağırlıklı pop/indie türünden iyice elektronik ve hatta synthpop sularına dümen kırdığına şahitlik ediyoruz. Ha ben bundan çok memnunum çünkü hep bugünlerin hayaliyle yaşadım. Folk yapan elli bin tane İskandinav popçu var. Ama bu kızın kumaşı "seksenler". Gürül gürül fonda synthesizer duyulacak. Bitti! Dolayısıyla bu albümü çok sevdim. Bitiyor bitiyor başa sarıyorum. Olmuyor telefondan arkadaşlarıma gönderiyorum. Yatıyorum kalkıyorum kafamın içinde. Özellikle albümün ortasına denk düşen şarkılar çok iyi.

Bunları Dinlemek Lazım: You Keep Me Crawling, Exhale Inhale, A Temporary High

Italians Do It Better, en sevdiğim müzik yapım şirketi. Bunu biliyorsunuz. Adamlar hep benim kafada sanatçıları bünyesinde tutuyor. Seksenler synthpop'u ile günümüzün baygın dreampop/elektronik anlayışlarını birleştiriyorlar. İşte o kadronun bir parçası olan MOTERMARY de yılınbaşında bir albüm çıkardı. Yarım saatlik görece kısa bir albüm olsa da bu kız kardeşlerin de Glüme gibi, (rahmetli) Chromatics gibi, Desire gibi, firmanın gözde yıldızlarından olacağına ne şüphe. Ortalama şarkılar bulunmasına rağmen bir Madonna coverı var ki aç camı çığlık at. Like a Prayer'ı bir de synthpop türünde deneyimleyin. Onun dışında altta paylaşacağım şarkılara da bir kulak verin.

Bunları Dinlemek Lazım: Burn With Desire, Like a Prayer, Pray