Yılların bitmek bilmeyen -geek- tartışma konusudur; Marvel'cı mısın, yoksa DC'ci mi?
Bu son on yılda "genişletilmiş sinematik evren" filmleri açısından bakıldığında Marvel'ın birkaç adım önde olduğu aşikar. Çizgi romanlara hiç girmiyorum. O konuda DC'nin eline su dökmek zor. İflah olmaz bir DC okuruyum (ama çocukken Spider-Man ve X-Men de az okumadım-haklarını verelim). Fakat bence Marvel Sinematik Evreni kabul edildiği ölçüde iyi olmayabilir. Şapka çoktan düşmüş ve kel görümüş; ama bizlerin çoğu farketmemiş olabilir.
Geçen haftasonu Marvel'daki eksiklerimi kapatmak adına son filmleri bir maraton halinde izleyeyim dedim. Zira yirmi filmi aşan bir evreni bugüne kadar tamamlamakta güçlük çekmiştim. Özellikle 2015'ten sonra adeta film enflasyonu yaşatmışlardı. Şimdi de bu evreni dizilerle (Wandavision, Winter Soldier vs.) destekliyorlar. Neyse oturdum. Captain Marvel, hiçbir yenilik vaadetmeyen, tüm esprisini "kadın kahraman" figürüne yükleyen, "uzaylı kedi" şirinliği ve nostaljik Nick Fury karakteriyle patinaj çeken bir filmdi. Ama iyi kötü bir şekilde keyifli bir seyir sunuyordu. Bunda Brie Larson ve Samuel L.Jackson'ın performansları etkili. Olmayan senaryosunu epey iyi sırtlanmışlar. Eh, doksanlar göndermeleri de biraz duygularımızı gıdıklamış olabilir. Antman and the Wasp, ilk filmin çok gerisinde kalmış. Antman'i sinemada seyrettiğim zaman çok eğlenmiştim ve hala da bu evrenin en iyi örneklerinden biri olduğunu düşünüyorum. İlk filmde kahkahalar attıysam bu filmde sadece tebessüm edebildim. Paul Rudd bu filmde nedense biraz gönülsüz oynamış gibi duruyordu. Şimdi gelelim facialara...
Dediğim gibi Spider-Man'i çocukluğumdan beri okurum ve severim. Hayatımda ilk defa tanıştığım bir karakter değil. Eski filmlerini de seyrettim. Çizgi filmlerine de hakimim. Tom Holland'ın Spider-Man karakteri o kadar kötü ki, inanamadım. Spider-Man Homecoming filmi boyunca Spider-Man'i, Tony Stark'a yalvaran, "hadi be abi, beni de alın ekibe, üç beş cebimiz dolar ortam yaparız" tavrında yancı bir karakter olarak izledik. Bu ne abi? İşçi sınıfından gelen, ailesini destekleyen, kendi halinde bir Peter Parker gitmiş, yerine multimilyarder Stark'a yalvaran neo-liberal bir karakter gelmiş. Elbette her yeni filmde, dizide, mevcut karakterler yeniden yorumlanabilir. Ama bu taban tabana zıt gelişme de nesi? Rezalet. Hem, Peter Parker, "clumsy" bir karakterdir. Sakar ama sevimlidir. Bu filmde gördüğümüz ise "alık" bir Peter Parker. Aynı tipleme Spider-Man Far From Home'da da sürdürülmüş ki burada artık akla zarar bir hal almış. En sevdiğim kötü karakterlerden biri olan Mysterio, olmuş size soytarı. Spider-Man evrenini bilmeyen biri dahi Mysterio'nun kötü tarafa ait olduğunu az çok biliyordur. Hadi bilmesin, abi siz fragmanda onun filmin kötüsü olduğunu göstermişsiniz. E baba, siz neden kalkıp filmin ilk yarısında Mysterio'yu "iyi" biri gibi gösterip de sonra kötü tarafa geçirterek aklınızca "twist" çakıyorsunuz? Çocuk mu kandırıyorsunuz? Filmin sonunu getiremedim, kapattım. Bir ara Spider-Man filmleri hakkında genel bir yazı yazayım, dur sen..
(Stark husunda bir parantez açayım. Valla yemin ederim Iron Man karakterinden tiksindim. Marvel, ekmeğini yemek adına suyuna bandıra bandıra bitiremedi. Tüm evrenin ortasına konumlandırdı ve bu ilk fazlar hep onun üstünden yürüdü. Önemsiz bir karakter değil elbette ama bu kadar "rock star" olmasına ne gerek vardı? Spider-Man, ölen amcasının ruhuyla uğraşması gerekirken zengin züppe Stark'ın ruhuyla uğraşıyor. Hayret bir şey. Stark sonrası döneme geçilse bile hala onun yok hayaletiydi yok mirasıydı... Suyundan da koy.)
Şimdi bu filmlere Black Panther ve Avengers Endgame facialarını da ekleyin (Endgame'i sinemada izlerken "hadi baba bitir de işimize gücümüze bakalım" demiştim artık, bir insan nasıl olur da bir süperkahraman filminde sıkılabilir!). Thor Ragnarok'a değinmeye bile lüzum yok. Kaldı mı elimizde sadece Guardians of the Galaxy 2? Onun harici son beş yılda çektikleri bir tane iyi film yok. Yok. Marvel şöyle iyi, Marvel böyle DC evrenini tokatladı diyoruz ama son yıllarda onların da pek kaydadeğer işler yaptıkları söylenemez. Evreni genişleteceğiz, oyuncak satacağız, paraları götüreceğiz derken bence kaliteden ciddi anlamda taviz verdiler.
Marvel'ın en büyük "günahı", bu evreni neredeyse aynı formüllerle ilerletmesi. Bir yerden sonra insan filmin neye benzeyeceğini izlemeden de az çok anlayabiliyor. Ayrıca "sululuğun" dozunu da kaçırdılar. Mesela Antman'in ilki eğlenceliydi fakat ondan sonra gelen tüm Marvel filmlerinde gereksiz bir espri yapma çabası var. Bu "cheesy" diyebileceğimiz mizah anlayışı belki çocukları eğlendiriyordur ama bizim jenerasyonu ve devamını eğlendirmekten uzak. AC/DC çalan bir sahnede, Peter Parker'ın "aa Led Zeppelin ben de severim" dediği sahnede utancımdan yüzümü kapattım. Gerçekten komikmiş.
Ben genel olarak filmlerin iki saati aşmaması taraftarıyım. Zira insan bir yerden sonra filme odaklanamıyor. İsterse dünyanın en "boş beyinle izlenebilecek" filmi olsun... Olmuyor. Evde izliyorsam telefonu kurcalıyorum, salonda ise duvarlara bakıyorum. İki buçuk, üç saat süperkahraman filmi olmaz. Mesela gençler pek sevmese de ben bu evreni başlatan filmlerden The Incredible Hulk'ı çok severim. Ne süresi sündürüyor, ne de ucuz esprilere yer veriliyor. Tertemiz bir süperkahraman filmidir. Ayrıca bu jenerik sonrasına sıkıştırılan "kanca" sahnelerden de bıktım. Gelecek filmlere bağlantı sağlamak adına konan bu ufak sahneler de esprisi kaybetti. İlk filmlerde "aa bak jeneriği izleyelim bakalım ne çıkacak" derken artık "aman abi zaten filmin kendisi gelecek boşver" noktasına geldik. Twistleri ve bu tarz ipuçlarını her filmde kullanırsanız bir yerden sonra etkisini yitirmeye başlar.
DC, sinematik bir evren kurmada çuvalladı. Doğru. Ama elinde bunu düzeltmek için ciddi imkanlar var. Batman'i yeniden başlatmaları bunun belki de bir göstergesi. Joker filminin başarısı da yadsınamaz. İlla ki bu filmler bir yerde birleştirilecektir ve sıfırdan bir evren kurulacaktır. Flash geliyor. Shazam 2 çekiliyor. Bunlar geniş ve ferah bir alan açacaktır. Marvel'ın tam aksine az film çekerek en azından ellerindeki kaynakları tüketmediler. Söylenenmemiş bir dolu söz var. İşlenmemiş bir dolu kahraman var. Marvel ise eldeki filmlerin devamlarını getirerek, karizma yoksunu yeni karakterler ekleyerek evreni genişletme çabasında.
Sinematik yarış nasıl sonuçlanır hepimiz izleyip göreceğiz. Ama DC bitti demeden ben her şeyin bittiğini düşünmüyorum. Warner'a üç beş makul strateji kabul ettirilse hayran kitlesi tarafından bu miras ortada kalmaz. Snyder Cut zıtlaşması bunun göstergesi. Hem şunu da söylemem gerek, DC, rakibinin aksine ortak bir hikaye evreni yaratmak yerine bağımsız filmlerle bu işi götürse daha iyi bile olabilir. Zira ben artık süperkahraman filmlerini "dizi" mantığında izlemek istemiyorum. Falanca film vizyona girecek diye bilmemkaç tane öncülünü izlemek zorunda bırakılmak istemiyorum.
İmza, bir Batman, Flash ve Watchmen hayranı.
Ver müziği!!
5 Mayıs 2021 Çarşamba
Marvel DC Kapışması
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ooo! Ne ayrıntılı bir yazı bu. Resmen derine inmeden, karşılaştırmadan şapşalca seyretmişim ben:) İzliyorum, keyifli birkaç saat geçiriyorum ve yetiyor. Ama söylediğin bazı şeylere katılıyorum. Mesela artan sululuk gibi:)
YanıtlaSilBen de aslında bu tarz filmlerden pek bir şey beklemiyorum :) O yüzden sağda solda okuduğum "derin değil, vs." gibi eleştirileri paylaşmıyorum. Maksat eğlendirsin... ama son zamanlarda Marvel filmleri beni nedense eğlendirmekte de başarısız oluyor. Gerçekten sıkılmaya başladım. Bir insan süperkahraman filmi izlerken sıkılır mı ya :)) Spider-Man'i bunların elinden kurtarmak lazım. Belki yazacağım yazıyı çevirir iletirim kendilerine :D
SilHer ne kadar teknolojik olsa da, Nolan'ın yönettiği yeni nesil Batman filmlerini hiç beğenemedim. 80 ve 90'lar da özellikle serinin ilk iki filmi olan Tim Burton'un yönettiği Batman filmleri benim için efsane. Özellikle Gotham city'nin karanlık atmosferi acayip güzel yansıtılmış. Nolan'ın filmlerinde ise Gotham falan yoK. Bildiğin günümüzün New York'unu koymuşlar filmlere.
YanıtlaSilMaalesef. Nolan'ın her şeyi gerçekçi kılma çabası neticesinde Gotham yerini günümüzün Chicago'suna bırakmış. Ne o karanlık ve gotik havası kalmış ne de masalsı tonu korunabilmiş.
Sil