Sünger Bob'un yeni filmi çıkmış, Sponge on the Run isminde. Harika bir cuma gecesi eğlencesi oldu. Filmin üç boyutlu animasyon tekniğinde olması beni bir hayli tedirgin etse de (ben eski usül seviyorum) dakikalar ilerledikçe keyfim yerine geldi. Aslında çok farklı bir konusu yok. Diziyi ve eski filmleri izleyenler için yeni bir şey vaadetmiyor fakat Sünger Bob söz konusu olunca bir göz atmakta fayda var (Sandy'nin bebeklik halini yemek istedim, o tombik kuyruk neydi?) Bazı espriler gerçekten iyiydi. Tahmin etmediğim kalitedeydi. Bir buçuk saatinizi ayırmaya değer. Hem canımız Gary kaybolduysa, onu bulmak boynumuzu borcu değil de nedir?
Bilmeyenleriniz için, benim evimde kocaman bir Sünger Bob bebeği var. Evet, kocaman. Neredeyse bir çocuk ebatlarında. Vaktiyle bir arkadaş hediye almıştı bana. Sarılıp uyusan, uyunur. Ama bu kadar yüz göz olmaya gerek yok. Bir kenarda oturuyor sırıta sırıta (içi de süngerden).
Stephen King'in Carrie (Göz) romanını bitirdim. Kitap okuma hızımdaki radikal düşüş zıvanadan çıkmış durumda. Ama herhalde iyileşeceğim. Kitaba gelirsek.. Valla açıkçası çok beğendim diyemem. Beğenmedim de diyemem. Carrie'nin haline üzüldüm. Ama bir yandan da romandaki Carrie'yi, De Palma'nın temsiline göre daha ruhsuz buldum. Zaten uyarlamaları içinde de tek düzgün film onunkiydi. 2013'te çekilen ve (ağzımız bozacağım) boktan filmi hatırlamak bile istemiyorum. Sinirden sinema salonunun koltuklarını kemirtmişti. En son hatırladığım yanımdaki arkadaşımla birbirimizi tokatlıyorduk.
Avrupa menşeili Amazon'lar (İngiltere ve Fransa) nedense bu civarlara kargolama hizmeti vermiyor. Ama yine Amazon ABD, çatır çatır çalışıyor. İki aydır bütün Amerika'yı satın aldım, geldi. Covid orada daha kötü durumda değil mi? Anlamadım. Doctor Who'nun çok güzel aksiyon figürleri var. Fakat gelmiyor. Victor Hugo'nun dehşet bir şiir toplaması kitabı var, gelemiyor. Üzülüyorum. Her şey giderek pahalılaşıyor. Bir kitap almak bile olay oluyor. Bunu bin kere söyledim farkındayım elbette. Ama canımı gerçekten sıkıyor. Benim bu hayattan çok bir beklentim yok. Konserime gideyim, seyahat edebileyim, kitap alabileyim yeter. Ne havuzlu bir villa istiyorum ne üst düzey pozisyonlar (aslında orman yakınında bir çiftliğim olsa, içinde sincap ve at yetiştirsem fena olmazdı; onlar özgür, ben özgür).
Synthesizer bakıyorum. Yirmi bin lira civarındaki fiyat dağılımıyla beni dağıtmayı başardı; ama kararlıyım ya. Ucuza bulabilirim. Olursa eğer keyfime değmeyin. Geceleri bayık bayık seksenler nostaljisi yaparım. Dream pop grubu kurup hayalimdeki mesleği yapmak.. neden olmasın?
Neyse. Ben Sünger Bob'a sarılıp yazımı tamamlayayım; bir haftasonu daha geldi, aşksız, arkadaşsız (herkes yurtdışında),eğlencesiz, konsersiz. Siz nasılsınız? Afiyettesinizdir inşallah.
(Bu şarkı neden sevilmiyor ya...)
Sünger Bob'u görmedim, kaçırmışım. Önümüzdeki hafta sonu da biz izleyip neşelenelim o zaman:)
YanıtlaSil