Açıkçası son zamanlarda yorulduğumu hissediyorum. Bu yoğun gündem ve ilerleyen teknoloji ile hızlanan yaşam artık yetişilmez gibi geliyor. Mailleri kontrol et, whatsappa bak.. Herkes cevap bekliyor. Herkes ilgi istiyor. Bir yanda sen takip etmesen bile seni bulan haberler de cabası. Şu oldu bu oldu.
Sırf bu meseleler yüzünden çok eski bir arkadaşlığım bitti (epey oldu, pandemi başlamamıştı). Kendisi o kadar yakınımdı ki, aynı evi paylaşmayı düşnüyorduk yakın zamanda. Fakat bir huyu vardı, gündemde hararetli ne olursa onu hemen bana paslıyordu (kur mu yükseldi, bildirim gönderiyordu-ekonomistmişim gibi), benden yorumlamamı bekliyordu. 2019'un sonlarında ters düştük, farklı pencerelerden değerlendirdik olayları (ki bu normal değil midir?). Sonra kızılca kıyamet koptu. Ben hayatım boyunca siyaseti yatak odama ve salonuma sokmamaya özen gösterdim. Ha başka yerde konuşmayı, tartışmayı severim (bu topraklarda yaşayıp da siyaset konuşmaktan hoşlanmayan biri var mıdır allasen, seçim ve politika adeta dnamızda-Amerikan seçimlerini bile öyle içselleştirdik ki ekranlarda Nevada mahallelerinin siyasi eğilimleri falan tartışıldı.. bize neyse). Ama bazı alanlara girmemeli. Ne siyaset, ne de başka gündemler. Velhasıl bu sefer alttan almadım, kendisiyle zıtlaştım. Ama ortada bir kavga veya saygısızlık olmadı. Çünkü ben fevkalade alışkınım farklı düşüncelerden insanlarla arkadaşlık sürdürmeye. Sadece aşırı uçlara düştük. O güne kadar anlaşamasak bile susan taraf ben olurdum. Bu defa susmadım, sürekli karşı tezlerle yaklaştım. O da beni bir celsede sildi.
Ne ilginç değil mi? Yıllarca o kadar yakın ol, ortada geçerli bir neden olmamasına rağmen bir parmak şıklatmasıyla silin. Beni her yerden engellediğini ertesi sabah farkettim ve kafamdan aşağı böyle kaynar sular döküldü. İlk başta anlamadım. Sonra engellediğini farkedince kendisine sms mesaj attım. Bilmeden yanlış bir sözüm olduysa özür diledim ve bir süre sadece yüz yüze konuşmayı önerdim. Çünkü telefondan yazışmak eksik bir iletişim şekli. İfadeler anlaşılamayabiliyor. Emoji dediğimiz şeyler de palavra. İlk başta olumlu yaklaştı fakat bir daha yazmadı. Ben de kırıldığım için üstelemedim. Salgının başlarında kendisine mesaj attım. İyi mi diye. İyiymiş. Bir 10-15 dakikalık mesajlaşmamız oldu. Bir daha konuşmadık. Ölüp ölmediğimi merak bile etmedi (ki bu sene elli defa yakınlaştım). Canı saolsun.
Her şey çok hızlı. İlişkiler de. Yatıyoruz kalkıyoruz, yepyeni arkadaşlar, yepyeni bir dünya gündemi ile uyanıyoruz. Gerçekliği korumak zorlaşıyor. Bugünkü ben, yarın sabahki benden farklı oluyor. Fakat arkadaşlıkların bu yeni dönemde çok kötü bir yere evrildiğini düşünüyorum. Biz Y Kuşağı iyi kötü bilgisayar ve internet öncesi dönemi tanıdık. İlişkilerimiz farklıydı. Ama neticede bizler de gençliğimizin bir kısmını internet döneminde yaşadık. Haliyle bugün internet evreninin ortasına doğan Z'lerden farksızız. Bu dönem insanlara şunu öğütlüyor (sosyal medyayla, internet siteleriyle, her şeyle..) bir şeyi sevmedin mi, ilgini mi çekmedi, zapla. Hiç zaman ayırma. Parmağını kaydır ve sayfa yenilensin. Bam! Birinin fikrini mi sevmedin, takipten çık. Bam! Tek tuşla her şey bitiyor, her şey başlıyor. Bu anlayış arkadaşlıklara ve ilişkilere de yansımış durumda. Kimse kimseyi dinlemek istemiyor. Anlamak istemiyor. Çünkü tek bir dokunuşla senin yerine yeni bir "arkadaş" edinebilir. Oysa gerçek bir arkadaş, bir saniye farkla edinilen, bir saniye farkla kaybedilen bir şey mi? Değil.
Oldum olası benden yaşça büyük insanlarla daha iyi anlaştım. Çünkü onların olaylara, ilişkilere yaklaşımlarını daha sağlıklı buldum. Mesela bugün kırkının üstündeki insanların birçoğu bu yukarıda bahsettiğim tek tuşla arkadaşlık kurma işine biraz mesafelidir. Gerek ilişkilere gerek başka konularda daha temkinlidir. Ama Z Kuşağı ve kısmen benim neslim, hız peşinde. Geriye düşmemeli...Hiçbir arkadaş, hiçbir kitap, hiçbir şey seni "gündem"den geriye düşürmemeli. Arkaya çekmemeli.
Elbette ki kimse bir başkasıyla ölene dek arkadaş kalmak zorunda değil. Burada hemfikiriz. Bittiyse, bitmiştir. Saygı duymalı. Fakat o bitiş düdüğü elde gezmemeli. İlk kriz anında üflenmemeli. İş arkadaşı veya bir ortamda ortak bulunduğunuzdan dolayı kurulan "flu" arkadaşlıklar için söylemiyorum. Lakin gerçek arkadaşlıklar ve tabii bir üst boyutu dostluklar, bir celsede başlamaz ve bitmez (ortada ekstrem bir durum yoksa, şiddet vs.).
Koşuyoruz koşuyoruz ama sonumuz ne olacak bilmiyorum. Bir süredir televizyonum yok. Ekranlardan da mümkün olduğunca uzak duruyorum. Gerektiği kadar. Bazen arkadaşlarım "mağarada mı yaşıyorsun sen" diyerek gündemin gerisinde kalmamı eleştiriyorlar. Varsın. Nereye gidiyoruz ki? Her şeyden her an haberdar olmak bizi mutlu mu ediyor mutsuz mu, önemli olan bu. Ben bu tıknefes halden mutsuzum.
Ve Tanrı Placebo'yu yarattı! (yeni bir şarkılarını keşfettim; bunca zamandır nasıl oldu da dinlememişim) Placebo'nun son dönemlerini -benim aksime- sevmeyen müşkülpesentler bir şans versin.
9 Kasım 2020 Pazartesi
Akış ve İlişkiler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Tek seferlik" betimlemesi geldi aklıma; tek seferlik maskeler gibi bazı ilişkiler de tek seferlik sanki, hızla tüketiliyor. Yani aşktan bahsetmiyorum o zaten apayrı bir konu ama arkadaşlıklar diyorum, "ben" odaklı; bana uyuyor mu arkadaşım, bana uymuyor mu, kullan at, halbuki tartışma becerilebilirse dünyanın en zenginleştiren davranışı. Hep sana benzeyenlerle nereye dek gelişebilirsin. Onay ihtiyacı..
YanıtlaSilFakat pandemi dönemine özgü bazı kaygılar da var insanlarda, belki hakikaten kendi içinde sorunları vardır, belki geri dönüşen bir dostluktur diye umuyorum....
Kesinlikle. Bilakis farklı insanlarla beraber olmak kişiyi geliştirir. Sonuçta hepimiz "eksik" ve çelişik varlıklarız. Bana hayret ediyorlar, nasıl oluyor da bu kadar çeşitli insanlarla arkadaş olabiliyorsun. Cevsbı basit, tahammül ediyorum ve dinleyip kendilerini anlamaya çalışıyorum. Saygısızlık veya sevimsiz bir durum olmadıkça da benim cephemden bir arkadaşlık bitirilmez. Mesafe konabilir ama silinip atılmaz hiç yokmuş gibi.
SilAçıkçası kin gütmeyi seven biri değilim ama biraz tatsız zamanlar geçirdim yılın ortalarında, burada da bahsettim. O günlerde bir arayıp en azından hayatta olup olmadığımı sorabilirdi. Sormadıysa yapacak bir şey de kalmıyor.
Bana kalırsa gerçek arkadaşlığın çok zor yakalanabilir olması her dönem için geçerli. Bulanlar şanslı. Bu zamanda biraz daha zor olduğunu kabul ediyorum ama insan her zaman insan işte.
YanıtlaSilMuhakkak. Fakat bu dönem sanki işleri biraz daha oldu bittiye getiriyor her konuda.
SilEmeksiz yemek olmaz. Onca yilin bir hatiri olmali.Bence sizin ilk kez kendi dusuncelerinizi net bir sekilde savunmaniz onu sasirtmis...Hem bunu beklemedigi hem de basa cikamayacagi icin cesareti kirilmis olmali.Belli ki arkadasini yeni tanidi ve kafasi uymadigi icin devam edemedi.
YanıtlaSilNe güzel dediniz. Hiç emek vermeden karşılığını beklemek bencillik. İnsanların yıllar geçse de açık etmedikleri yanları oluyor ve böylesi kriz anlarında refleksleri ortaya çıkıyor. Belki de bitmesi herkes için daha iyi olmuştur.
Sil