Ankara'ya tekrardan bir hayvanat bahçesi açılacağına dair yazılar okuyorum. Umarım gerçek değildir. Zira benim şehrimizin en sevdiğim yanlarından biri de son altı yıldır büyük ölçekli bir hayvan hapishanesine evsahipliği yapmaması. Lütfen... Böyle bir şey gerçek olmasın. Tekrardan kafeslerin gerisinde bunalıma giren hayvanlara tanıklık etmek istemiyorum bu topraklarda. Faytonlar, hayvanlı sirkler, akvaryumlar, yunus parkları, hayvanat bahçeleri... 2020 yılında tüm bunlardan bahsetmek dahi canımı acıtıyor. İnsanlığın bu noktadan çok daha ileride olması gerek. Mesela Hindistan bile filleri turist taşıtı olarak kullanmaktan vazgeçiyor (en sonunda!). İngiltere'de hayvan barındıran tüm sirkler yasaklandı. Mısır'da deve zulmü sürüyor. Ürdün'de eşek sömürüsü sürüyor. Yeter artık. Şu fayton meselesi bile amma gürültü kopardı. Oysa bunun çok daha önce, sessiz bir şekilde çözüme kavuşmasını beklerdim. Aklın ve vicdanın yolu bir olmalı.
Mazhar Alason, MFÖ'deki yeri sebebiyle iyi kötü dinlediğim bir şarkıcı. Son yıllarda artık dinlemesem bile vaktiyle MFÖ'yü çok dinler ve severdim; yalan yok. Eski günlerin hatrına bir şans verip kendisinin yeni solo albümünü dinledim. Dostlar o ne ya? Yok böyle bir şey. Tamam, Leonard Cohen'in davudi ve eskitilmiş sesi kendisinin ilhamlarından biri fakat hiç böylesi yorgun bir vokalle kayda girmesi ona yakışmamış. Albümü tamamlayamadım bile. Konserlerde durum nasıl, tahmin bile edemiyorum.
Yılların verdiği alışkanlık ile online alışverişte (kitaptan bahsediyorum-kitap hariç internetten toplu iğne bile almam) sadece X sitesini kullanıyordum. El değiştirdiğini bilmeme rağmen son dönemlere kadar da sipariş vermeye devam ettim (çünkü arayüzleri kullanışlıydı ve ben aşırı tembelim). Fakat yollarımızı ayırdık artık. Çünkü müşteri memnuniyeti denen şey kalmamış. Sitesinde üç beş gün içinde teslimat süresi vermesine rağmen aradan günler geçiyor, haftalar doluyor ama ses çıkmıyor. Sonra da telefon ediyorum müşteri hizmetlerine. Hat ilk seferde düşünce umutlanıyorum istemsizce, "tamam şimdi sorunu hallederiz" diyorum kendime. Ama o da ne? Temsilci, robotik bir tonla konuşuyor ve sürekli ezberlediği savunma şekillerini kullanıyor. "Ama bilmemkaçıncı günden sonra yasal süreç başlar", "yok daha şu kadar günümüz var göndermek için". Nasıl bir müşteri memnuniyeti anlayışı bu? Son günün son saati göndermek midir başarı kriteri? Kaldı ki kitap gönderecekler. Stoklarında ya vardır ya yoktur. Temin ya ediliyordur ya edilmiyordur. Bunu sitelerine belirtmeliler. Yoksa da kimse almaz. Zorla mı? Burada sorun kitap değil. Sonuçta ha bugün okurum ha on sene sonra okurum. Hayati bir ürün değil. Fakat bu tavrı reddediyorum. Sitesinde belirtilen tarih aralığında göndermeleri gerekmekte. Eski yönetim zamanında telefon edince acil kodu düşerlerdi siparişinize, hızlanırdı. O da kalkmış. İyi bari. Beni kaybettiniz. Zaten gönülsüz bir şekilde devam ediyordum. Bahanesi oldu. Ben gene Kızılay'dan ucuza kitap kovalayım. Kitapevleri yaşasın. Çok daha faydalı olur. Üç lira fazla olsun, bizim olsun.
Kar yağsa diyorum? Nerede kaldın...
Bu yıldan aşk bekliyorum
Siz de pazartesi paylaşacağım listeyi bekleyin. "Dürümler karışık".
Ben Babil'den çok memnunum, stokta ibaresi varsa 3 günü geçmiyor teslimatı. Bazen de Kitapkoala kullanıyorum, o gelirini sokak hayvanlarına harcadığı için biraz gecikseler de affediyorum...
YanıtlaSilMFÖ'yü oldum olası sevemedim desem, ben Yeni Türkü'cüyüm :)))
İkincisini duymamıştım. Not edeyim :) Özellikle son kısmı çok önemli.
SilYeni Türkü de severim ama MFÖ'yü daha fazla dinlerdim eskiden. Özkan Uğur'u çok severim. Hala da arada dönüp dinliyorsam sebebidir. Yoksa Mazhar Bey bizleri kaybedeli çok oldu.
Ay terliğe çok sevindim! Dün toptancı markette bir küçük terlik standı görüp güldüm, sana yollamak için fotoğraf çektim :D
YanıtlaSilBence o hayvanat bahçesini açtırmayız Ankara'ya, deli mi ne bunlar, ne hayvanat bahçesi oha?! Yıllar önce AOÇ'tayken gitmiştik, kimin fikriydi bilmiyorum. Kendime gelememiştim günlerce, feci haldeydi hayvanlar.
Bak gene aynı yerlere varıyoruz. Mazhar Alanson'la asansörde mahsur kalsam sırtımı döner, o yokmuş gibi kurtarılmayı beklerim. Ama o güzelim MFÖ şarkılarını dinliyoruz içlene içlene. Naapıcaz?
Ya ben gerçekten en çok buna şaşırıyorum, herrr şeyin üzerine aynı şirketlerin çöktüğü yetmiyor, çöktükleri anda kalite de düşmeye başlıyor. Kitap dükkanı kitap yollayamıyor. Müşteri hizmetleri anında yerlere yapışıyor. Geçenlerde ayak alışkanlığı ile o en büyük kitapçı/ıvır zıvır zincirinin bir mağazasına girdik. Bir milyoncu olmuş yemin ederim. Ortalık boktan plastik oyuncak dolu, yolda bulsan almayacağın kitaplar, raflar darmadağınık, kırtasiye bölümünde yerlere dökülmüş her şey. U çizerek kaçtık.
Uzun zamandır eganba.com'dan kitap alıyorum, üzmediler şu zamana kadar. Odakitap.com'un filan bir yan kuruluşuymuş. Babil de bunlara dahil olmuş birkaç sene önce.
Ahahaha saolun :) Ben de son çare olarak en güvendiğim kitleye yani teyzelere takılıp onların en çok uğradığı yere girdim ve kaptım ortopedik terliği :D O kadar bezmişim ki, vitrinde gördüğüm şeyi denemeden aldım.
SilValla doğru mu bilmiyorum ama birçok gazetede okudum. Umarım yapmazlar. Yapmaya kalkarlarsa da ciddi bir tepki alacaklarını ve oy kaybedeceklerini de hesaba katarlar herhalde. Kuğulu ve çevresindeki ağaç "budamalarını" unutmadık.
Aman o zinciri yaklaşık beş senedir boykot ediyorum. Bize üstü kapalı "hırsız" iması yaptıkları gün ortalığı birbirine katmıştık. Sekürütüsü falan gelmişti. O vakit mağazada yakın bir zamanda soygun olmuş (dvd mi çalmışlar artık plak mı-nerelerine soktularsa!), bu nedenle müşterilerden sepet kullanmalarını istiyorlardı. Tabii yaşanan hırsızlık olayından bihaber olduğumuzdan alıştığımız üzere sepetsiz geziyorduk, elde taşıyoruz albümleri. Epey de alacağız. Vay neden sepet yok. Hır gür. Attık şöyle albümleri (hep özenmişimdir şöyle ferah ferah cinnet geçirmeye ahahaha). El değiştirdikten sonra da bahsettiğin gibi kırtasiyeciliğe evrilmişler. Oyuncak ve olur olmaz defterler satıyorlar. Vallahi umrumda değiller :D
Ona da bakayım. Yalnız o kadar sık sinir harbi yaşıyorum ki bu ülkede alışveriş yaparken... Şöyle tıkır tıkır işleyen firmaların sayısı bir elin parmakları kadar. Ne maile dönerler, ne telefona bakarlar. Gelmişken şunu da paylaşayım. Kızılay'da yine bir zincir kıyafet mağazasında dolaşıyorum. Sürekli başımda görevliler bitiyor (şu çatyapış parfümeri temsilcilerigillerden). "Yardımcı olabilir miyiz" diyorlar. Tabii ben de "yok saolun" diye geçiştiriyorum (zaten bu ülkede fazla nazik olmamak lazım tepene çıkıyorlar). Alt tarafı indirimdeki tshritlere bakıyorum, ne yardımı gerekebilir. Neyse, sonunda bir kızcağız yanaştı. Suratı düşmüş vaziyette, ağız bükerek "o baktığınız modelde XL beden yok yalnız" deyip uzaklaştı. Haydaaa. Resmen el bombasını bırakıp kaçtı dibime. Normalde takılmam böyle şeylere ama yalan yok sinir oldum. o anda. Tabi ilk tepki vermedim ama sonra şikayet mi etsem acaba diye geçirdim. Sonra tabii vicdanım elvermedi. Hadi dedim durduk yere sıkıntı yaşamasın. Ama bir müşteriye böyle yaklaşmak bence hoş değil. Evet, M ve XL arasında değişken bir beden ölçüm var. Kalıbına bağlı. Fakat velev ki fazla kilolarım var ve XXXXL giyiniyorum. Bu seni hiç ilgilendirmiyor. Bir şey ima edermiş gibi kafadan en büyük bedeni aradığımı iddia etmesi kızdırdı. Neyse orası da boykot listemde artık ahahaha :D Böyle böyle tertemiz delirip evde kendi elbisemi dikeceğim, kitapları da kütüphanelerden temin etmeye başlayacağım herhalde.
ilahi fermina,Mazhar yorumuna çok guldum. Al benden de o kadar.
Sil:D
SilX sitesi ne ola ki? Ben bu sefer farklı bir siteden kitap siparişi verdim, birkaç gün oldu ses seda yok. Şimdi bu yazıyı okuyunca siparişim aklıma geldi:) Aynı site mi diye korktum bir an:)
YanıtlaSilİnterneti biraz kurcaladım. Malum site son günlerde herkese aynı numarayı çekmiş. Herkes şikayetçi. Bir haftayı geçerse eğer umudu kesip iptal edin derim (muhtemelen o siteden bahsediyoruz :D).
Silİnternetten kıyafet de almamak lazım. Bir sefer Amerika'dan bir tshrit getirttim. Gecikmeli geldi (Austin-Almanya-İstanbul mail trafiğimi okusanız eğlenirsiniz). Fakat geldi güç bela. Neyse gümrüğüydü bilmemne pahalıya geldi ama en büyük numarası iki beden büyük gelmesiydi (rengi de yanlış) :D Üşendim iade etmeye. Tekrar buradan Teksas'a gönder, bekle falan aman ömrüm yetmez :D