...ve ismi de Bobby Blitz idi. Dün gece sahnedeydi. Overkill ile Ankara konserinde buluştuk!
Konserden önce mekana dair dostane bir önerim olacak. Sevgili yetkililer, ses sisteminizi düzeltin.
Burada izlediğim kaçıncı konser ve bir çoğunda korkunç ses sorunları yaşadım.
Halbuki merkezi konumu ve iyi niyetle yönetilmesiyle çok daha iyisini hak ediyor.
Ankara'nın da böyle bir mekana ihtiyacı var. Lütfen. Biz müzikseverlerin taleplerini duyun.
Vokalleri duymak çok zor bu mekanda. Fakat şükürler olsun sahnede Overkill vardı!
Bobby'nin sesi yıllara rağmen hala "şeytani".
Bir bağırıyor ki o ses sistemi bile ona engel olamıyor. Hele ki son şarkılarda yıktı geçti ortalığı.
Thrash metal camiasında Overkill benim için bir marka. Kalitesinden hiç şüphem olmadı.
Otuz senedir müzik yapmalarına rağmen hala çok iyi albümler çıkarıyorlar.
Metallica, Slayer, Anthrax falan hikaye oldu artık günümüzde. Eski usül çalan da yok.
Bobby'nin sesi ve bassçı DD'nin karizması olduğu sürece Overkill bir otuz yıl daha çıkarır.
Sonda söyleyeceğimi başta belirteyim, dünyanın en sempatik solistlerinden biri Bobby Blitz.
Muzip bir çocuk edası var adamda. Röportajlarını izleyenler de bilir, esprili insandır.
Dün gece de muzipliği üstündeydi.
Işıklar söndü ve son albümün ilk şarkısı efsane olmaya aday Last Man Standing'in notaları işitildi.
Hemen peşinden yeşil ışıklar ve flaşlar yanıp sönmeye başladı. Geri sayım gibiydi adeta.
Sonra davulcu belirdi arkada. Bizleri selamladı. Ve şarkının girişindeki duraklama yeri geldiğinde,
Sahneye bir anda gitarcılar koşarak giriş yaptı ve takır takır çalmaya giriştiler.
O an amfilerden birinin arkasından bir kafa çıktı, kocaman kıvırcık saçlarıyla gülümseyen bir surat.
Bobby bizleri dikizliyordu. Dayanamadı ve mikrofona koşarak şarkıya hızlı bir giriş yaptı.
Çoğu şarkının enstrumental yerlerinde amfinin gerisine saklanıp ara ara oradan bakışlar attı.
Bir konseri bir çok güzel an güçlü kılar, ama yılların konsercisi olarak bence en önemli yer giriştir.
Nasıl girerse öyle gider. O yüzden bu kaçamak bakışlı, koşturmalı giriş gecenin enerjisini yükseltti.
Yılın en iyi metal albümü The Wings of War'un tanıtım turnesiydi. Fakat klasikleri es geçmediler.
Daha başından Electric Rattlesnake çaldılar ikinci şarkı olarak.
Böylece benim de kafamla imtihanım başladı. Zira uzun zamandır headbang yapmıyordum.
Sonra seksenlere döndü ibre. Hello From the Gutter dedik. Yine ergenlik yıllarıma gittim.
Tüm gücümle şarkıya eşlik ettim (sonra da beni bugün görenler neden sessini duyamıyoruz diyor).
Hazır nostalji yapmaya başlamışken Elimination'ı okumayı da hiç ihmal etmediler.
Yıllardır bu şarkıları canlı canlı dinlemek ve eşlik etmek için ölüp bitiyordum diyebilirim.
Çok mutlu anlardı benim için. Konser çıkışında bile Elimination çalıyordu beynimde.
Metal konserlerinin vazgeçilmezlerinden crowd surfing de çoktu gecede. Galiba pogo da yapıldı.
Bir ara sahneye bir genç atladı. On beş saniye falan kaldıktan sonra farketti güvenlik ve indirdi.
Bu turne boyunca defalarca çalınmasına rağmen Necroshine, Türkiye konserlerinde yoktu.
Üzücü. Fakat onun yerine kim gelmişti dersiniz? Bring Me the Night. Aman.
O şarkının varlığı bana günleri ve saatleri saydırdı diyebilirim. Çok da güzel çaldılar.
Hayatımın "en metal" anlarında ilk ona girerdi o performans. Zaten Ironbound dehşet bir albüm.
Sonra yeni albümün favorilerinden Head of a Pin dedik. Şarkıyı dinlerken düşündüm.
Bu kadar kaliteli bir şarkıyı 2019 yılında çıkarabilen kaç grup vardır? Az. Belki de hiç.
Riffler müthiş, davul kıvrak, Bobby'nin vokal ateşten, daha ne olabilir...
Son konserlerde Horrorscope görünüyordu. Ben tabii sevinçten uçuyordum.
Fakat yine o da Türkiye'de listedışı bırakılmıştı. Neyse ki yerine gelen arkadaş üzmedi.
In Union We Stand çaldılar. Yıldırım gibiydi. Bobby şarkıyı söylerken de ellerini birleştirdi ara ara.
Manowar geldi aklıma. Şarkı öncesi bir konuşma yaptı ama boğuldu gitti ses düzeni yüzünden.
Bastard Nation yaptıktan sonra (orada kafa mafa kalmadı bende, boynum yerinden çıktı),
En çok beklediğim şarkılardan Mean, Green, Killing Machine'i çaldılar.
Gecenin en iyi performanslarındandı. Ne dert ne tasa bırakmadı bende. Kurtlar döküldü.
Dedikleri gibi, "ölüm makinesi gibi çaldılar". Tak tak tak.
Sonra biraz çalmaya ara verildi.
Bobby bir ara espriyle karışık takıldı, "sizin kokunuzu alabiliyorum ama duyamıyorum".
"O ateşi hissediyor musunuz" diye sordu, seyirci bağırdı. Bir kez daha sordu, yine bağırtılar.
Sonunda "korkak olmayın ateşi hissediyor musunuz" diye son kez bağırınca Feel the Fire başladı.
Dediğim gibi Bobby'i çok seviyorum çünkü bir şekilde samimi geliyor.
Mesela konserlerde her zaman yaptığı gibi sahneye düşen penaları tek tek kendisi alarak,
Seyircisine attı. Hatta bir tane seyircisine özel olarak güvenlikçiyle göndertti. İşaret ederek.
Hem güvenlikçilerle de iletişimi güçlüydü. Ara ara güvenlikçiler ona kaçamak bakarken,
Bir an geldi, Bobby güvenlikçiyi selamladı gülümseyerek. Güvenlikçi de kafasıyla selamı karşıladı.
Adamda rockçı egosundan eser yok. Otuz senedir bu camianın içinde ve hala bozulmamış.
İki metal albümü kaydedip hayranlarıyla arasına bariyer çeken hödükler düşünsün.
DD'yi de unutmamalı. Çünkü o da enerjisi ve seyirciyi gaza getirmesiyle çok önemli bir rolü var.
DD'nin penasını Bobby sayesinde aldığımı da belirteyim. Büyük adamsın Bobby.
Ironbound ve Overkill'le zımba gibi kapanış yaptılar.
Seyirci biss için hala Necroshine diye yırtınıyordu fakat çalmadılar. Üzgünüm.
Onun yerine bence gecenin en iyi performansı olan Deny the Cross'u çaldılar.
Bobby şarkı boyunca aralarda kollarını kavuşturup haç işareti yaparak şarkıya teatral bir yön kattı.
Bobby'nin meşhur araba sürer gibi yumrukları sıkılı halde kollarını savuruşunu da unutmamalı.
Sonra çığlıklar çığlıkları izledi. Rotten to the Core ile benim şakülüm iyice kaydı.
İki binlerdeki şarkılarını da çok seviyorum ama "old school thrash metal" ayrı bir keyif bence.
O yüzden bu şarkı bir başkaydı.
Konserlerinde de, çoğu albümlerinde de bu hissiyat var.
Subhumans şarkısı Fuck You'yu yeniden yorumlarken gece iyice punk rock konserine evrildi.
Şarkı öncesi "sizin ne düşündüğünüzü umursamıyoruz" diyen Bobby sağa sola orta parmak çekti.
Sonra yeni albümdeki punk fırtınası Welcome to the Garden State başladı.
Albümde dinlerken keşfetmediğim bir eneriyi konserde yaşadım. Gerçekten canlı dinlenmeliymiş.
Tipi gibi bastırdı davul ve gitarlar. Sonra tekrar Fuck You şarkısına döndüler.
Birkaç dize daha okudular Fuck You'dan ve gece bol orta parmaklı, bol çığlıklı bir şekilde sonlandı.
Gece boyunca amfilere, bariyerlere ayağını dayayan, sağa sola koşturan, hızını alamayıp zıplayan,
Zıpkın gibi bir Bobby izledik. Ona eşlik eden çalgıcılar da birbirinden dehşetti. Söylemem gereksiz.
Belki hiçbir zaman o şaşalı thrash metal grupları kadar büyük olamadılar,
Ama kendilerine has çekirdek bir kitle kurdular. Öyle bağlı bir kitle ki bu, anlatılmaz.
Kim ne derse desin Overkill her zaman "doğu yakasının" krallarıydı.
Böylece hem Türkiye turnesini hem de The Wings of War'u kutlayalım!
Hoparlörlerinizi patlatın.
Bobby Blitz'i ne güzel anlatmışsın. Enerjisi daim olsun :)
YanıtlaSilEksikliğini yaşatmasın :) Gerçekten metal sahnesinin son gerçek vokallerinden biri.
Sil