Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Madonna - Madame X (2019)


Bu yazıyı yazdım yazdım sildim. En zor yazılarımdan biri oldu. Çünkü işin ucunda kıymetlimiz Madonna'nın yeni albümü Madame X ve son dönem yaptıkları var. Hiç şüphesiz kendisi yaşayan en büyük pop ismi. Listeler ve radyolarda kendisine eskisine oranla fazla yer verilmese de bu geçmiş başarılarını ve günümüz çabalarını katiyen gölgelemez.

Madame X, sanatçının Amerikan listelerindeki dokuzuncu bir numara albümü, Billboard listelerinde en başarılı ikinci kadın şarkıcı ünvanını koruyor böylelikle. Çoğu ülkede de iTunes listelerinde bir numara oldu. Albümün fiziksel satışı da idare eder oranda. Zaten günümüzde kimse cd veya plak almıyor maalesef. İsterseniz yüzyılın albümünü kaydedin.

Kendisi Trump Amerika'sından -oğlunun futbol kariyerini öne sürerek- Portekiz'e taşınmıştı birkaç sene önce. Haliyle farklı seslerde ve renklerde bir albüm geleceği belliydi. Zaten kendisinin Latin müzik ve fado sevgisi malum. Buna Kuzey Afrika'da çıktığı Fas turu da eklenince ortaya ilginç bir şeyler çıkacağını düşünüyordum. Öyle de oldu.

Madame X'in, Madonna tarihinin en politik albümü olduğunu söyleyebiliriz (American Life'tan daha yüksek bir tonda söyleniyor tüm sloganlar). Deneysellik bakımından Ray of Light ve Music'le yarışır cinsten. Anlayacağınız demir leblebi gibi bir albüm. İyidir, kötüdür onu birazdan araştıracağız. Lakin albümden çıkan ilk tekliler hep hayalkırıklığıydı.

Albümün açılış şarkısı da olan Medellin, tam bir Latin listeleri bombası. Latinlerin İdo'su Maluma'yla yaptığı bu düet maalesef belli bir coğrafya dışında karşılık bulamadı. Klibinin kalitesizliği, sözlerin zayıflığı, şarkıda Madonna'nın geri planda kalması gibi sorunlar neticesinde çoğunluk tarafından sevilmedi. Cha-cha esintili bir yaz şarkısı olması planlansa da etkisi hemen gitti. Madonna ne yazık ki son on senedir tekli seçimlerinde yanılıyor. Give Me All Your Luvin' ve Living For Love facialarını unutmadık. Nerede albümü taşıyamayan zayıf temel varsa onu hemen önplana sürüyor. Belki de bu bir taktiktir. Önden hafif bir ara sıcakla başlayıp ana yemek için bizleri heyecanlandırmak istiyordur.


Öyle veya böyle çıkan ikinci tekli olan I Rise da bekleneni veremedi. Bireysel silahlanma karşıtı bir politik şarkı olarak öne sürülse de düzenlemesinden kaynaklı bir tutukluk var. O kadar tahmin edilebilir bir şarkı ki... İnsanı heyecanlandıran bir tarafı yok ve verilmek istenen mesaj da muallak.

Zaten politik Madonna'nın en büyük problemi vermek istediği mesajların tutarsızlığı ve veriliş şekli. O kadar düzensiz sunuluyor ki. "Bakın şu konu unutulmasın, aman bunu da ekleyelim" zihniyetiyle albüme serpiştirilmiş. Biraz LGBT, biraz silahlanma, biraz ayrımcılık. Bunların arasına sıkıştırdığı figürlerin beş benzemezliği cabası. Mesela albümün en saçma şarkısı ve resmen saç baş yoldurtan şarkısı olan Killers Who Are Partying. Sözler şöyle ilerliyor;

"Eşcinsel olurum, eğer yakılıyorlarsa. Afrika olurum, eğer Afrika kapatılıyorsa.
İslam olurum, eğer İslam'a nefret besleniyorsa. İsrail olurum, eğer onlar tutuklanıyorsa."

Hadi bakalım alakayı çözün. "Benim 'öteki' arkadaşlarım da var"cı tutumlardan ve orta yolcu tayfadan hazetmiyorum. Varsa bir duruşun, ortaya koyacaksın, sözünü esirgemeyeceksin. Yoksa bu toplara hiç girmeyeceksin. Madonna geçmişten beri böyle gri alanlarda dolaşmayı seviyor. Ne şiş yanıyor ne kebap. Eurovision'ı birbirine katmış olabilir. Ben Eurovision'da yaptığı Filistin bayrağı göstermesini ve "uyanın" mesajı vermesini de güçlü ve samimi bulamadım. Neyse o başka konu. Malawi yardımları harici aktivist olarak göremiyorum kendisini.

Crave, taze bir kan diyebiliriz Madonna kariyer için. Son yılların gözdesi trap müzik türü denenmiş Swae Lee'le beraber. Aşı tutmuş diyebilirim. Çok matah olmasa da arada akıyor. En azından o "uuu"lamalar çok tatlı. Klibinin New York şehrinde geçmesi de bir nevi nostalji hissi vermiş.

Tam da albümden umudumu kesiyorken üflemeli çalgılarıyla Future çıkageldi. Yayınlanan üçüncü tekli, Quavo destekli Future, gerçek bir reggae şarkısı. Madonna'ya bu ağızları yakıştırmayan ben, daha ilk dinleyişte bayıldım. O kadar keyifli ki. Sözleri de bir hayli güzel. Böyle manalı sözler yazınca benim yelkenler iniveriyor.

 "Herkes geleceğe gelmiyor, herkes geçmişten ders çıkarmıyor.
Herkes geleceğe gelemeyecek, buradaki herkes sonsuza dek varolmayacak."

Latin pop, reggae, orta tempo pop şarkısı derken albüm öncesi yayınlanan son tekli Dark Ballet ise tamamiyle bir ters köşeydi. Kimi müzik yazarlarına göre bu şarkı Madonna'nın Bohemian Rhapsody'siydi. Bu kadar iddialı konuşulacak bir şey var mı, tartışılır. Ama dikkatli olmak lazım burada. Çünkü hazmı zor, katmanlı bir şarkı. İlk dinleyişlerde "Allahım, bu ne saçmalık" derken şuan zevkle dinliyorum. İlk kısım piyanoyla başlıyor. Sonra güçlü bir beat eklemleniyor. Ve o da ne? Piyano atağa geçiyor ve bir anda elektronik kısma geçiliyor. Hınzır synthlerle başlayan ikinci perdede Madonna'nın sesi autotune yüzünden tanınmaz vaziyette. Fakat esas mesaj buraya gizlenmiş (dahası Bob Dylan üstada selam çakılıyor!). Albümün nadir anlamlı politik köşelerinden. Zor şarkı, ama son kertede şapka çıkartıyor.

"Çok naifler, sanıyorlar ki onların suçlarının farkında değiliz
Biliyoruz, fakat harekete geçmek için hazır değiliz.
Fırtına havada değil, bizlerin içinde
Sizlere aşk ve yalnızlık hakkında anlatmak istiyorum."

Cinsiyet rollerinden bahsederken dümeni geniş ölçeğe kıran bu şarkıda da gereksiz bir gönderme bombardımanı var. Mesela klibi Otomatik Portakal romanından esinlenmiş. Fakat o etkiyi pek hissedemedim. Biraz Jeanne d'Arc var (Madonna'nın vazgeçilmezi), biraz drag queenlik var, biraz Çaykovski'nin Fındıkkıran'ı. Oldu mu size çorba. Ne gereği var ki? Neden tüm numaranı bir köşeye sıkıştırıyorsun? Anladık grift işler yapmayı seviyorsun.

Dumanı üstünde tüten tekli God Control ise albümün hiç şüphesiz en görkemli şarkısı. Kocaman bir şarkı diyebilirim. Son on yılın en büyük Madonna imzası. Muazzam bir disko şarkısı. Ve yine politik. Mırıldanarak başlıyor Madonna. Çok yorgun bir ses tonunda. Beddua ediyor sanki. Toplumun başarısızlığını haykırıyor yüzlerimize. Peşinden kilise korosu geliyor. Şarkı yükseliyor (tüyler diken diken oluyor) ve bir anda en tepeden tepetaklak düşüyorsunuz. Yaylılar devreye giriyor. İki el ateş. Bam bam. "Bu bir uyandırma çağrısıdır" anonsu geçiyor ve diskoya dalıyoruz. Ama sıradan bir "popoları salla" diskosu değil. Bir Madonna manifestosu adeta. Madonna neden Madonna olmuş diyen birileri olursa ona bunu dinletin. Otuz senenin sonunda hala bu kalibrede şarkı çıkarmak zor meziyet. Her "o lanet gerçeği herkes biliyor" ve de o "uyan" fısıldayışları sizi ürpertiyor. Amerika'nın ve dünyanın belası bireysel silahlanmaya karşı ciddi bir duruş sergiliyor (fakat 2012 dünya turnesindeki silah gösterisi Gang Bang'i unutturamıyor bize). Şiddet dolu klibi çok tartışılıyor. Sigarasını yaktığı son dakikalarında çok etkilendiğimi söylemeliyim.




Şimdiye kadar yazdığım parçaların hiçbiri yeteri kadar yerel soslu değildi. Fakat Batuka tam bir Afrika voodoo büyüsü. Tamam, radyolarda çalacak bir şarkıya benzemiyor. Ama zaten Madonna'nın bu riski alması gerek. Takdir ediyorum bunu. Çoğunluk için unutulacak şarkılardan biri olacak ama ben kendi kafamda uygun bir yerlere kazıdım. Fazla hipnotik.

Albümün en tartışmalı şarkısı bence Crazy'di. Tam olarak çoğumuz nereye yerleştireceğiz bilemedik. Sevsek bir türlü sevmesek bir türlü. Şeytan tüyü var. Baştaki akordeonun şirinliği, ilerleyen dizelerde giren Portekizce sözlerin cazibesi, korkunç basslar ve daha böyle bir çok acayip detayıyla basit gibi duran düşünülmesi gereken bir şarkı. Zamanla daha çok sevebiliriz.

Come Alive, çöp. Mahalle arasında toplanmışlar da tenekelere vurarak şarkı yapmışlar.

Albümün bahstsız şarkısı kesinlikle Extreme Occiddent. Gerek sözlerindeki felsefe (hayatın bir çember oluşturduğu fikri), gerek başındaki ballad tonuyla tam turnayı gözünden vuracakken Mirwais kardeşimizin abuk subuk farklı düzenlemesiyle şarkı güme gitmiş. Bırak kardeşim, ballad olsun. Nerden sokuyorsun araya antin kuntin dalgalanmalar. Yazık vallahi.

"Gel bebeğim" diyerek iç gıcıklayıcı girişiyle albümün tek kaliteli Latin pop şarkısı Faz Gostoso, tanıtım dönemi yayınlansaydı dünya yıkılırdı. Portekizce'sini hunharca kullanması, ritmi, neşesi, deliliği, seksiliğiyle dört dörtlük bir pop şarkısı diyebilirim.

Bitch I'm Loca, dümdüz bir şarkı. Latin Amerikadan bir popçu çevirin, yanına da hiphopçu ekleyin. Yine bu şarkının aynısı çıkar. Madonna'ya gerek yok. Maluma yine vitrinde. Zaten Maluma'nın albümü dibe çektiği şarkılar olmasa albüm düzlüğe çıkacakmış. Bitch I'm Madonna şarkısına yeni alışmışken kulaklarımız yeni bir "sürtük"le daha tanıştı. Halimiz hayrola.

Madonna hala nasıl oluyor da bizleri şaşırtıyor, anlayamıyorum. I Don't Search I Find o kadar doksanlar ve Erotica albümü dönemi kokuyor ki, sanırsınız birisi onu tozlu raflardan çıkarmış. İlk dinlemede hemen mıh gibi kaldım. Resmen Deeper and Deeper'ın arka yüzü olacak bir şarkı. Bangır bangır sesi kökleyin. Kadın yapmış. Bizlere dans etmek düşer. Çok farklı türlerde şarkılar barındırsa da bu albümü her daim bu sağlam dans şarkılarıyla hatırlayacağım. Anlaşılan o ki kendisinin niyeti olsa bir Confessions on a Dance Floor daha çıkarabilecek kudrette.

Albümün en iyi şarkısı olmasa da en iyi ikincisi olmaya aday Looking For Mercy beni ziyadesiyle etkiledi. Canımı yaktı. En son böyle hissettiğimde kendisi Masterpiece söylüyordu. Tipik bir Madonna tuzağı. Yine şaheser şarkı yapmış ama muhtemelen bilerek üstü örtülecek ki hayranları yıllar sonra keşfedip zevklensin. Ben şimdiden söyleyeyim. Elmas gibi bir şarkı. Can yakıyor olabilir, ama inanın şahane. Harika. Harika.

"Bu gerçekten aşk mıdır, canımızı yakıyorsa,
Bu gerçekten acı mıdır, eğer içimizdeyse."

Evet, kendisi eskisi gibi modayı ve akışı yönlendiremiyor. Albümlerine gündelik yıldızları topluyor. Doğru. Lakin her şeye rağmen şaşırtmayı sürdürüyor. Frida ilhamıyla kaydettiği bu albüm, yer yer sesinin zorlanması, düzenleme hataları, kafa karışıklığı, zayıf siyasal mesajlar gibi meselelerle biraz gölgelense de her şeye rağmen övgüye değer. Rebel Heart'ın yerini doldurur mu bilemiyorum, ama şimdiden MDNA'in gerisine düşmemeyi başardı.

Karanlık, şamatacı, yalnız, siyasi, iddialı, köşeli bir albüm. Kendisinin röportajında söylediği gibi: bu bir arka plan doldurma müziği değil. Şans tanıyın.

Bunları Dinlemek Lazım: God Control, Looking For Mercy, Future, I Don't Search I Find

4 yorum:

  1. Bu yazını merakla bekliyordum, keyifle de okudum.
    Hatta bazı cümleleri "yok artık" diyerek okudum çünkü ben de albümü dinleme sürecinde aynı şeyleri not etmiştim (Killers Who Are Partyin'i samimiyetsiz bulmam, Crazy' dinledikten sonra sevip sevemediğime karar verememem vs.) Ama bu albümü yere göğe koyamayan eleştirmenlerden farklı olarak ben Madonna'nn artık trend-koyucu değil trend takipçisi olduğunu düşünüyorum. O olay American Life albümü ile kapandı bence.

    Güzel parçalar var - mesela ben Extreme Occident'i çok sevdim- ama Madonna dinleyeyim biraz dediğimde açacağım albüm bu olmaz diyerek bitireyim yorumumu.

    * Biraz uzun oldu ama konu Madonna olunca tutamadım kendimi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle. Benim için son yaratıcı, sürükleyici durağı Confessions'tı. Ondan sonra ne yaptıysa ilgili dönemlere yönelik çırpınmalardı. Aralarda iyi şarkılar yapmıyor diyemeyiz tabii. Mesela Rebel Heart, Heartbreakcity, Devil Wouldn't Recognize You, Heartbeat güzel şarkılardı geçtiğimiz 10 yılda. Fakat her albümde hiç olmadık tipleri bir araya getirerek modaya uyduğunu hissettirdi. Mia, Nicki Minaj, Justin Timberlake, Timbaland, Diplo, Avicii ve Maluma.

      O şarkı ve Looking For Mercy her şeye rağmen Madonna'nın yıkılamayacağını gösteriyor :)

      Uzun olsun hiç farketmez :)) Keyifli bir yorumdu, teşekkür ederim.

      Sil
  2. Bu yazıyı o kadar merakla bekliyordum ki albümden nefret ettiğini ve bilerek yazmadığını düşünmüştüm.Kişisel fikrim album Hard Candy ve MDNA'den kat kat daha iyi orası kesin.Rebel Heart'ın yeri benim için ne kadar ayrı olsada ondan da daha iyi buldum, çünkü Rebel Heart dönemin popuna ve tarzına uygun yapıldı fakat Madame x deneysel ve riskli bir album.Bence album zaten ilk solo yapılmıştı sonradan düetler eklendi çünkü şarkıların akışına asla uymuyor düetler.Kişisel fikrim (medellin,bitch I'm loca çöp) .killers who are partying ve come alive biraz daha üstüne düşülmeliymiş .Super deluxe versiyonunda bulunan ''funana''keşke asla kaydedilmeseydi ve madem hard candy döneminden beri saklı tutuğu'' back that up to the beat'' i albume alıyorsun ''nothing last forever'' gibi demo bıraktığın bir şarkıyı neden albume almıyorsun. (God control,extreme occident,batuka, i don't search i find )albumun gözdeleri.Bu arada albumun deluxe versiyonunda olan şarkıları hakkında olan düşüncelerini merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim bu müthiş yorum için. Epey detaylı ve bence doyurucu :) Nothing Last'e haksızlık yapılıyor bence de. Resmen ortada bıraktı. Ciao Bella hariç beni coşturan bonus şarkısı olmadı. Back That de yılan hikayesi. Kaç senedir çıktı çıkacak. Sonuç düşkırıklığı. Gözde şarkılarınızın hepsinde hem fikirim. Sadece Extereme Occident'in düzenleme faciasından dönmüş. Çok daha iyi yapılabilirdi. Ama mevcut hali bile MDNA dönemi çöplerinden başarılı. MDNA'i dinliyorsam bugün tek sebebi o turneyle ülkemize gelip kendisini seyretmemiz. Yoksa dinlenecek tarafı yoktur (Masterpiece hariç). Bence Madonna'nın son iki albümdür en büyük hatası şarkı sayısı. Rebel Heart'ı sevmiştim ama onda da haddinden fazla sayıda şarkı vardı. Boşu boşuna yer kaplamasına gerek yok. 10 şarkı bile yeter. Yeter ki en iyiler seçilsin. Burada da öyle.

      Sil