Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

11 Haziran 2018 Pazartesi

Françoise Hardy - Personne d'Autre (2018)


Saklanacak bir şey yok. Fransız sanatına ve fikirlerine hayranlık besliyorum. Yakından tanıyanlar bilir bu zaafımı. Edebiyatına, müziğine, resmine ve daha bir çok şeyine sevgi beslerim. Françoise Hardy de benim hayranlığımınz zirve noktalarındandır. Serge Gainsbourg'la beraber !

Yıldızlı yıllarda, altmışların ortasında girmişti hayatımıza, çıtkırıldım bir Fransız kızı. Giyimiyle, duruluğuyla, huzur dolu sesiyle, şarkı sözü yazarlığıyla...

Françoise Hardy. Yé-yé'nin tanınmasında pay sahibi. Tous les garçons et les filles'yi kim unutabilir? Peki ya Gainsbourg imzalı Comment te dire adieu'yü?

Anna Karina, Jane Birkin, Brigitte Bardot, Mireille Darc, France Gall ve nicesi. Hepsi de Fransa'nın bir dönem yıldızlarıydı. Hardy işte böylesi büyük bir rekabetin içinde parıldadı. Sinemada, müzikte.

Öyle etkileyici biriydi ki Bob Dylan ona şarkısında yer verdi. Stones peşinden koştu. Bir çok filmde bahsi geçti. Miles Davis bile hayranıydı.

Altmışlı ve yetmişli yıllardaki üretkenliğini seksenlerde giderek kaybetti. Doksanları bir albüm ile geçiştirdi. İki binlerin hemen başında yeniden bir atılıma geçse de geçirdiği ciddi bir rahatsızlıktan dolayı 2015'den sonra şarkı yazmayacağını belirtti. Talih döndü ve altı sene sonra kendisinden yeni bir albüm geldi. Hem de ne albüm !

Nefesimi tutup dinledim her bir şarkıyı. Nasıl bir özlem. Albüme sarılma duygusuyla başladım.

Sonbaharı ve dillendiremesem bile ölümü anımsatan bir albüm kapağı can sıkmıyor değil.

Tok gitar tonuyla başlıyor A cache-cache. Yani saklambaç şarkısı. Sesinden bir nebze olsun kaybetmeyen Hardy, karşımıza çıkan duvarları ve bitmek bilmeyen oyunları anlatıyor.

Dors mon ange'ın en sevdiğim yanı ağır başlılığı. Fırtına öncesi sessizlik. Sözlerin devreye girmesiyle (ve tabi ağlayan gitarlı finaliyle) kara bulutlar yükünü döküveriyor.

"Şafak sökmek üzere, şimdi ne yapacaksın?
Kırık bir kalp ve ağrıyan ruhunla, umutsuz ve düşsüz
Cehennem gibi bir yerin ortasında...
Uyu güzelim, bulacaktır ışık ve pürüssüzce açıverecktir, kalbine giden o yolu.
Camdan hücren makus sonuçlarıyla
Çok yakında kırman gerekecek
Bir şeyleri değiştirmek için geç değil.
İşte, bırak, her şeyi artık bırak."

Hatırlatayım. Uzun zamandır albüm yapmayı düşünmeyen Hardy'nin fikrini değiştiren, kendi değimiyle vurulduğu bir şarkı olmuş. Far Out Magazine'e verdiği mülakatta, Poets of the Fall grubunun Sleep şarkısına aşık olduğunu anlatıyor. Dors mon ange da bu şarkıya saygı duruşu. Diğer şarkılar peşi sıra ortaya çıkmış kayıt sırasında. Kendini tamamladı diyor albümü tanımlarken.
 
Kar gibi yağan piano notalarıyla başlıyor Personne d'autre ve kemanın eşliğinde suya yazı yazıyor üç dakika bile olmadan. Ma mémoire se trouble un peu (belleğim biraz buğuludur).

Un seul geste'in etkisini anlatamam. Bence dinleyin. Sözleri takip edin. Anlayacaksınız neden tıkandığımı. Harika. Müthiş. Nefes kesici. Yılın şarkısı. Kapanışa doğru alt perdeden okuması... Albümdeki her unutulmaz şarkı gibi bu da Erick Benzi imzalı. Ne adam valla.

"Ne yön, ne pusula, ne işaret, ne mihenk taşı.
Banal rol kesme oyunundan başkası değil...
Çok fazla sözcük var bu havada ve işte kaybolduk
Nereye gideceğiz şimdi? Ne yapacağız peki?
...Yalnız bir hareket, muhtemelen budur işte
Yeniden doğmak için içinden geçeceğin o kapı
Ve hadi, böylece acılara son." 
















You're My Home, uzun zamandır eşine pek rastalamdığım nadir İngilizce parçalarından biri. İlişki sonrası ayakta kalışını, yıkılmayışını kelimelere döken güzel bir şarkı. Minimal düzenlemesi cabası.

"Tüm bu yolu geri uçacağım
Sadece eve vardığımı söyleyebilmek için
Ve miş gibi yapacağım
Üzülmediğimi, o günden bugüne."

Youtube'ta yapılan yorumlara bakarsanız herkesin ortak yazdığı bir kelime var Seras-tu là?'yı anlatırken; "harika". Gerçekten öyle. Sizi sarmalayan tekrarlar, Hardy'nin vurguları, yerinde sorusu; "orada olacak mısın?". Peki ya sözlerde kimin emeği var ? Michel Berger, nokta.

"Pişmanlıklarımız etrafımızda raks ederken, bizi çılgına döndürürken
Orada olacak mısın peki?"

Hemen başındaki o piano melodisi bana bir Gainsbourg şarkısını andırdı fakat acaba hangisi, çıkaramıyorum. Zamanın hoyratlığını valsi andıran bir ritimle hikaye ediniyor Quel dommage. Albümdeki gözdelerimden biri.

Yaylıların kullanıldığı eşsiz girişiyle Train spécial'in düzenlemesine bayıldığımı belirtmem lazım. Öne çıkan parçalardan. Hafif bir rock rüzgarı var. Bolca sevda.

"Gökyüzüne bakmak için kafamı uzatıyorum
Ve dokunuyorum bulutlara
Özel bir trende yolculuk et benimle
Sadece tek sefer gerçekleşir
...Hadi çabuk, çok acil."

Sevmeyen insanlara duyrulur.

Yoğun bir piano melodisiyle girizgahını yapan Brumes, albümün beklentilerini karşılamaya tek uzak şarkısı. Fakat yine de kalitesi hissediliyor. Zamanla belki değerlenir.

Şans, Trois petits tours var hemen ertesinde. Yoksa özlediğimiz altmışların o havasını içimize çekemeyecektik. Hem ıslık eşliği hem de ritmiyle beni farklı yerlere taşıdı. Özlediğim bazı şeyleri hatırlattı. Françoise Hardy kimdir derseniz işte budur derim. Yaz güneşi gibi kadın.

Ağlatmadan bırakmak istemeyen hanımefendi, kendisine beklenmedik anda bir e-postayla gönderilen Le large'la bizleri sarsıyor ve Bowie'nin veda şarkısı olan Blackstar'ın adeta bir diğer benzerini yaşatıyor. Veda olmaması arzumuz tabi. Mendilleri hazırlayın. Yelkenleri şişirin. Gemiyi hazırlayın. Yolculuk yarınlara.

"Gözyaşı yok, hiçbiri gelip boğazımda düğümlenmeyecek
Solan gözlerimde yok sis bulutlarından hiçbiri
Ne kum tanesi ne de kum tepeciği durdurmakta kum saatini
Ne çeyrek ay, ne de hiçbiri.
Ne köpekbalığı, ne hüzünlü bir melodi
Ne pişmanlık, ne sarsıntı
Ne de hoş sohbet
Ne kargaşa, hiçbiri değil, hiçbiri değil
Yarın hepsi güzel olacak, her biri uzaklarda olacak
En sonunda ben yelken alırken
Hepsi uzaklarda olacak, ver bana elini
En sonunda ben yelken alırken."

Eşsiz bir albümün kapanışı da fevkalade eşsiz oluyor. Un mal qui fait du bien isminde bir küsür dakikalık bir akustik şarkıyla.

Françoise Hardy bugün 74 yaşında. Ve hala inanılmaz. Benim için hep özel kalacak.

Bu arada yeri gelmişken de buradan Pitchfork'a sesleneyim: ne demek şöylesi güzel bir albüme 6.5 puan vermek ? Indie bir albüm mü olması gerekiyordu sevip benimsemeniz için ? Pes.

Herkes sussun. Tüm dünya. Güzel yaşlanan Françoise'ın François Ozon imzalı yeni klibi burada.
  
Bunları Dinlemek Lazım: A cache-cache, Dors mon ange, Un seul geste, Le large


4 yorum:

  1. O zaman albümü açtım ve yorumların eşliğinde şarkı şarkı ilerliyorum ;)

    YanıtlaSil
  2. Karina, Gall, Bardot, Hardy ve nicesi, çok seviyorum kendilerini :). Yeni albüm çıkardığını bilmiyordum, başladım dinlemeye. 60'lar French Pop ya da filmlerini ayrı seviyorum sanırım :).

    Bu aralar Eric Rohmer'e taktım izliyorum sürekli filmlerini, çok güzeller. Kesin izlemişsindir ama izlemediysen bir bak derim filmlerine seversin gibi :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 60'lar zaten başlı başına bir olay ve 60'lar Fransız kültür dünyası onun da ötesinde bir güzellikte :) Katılıyorum.

      Nouvelle vague'cıları takip ediyorum fakat o kadar çok yönetmen var ki takip edilesi. Sırada kendisi var ama :)

      Sil