Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

14 Temmuz 2016 Perşembe

Akrep Sokmasıylayu Mor


Ian Gillan ile bayramlaştım bu sene. Elini öptüm. O da bize Highway Star söyledi konserin açılışında. Expo kapsamında verilen Deep Purple konserinden bahsediyorum yani. 100 liraya izlenebilecek en kıyak şovdu herhalde. Zaten grubun hastasıyım. Yani çıkıp Ankara'nın Bağları'nı söyleselerdi iki saat boyunca, gıkım çıkmazdı. Ama çok daha iyisini söylediler; Highway Star, konserde söylesinler diye yalvardığım ve sonunda canlı olarak dinleyebildiğim Bloodsucker, Hard Lovin' Man, Strange Kind of Woman, yeni albümden müptelası olduğum Vincent Price, Perfect Strangers, eski şarkılardan Demon's Eye, pek tabii Smoke on the Water, Space Truckin', Hush ve Black Night gibi. Bir kere adamlar efsane. Yani ne denebilir ki. Konserden tam üç hafta önce emektar davulcuları Ian Paice, İsveç semalarında mini-inme geçirdi. Hemen tedavi altına alındı. Ben tam umudumu kesmiş, "kesin konsere çıkamaz" derken bir anda tam karşımda Paice'i gördüm. Davulunun başında. Çılgınlar gibi. Adam inme geçirdi diyorum. Koşa koşa yine sahnede. Tek eksik, davulu zorlayan ve peşinden solo gerektiren The Mule şarkısını setlistten atmışlar. Olsundu. Biz kendisini sağlıklı olarak görelim yeter. Bir şarkı iki şarkı okumasınlar farketmez. Normalde Deep Purple deyince akla hemen efsanevi solisti Ian Gillan'ın çığlıkları gelir ama bildiğiniz gibi 90'ların hemen başında sesini kaybetti ve yirmi senedir o yüksek perdeden attığı çığlıklardan eser yok. Dert mi ? Asla. Çünkü iki saat boyunca (ki konser geç başladı 22:20 civarında) kızarana dek bağıra bağıra şarkılarını söyledi. O kadar sempatik bir grup ki. Gillan'ın sahnede yaptığı muziplikler (Hard Lovin' Man'in bir yerinde gong sesi var, onu eline aldığı küçük gongla çalarmış gibi yapması, sahnede uçuşan sinekleri yüzünde patlatır gibi yapması vs.) unutulmazdı. Bassçı Roger Glover bizden tarafa daha yakında. Kendisini yakından seyrettim. Adam keyif alarak çalıyor. Bunu farkettim. 50 senedir aynı şeyleri çalıyor belki ama o mekanikleşme olayı gözlemlenmemiş. Halen zevkle çalıyor adam. Görece olarak grubun yeni elemanı, 20 senelik Steve Morse da gitar sololarıyla kulaklarımızı okşadı. Vaktiyle grubu kavga ederek terkeden Blackmore, ses getirmeyen solo projeleriyle yoluna devam ederken (şimdi de Rainbow'u toplamış, Dio öldü oysa ki) Morse, 20 yılın sonunda Purple'da onun yerini neredeyse doldurmuş durumda. Ego sıfır. Keyifler yerinde. Ama grubun bence en "manyak" üyesi klavye başındaki Don Airey. Efsanevi üyeleri Jon Lord 2002'de rahatsızlandıktan sonra grubu bırakmak zorunda kalmıştı. Yerine Don abimizi almışlardı. Peki kim bu Airey derseniz, hemen kimlerle çalıştığını söyleyeyim: Rainbow, Ozzy Osbourne, Gary Moore, Whitesnake, Judas Priest, UFO, Wishbone Ash falan falan. Rock tarihinin en uzun soluklu ve başarılı klavyecilerinden biri. Ozzy Osbourne'un Mr.Crowley'si var ya, işte o şarkının tüyler ürperten org kısmını Don abimiz çalıyordu. Purple'la da müthiş bir ten uyumu yakalamış. Adam iki saat boyunca şov yaptı resmen. Üzerinde çiçekli gömleği ve göbeğini yasladığı Hammond'ıyla sempatiklikten yıkılıyordu. Bir ara eline birasını aldı. Hush'taki performansı ile bizleri psychedelic sulara götürdü. Ufak da bir solo yaptı. İçine Türk Marşı'nı da ekledi. Klasik müzikten esintilerle. Grubun her üyesini çok seviyorum ama sahnede izledikten sonra favorim, yüzündeki deli-dahi sırıtışıyla arzı endam eden Don Airey oldu artık. Özellikle korku sinemasının efsane yıldızı, çok sevdiğim Vincent Price'a, aynı isimdeki şarkıyla selam çakarken adam bizlere "korku dolu" dakikalar yaşattı. Sonuç olarak Gillan'ın sesi eskisi kadar görkemli değilse bile sempatikiliğiyle puan toplarken arkasında çalan ekip her bir elemanıyla dört dörtlük bir iş çıkarıyor. Mutlaka izlemelisiniz fırsat bulursanız. Fevkalade "mor" bayram oldu.

* * *


Sonra da bizi Scorpions soktu İstanbul'da !

Öngruplar TNK ve Şebnem Ferah. Ve pek tabii hair metal seçkisiyle Nikki Wild.

İlk grup TNK sahneye çıktı ve 40 dakika boyunca -ne yazık ki- bizler eziyet çektik. Kusura bakmasınlar, kötü bir grup değiller ama o gün ne yeri ne zamanıydı. Hard rock, metal dinleyen ve sahnede öyle şeyler bekleyen yüzlerce, binlerce insana romantik pop rock tarzda şeyler okursanız alkış toplayamazsınız. Nitekim solist tatlı dille, bizlere çemkirdi. "Bari sıradaki şarkımıza eşlik edin yani" falan dediler. Tepki bile vermeden geçtik. Kendileri için kötü bir deneyim olmuştur.

Şebnem Ferah'ın sahne süresinden de kısıldı galiba bu yüzden. Keşke sadece öngrup Şebnem Ferah olsaymış. Velhasılkelam, Nikki Wild abi, TNK ertesi bizleri gene coşturdu ve sıra Ferah'a geldi. Onca yerli şarkıcı ve grup izledim ama kendisini seyretmek o güne nasipmiş. Ya Hep Ya Hiç ile sahneye çıkması benim açımdan harika oldu çünkü en sevdiğim şarkılarından biriydi. Hoş, fazla şarkılarını bilmem ama az çok her Türk rock dinleyicisi gibi ben de kendisinin şarkılarına kulak aşinasıyımdır Sigara, Mayın Tarlası, Çakıl Taşları, Ben Şarkımı Söylerken, Delgeç, Can Kırıkları, Bu Aşk Fazla Sana, Birileri Var, Fırtına gibi bilinen şarkılarından kısa ama etkili bir seçki hazırlamıştı. Kendime söz verdim, ilerki tarihlerde solo bir Ferah konserine gideceğim. Daha keyifli olacak herhalde. Sonra bir saat civarı bir sahne hazırlığının sonrasında akrepler sahnedeydi.


Asılı duran Scorpions perdesi, siren sesleri eşliğinde yere indirildi ve yeni albümdeki favori şarkım Going Out with a Bang çalmaya başladı. Zımba gibi daldılar sahneye. Yarım asırlık bir gruptan bahsediyoruz ve şimdiye kadar binlerce konser vermişler, adamlarda tık yok, beni gömerler herhalde. Solist Klaus Meine abimiz çok keyifli (her ne kadar gözlüğünü çıkarınca bir siyasiye benzese de..!). Eh, gitardaki Rudolf Schenker tam bir şov adamı. Bir ara gitarına egzos benzeri bir eklenti taktı, sahnede koşarken dumanlar falan çıkarıyordu. Deli herif ! Sahnenin ortasına bir çıkıntı yapmışlar, catwalkvari. Rudolf sürekli orada koştu durdu. Bir ara "aha şimdi tepemize konacak adam" dedim, konmadı. Fakat zıplamadan edemedi hiç. Gecenin onunda biz ayakta duramazken adam tenis topu gibi oradan oraya hopladı durdu. Şarkılara geçmeden, bir detay vermek istiyorum. Normal davulcuları James Kottak ile sorun yaşayan grup, yerine kimi almış dersiniz ? Motörhead'in über davulcusu Mikkey Dee, adamı sahnede görünce sevinçten ağladım (Lemmy'e selam !). Zaten insan gibi çalmıyor. Bir ara alev alacak sandım, endişelendim. Sakin ol Mikkey abi. Hızına yetişilmiyor. Make It Real, Zoo falan derken bir anda 70'ler potporisi yapalım mı dediler, evet dedik tabii. Top of the Bill ile başladı olay, Steamrock Fever ile ısındık, Speedy's Coming yaptık ve favori Scorpions şarkılarımdan Catch Your Train ile tamamladık.

Sonra Klaus minik bir "halka sesleniş" yaptı. Dedi ki, "bizler yola çıktığımızda Almanya'da otobanlarda dolanırdık. Kim bilirdi ileride bir gün Türkiye'de de çalacağımızı, yaptık çünkü bu oyunu biz kurduk". Hemen ardından We Built This House'u yapıştırdılar ve manifestolarını kanıtladılar. Sözleri de ekrana yansıttılar misler gibi, bilen ve bilmeyen herkes eşlik etti böylece. Gecenin en can alıcı yerlerinden biri ise catwalkun ucunda yaptıkları akustik potporiydi. Tam arkalarında gökte ay. Vakit bulursam Send Me An Angel performanslarını çektiğim kadarıyla buraya eklerim. Always Somewhere'di ilk slow şarkımız. Herkeslerin bildiği. Sonra yenilerden Eye of the Storm geldi. Ve -bence- gecenin en güzel şarkısı Send Me An Angel. Herkes eşlik etti, ben çok şaşırdım. Genelde Türk seyircisi "bakar". Eşlik etmez. Demek eğlenmek için gelmişler. Mutlu oldum. Grup da sevinmiştir buna. Zaten baktılar seyirci iyi, küt diye Wind of Change geldi. Ekranda kocaman barış işaretiyle. Klaus'un ceketinde de bu işaret vardı. "Umudun şarkısı" diye tanıttı ve herkes bir ağızdan eşlik etti. Herhalde Türkiye'de gördüğüm en başarılı grup-hayran işbirliklerinden biriydi. Teklemeden söyledik. Bu kadar slow şarkı yeter diyerek bangır bangır Rock 'n' Roll Band ve favorim Dynamite çalındı. Işık şovlar, ekranda patlamalar, rock konseri böyle bir şey dedirtti. Gecenin olayı ise, müthiş adam Mikkey'nin davul setiyle beraber "göğe yükselmesiydi". Adam havada beş altı dakika boyunca aralıksız solo attı. Çılgınlar gibi ve sonuna doğru vurduğu her notada ekranda bir Scorpions albümü resmi belirdi, 50.Yıl Turnesi için güzel düşünülmüş bir detay. Sonra Blackout ile bağırttılar beni. Zaten dünden hazırım Blacout'lamaya. Yapmayın çocuklar. Durmadı vicdansızlar, No One Like You ve Big City Nights dediler. Bis için geri döndüklerinde Still Loving You çaldılar önce. Tüm sahne kıpkırımızı boyandı. Sonra da Rock You Like a Hurricane. Konser gibi konserdi yani.

12 yorum:

  1. Sonunda! Hergün sayfanı açıp "Zihin yine gelmemiş." diyerek kapatıyordum. Ben de yaklaşık bir aydır senin kadar olmasa da benzeri bir çekilme ve gezme durumundayım. Benimki bir süre daha devam edecek gibi. Umarım sana iyi gelmiştir bu uzaklık. Sitem etme, bir önceki yazına istinaden dönmeni beklediler bence (en azından ben ona istinaden bekledim) bence blog alemi özledi seni. ^^ Hoş geldin. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbuldum ! :) Yorumu okumak mutlu etti beni. Teşekkür ederim. Bir arkadaş da bana whatsapptan yazıyordu, "hala yazmıyorsun" diye. Ona diyordum, "daha değil". Kendimi anca şimdi hazır hissettim, beynim yerine oturdu (gibi?). Aslında iyi geldi bir süreliğine. Gerçekten kötü hissediyordum bir ara. Fakat sorunların üstüne gidip tamamen çözmem gerekiyor sanırım. Bakalım neler gösterecek zaman.. Umarım senin durumlar da hallolur. İnsanı ikiye bölüyor dertler. Kafa hep başka yerde. Ben de çok özlemişim. Güya bir aylığına kayboldum. Habire eski yazıları okuyorum. Yetişemiyorum :D

      Sil
  2. deli çılgın benim bile dikkatimi çekti, hoş geldin. Umarım geçmiştir kötü olan her şey, bak en azından hala hayattasın, ki bu çok büyük bir başarı.
    gitmediğin konser kalmamış ki! müzik candır zaten, müzik en iyi terapidir. 30 yıldır müzik terapisi görüyorum :)
    Bu arada ne kadar üzgün olursan ol çemkiricem sen nasıl şebnem ferah konserine gitmemiş olursun ki? ciddi mi yoksa yanlış mı anladım? elf gözlerim hatalı mı okudu???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de hayatta olmak büyük başarı. Ne yazık ki doğru. En etkili ve en ucuz terapi yöntemi olarak müzik :) Aşırı doza maruz kaldım son günlerde :D Ahahaha valla kime dediysem bu tepkiyle karşılaştım, sanırım Şebnem Ferah'ı izlememiş son kişi bendim. Artık tamam :)

      Sil
  3. Yazmaktan ve müzikten hiç vazgeçme! Hepimizin elinde bir tek bunlar kaldı zaten, onu da ne kendinden ne de senden birkaç kelam duymayı seven blog camiandan esirgeme lütfen.
    Ve evet mutsuzluktan ölmüyor insan. Olgunlaşıyor, içi kanıyor ve kabuk bağlıyor sadece...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şekilde bir yerlere bir şeyler karalamak iyi geliyor bence de. Kimi zaman çok şizofrenik geliyor bana kağıtlara aldığım notlar. Sonuçta blog gibi insanlara açık bir şey değil kişisel notlarım, ama deniyorum. O yüzden blogta yazdıklarım daha "sağlıklı" bir ortam gibi, en azından komşular var :) Yalnız şu da var, fazla olgunlaşan meyve ağaçtan düşebilir en sonunda. Kabuğun etkisiyle.

      Sil
  4. Komşum nerelerdeydin?! Hoşgeldin.
    İlk paragraftaki sitemi üstüme almıyorum, zira twitter'dan bir pingleme girişimim olmuştu :/ Ayrıca her zaman, her türlü muhabbet/dertleşme için kapımız açık.

    Uzun, tatlı bir müzik masalı gibi olmuş <3 tam da dönüş için uygun ;) Senin adına çok sevindim. Dilerim, bu motivasyon ve enerjin güzel başlangıçlara vesile olur. Tekrar hoşgeldin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yollardaydım ve hoşbuldum Afede :)

      Sözüm meclis dışı ibaresini o yüzden hemen koydum yazının başına. Yanımda olan herkese teşekkür ettim. Biliyorum desteklerini :)

      Böylesi korkunç bir gecenin ertesinde güzel bir enerjiden söz edemesek de umarım güzel bir yarın olur. Tekrar hoşbuldum :)

      Sil
  5. ya hep ya hiç , evet o şarkısı da güzeldir ben söylemeden keşfetmişsin :)
    Bayram asıl sana olmuş ya bizim yaşadığımız bayram falan değildi yani deep purple yerine evde cırcır böceğini dinledim , keşke tnk olmasaydı demek yerine şu düğün niye bayram günü ki diye yakındım ,şebnem ferah kısmına değinmek bile istemiyorum hemen günde bir doz önerdiğim şarkıları dinle açığını kapat :D
    expo ile ilgili paylaştığın fotoğraf bir buda mı onu hangi sergiden aldın ? Gidince ben de alırım belki
    Kaç gün geçmiş , ne zaman gelecek acaba scorpion kaydımız dört gözle bekliyoruz o atmosferi görmek istiyorumm
    İngiltere gibi bir ülkenin başbakanı erkek de olsa kadın da olsa hatta değişen bir şey olmaz belki şuanda artık güneşi batan bir ülke olabilir ama politika hep aynıdır dolayısıyla erkeklerin dünyasında kadın başbakan çok da bir şey ifade etmiyor kanaatimce ilerleyen safhalarda ne olur bilinmez tabi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konser öncesi maratonda hazırlanırken keşfettim onu :)

      Ahahaha valla tnk'yi görsen değil cırcır böceği, mutfak blendrı sesine razı olurdun.

      Satılmıyor o heykel. Nepal bahçesindeki tapınağın içinde :) Fakat galiba küçük Buda'lar satılıyor. "Buda" böyle bir hikayemdir :p

      Kaç gün geçti ama 2 gündür ben kendime gelemedim yaşananlardan dolayı. İnsanın tepesinde helikopterler ateş açınca, jetler dolaşınca, patlamalarla yerler sarsıldıkça ve bir de sokakta tekbir sesleri duyunca kendine gelemiyorsun haliyle.

      Haklısın ama yine de sırf kadın diye böylesi şahin bir ismin parlatılması, feminizm potasına sokulması aptallık. Zaten dediğin gibi büyük devletlerde devamlılık esastır. Obama'da gördük. Devrim yapacak sanıyordu Amerikalılar, ülke tarihinde en çok bayraklar onun döneminde yarıya indirildi + Afro-Amerikan'lara saldırılar yoğunlaştı, sesini çıkaramadı yeteri kadar.

      Sil
  6. Ben de merak edenlerdenim sevgili Zihin. Ama tatildesiniz zannettim, malum blog yazılarında bir yavaşlama var. Şimdi keyifler yerinde mi diyeceğim ama cuma günü olanlardan sonra yersiz olacak. Büyük bir travma yaşadık. Ankara'da işler daha da karışıktı. Ne diyeyim? Sonumuz hayır olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Keyifleri ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Hatırlamak istemiyorum. Umarım artık güzel günler görürüz. Aksini düşünmek istemiyorum.

      Sil