"Varlığımı korumak için bütün gün kendimle uğraşıyorum.
Çünkü varlığımı korumazsam dağılıp paramparça olacağımı sanıyorum.
Korkuyla ve sımsıkı kapanıyorum kendime.
Kendime sımsıkı kapansam da, yine her gün bitiminde
Hep aynı eksikliği, hep aynı yetinmezliği yaşıyorum
Hep aynı eksikliği, hep aynı yetinmezliği yaşıyorum
Hayatın bütün bu şekillenişi...
Vitrinler, konuşma biçimleri, eşyalar, yollar, fikirler, alkışkanlıklar,
Beklentiler, bütün bu sistem her şey, ama her şey beni kendime kapatıyor."
Kilitli Kapının Ardındaki Yer - Cezmi Ersöz
* * *
* * *
Gece yolculuklarını oldum olası çok sevmişimdir; güneşin yok olduğu, beyin yakıcı sıcağın kaybolduğu, çılgın dünyanın uslandığı, gece seslerinin duyulduğu gecelerde yola çıkmak yeniden ve yeniden. Dünya upuzun bir gece yolculuğu. Nereye ne zaman gideceğimizi kimse bilmiyor. Farlar açık. Eller direksiyonda kenetli vaziyette. Dolanıyoruz sokaklarda. Amerikan Güzeli (American Beauty) filminde bir poşet havada amaçsızca süzülüyordu ya, işte ona benziyoruz sanırım. Hayatımıza giren herkes poşetin bir yanından tutup içine üflüyor ve süzülmeye başlıyoruz havada, nereye konacağımız bilmeden öylece. Gece şairi üstat Cohen de katılıyor sanırım bana, "..fakat o çöp torbaları kadar inatçıyımdır, zamanın eskitemediği. bir çöpüm ama halen bu küçük yabani buketi elimde tutuyorum". İşte böylesi sürüklendiğim gecelerde birisi hep benim yanımda oluyor. Saçları dökülmüş minyon bir tip. Vegan, şarkıcı. Uzaylı olduğundan şüpheleniyorum. Kimden bahsettiğimi anladınız sanırım. Fazla açık ettim, hay Allah. Moby'den söz ediyorum.
Kendisini tanımayan yoktur herhalde. Özellikle 90'ların sonunda çıkardığı elektronik temelli albümlerle bir nesli fazlasıyla etkisi altında bırakmıştı. Yaptığı şarkılar kimi zaman insanın yüzüne aptalca bir tebessüm kondurmuştu. Bazen de direk insanın gözyaşı pınarlarını hedef almıştı. Genellikle yeni şarkıları daha ilk çıktığı andan itibaren kişisel gece yolculuğu şarkıları listemdeki yerini alıverir, hiç sekmeden. Moby, hiç tanımadığım yoldaşım. Gözüme uyku girdiğinde veya gözyaşlarıyla görüşüm kapandığında direksiyona hemen kendisi geçer, tereddüt etmeden. Kaç defa hayatımı kurtardı kendisi kim bilir !
Olur ya siz de bu gece yoldaysanız ve yalnızsanız arkadaşlık edecek bir şarkı listesi elinizin altında bulunsun. Ne olur ne olmaz. Gece uzun. En sevdiğim yirmi şarkısını bu geceye özel seçtim. Hareketli şarkılarından da aralara sıkıştırdım fakat genel tablomuz melankoli. Neden öyle.. Bilmiyorum, gece hali derim. Umut takviyeli depresif şekerler. Arabanızın torpido gözünde bulundurun. Unutmadan söyleyeyim, Mistake şarkısında dikkat edin. Direksiyonu sıkı tutun lütfen.
"Bu şekilde konuşma.. beni bir daha terk etme.
Ah, hiç bu kadar kendimi kaybolmuş hissetmemiştim,
Ve dünya kapılarını kapatmakta, başka hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim
Canımı bu şekilde yakma, bu şekilde dokunma.."
En sevdiğim yol albümlerinden biri Color The Small One ve Bleu Noir'dır. Hadi small one'ı geç de diğerinin mimarı Moby iken ısrarla bahsettiğin son işlerine neden odaklanmadım bilmiyorum.
YanıtlaSilNe güzel bahsetmişsin gece yolculuklarından. İnsanın kendiyle en barışık olduğu saatlerdir bana sorarsan. İster sürücü ol ister yolcu, herkes kendi dünyasında hayallerine merhaba der. Onlarla eşsiz bir ahenk yakalar. Evde olunca göz açmaya korktuğumuz karanlık, yollarda olunca nasıl da yaz serinliğini geçiren bir battaniye gibi sarmalıyor bizi.
Şu an masama oturmuş tüm uyku halim ve hayallerimle mixtape'e dalıyorum.
Benim Moby'nin son solo işlerinde (ki bahsettiğim albümler Wait For Me ve Destroyed özellikle) en sevdiğim şey, ambienta fazla kayması ve melankolinin dozunu fazlasıyla arttırması oldu. Eskilerine bakınca mesela 18 veya Play'e, içinde neşeli melodiler, kıprak tempolar var. Fakat bu iki albümde -hatta Innocents'ı da katalım biraz- neşeden pek eser yok. Sözlerine de yansımış durumda. Kişisel yaşamında olanlarla mı ilgili bu değişim bilemiyorum, fakat Moby'nin bu karanlık yanını daha çok sevdim. Mylene'le yaptığı işler de bence çok iyi, hele Bleu Noir harikulade.
SilHayalimdeki motoru alınca, göz açmaya korktuğumuz o karanlığın ortasına dalacağım :) Stars eşliğinde..
Liste güzel ama şöyle ki Melankolik şarkılar bile hareketli geliyorsa bana sanırım ciddi bir sorun var demektir aman tanrısııı, kaçınnn :)
YanıtlaSilGece yolculuğu sanki zaman ve evrenin durduğu noktada yalnızca kendisi yolculuk ediyor, yaşıyor gibi hissettirir severiz kendilerini
Ahahaha Mariposa daha ne yapalım, Cure'ları doldurup listeme arabayı uçurumdan aşağı mı atalım :"D The Smiths ve Morrissey şarkıları gibi biraz Moby'ninkiler; neşeli ve hareketli dursa da içinde hüzün her daim barınıyor. Fakat şunu kabul etmiyorum, Moby'nin en "az hareketli" şarkılarını seçtim belki de :) Daha yavaşı yok.
SilGeceler bitmesin, yollar bitmesin, müzik bitmesin.