Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

18 Aralık 2014 Perşembe

Morrissey'le Şiirsel Bir Gece


Morrissey'in 2006 ve 2012'deki konserlerine gidememiş biri olarak ufuktaki üçüncü bir konser haberini iple çekiyordum. Sahne önü biletleri aldık çok önceden; ama bu sefer de 7 Aralık'taki konser lojistik sebeplerden 17 Aralık'a ertelendi. Bekle Allah bekle yani.. Sonunda o gün geldi ve dün akşam Morrissey deyim yerindeyse yıktı geçti bizleri. Yeri geldi güldük, yeri geldi ağladık. Duygu yüklü bir konserdi.


Konser öncesi yarım saatlik bir video gösterimi olacağını bildiğim için önceden sahne dibinde yerimi kaptım ve saatlerin geçmesini bekledim. Çoğu insan o derleme videoyu önemsemedi (hoş, ses ve görüntü kalitesi iyi değildi) ama benim için zevkli dakikalardı. Morrissey'in de benim hayranı olduğum bazı isimleri sevdiğini biliyordum. Videoda kimler yoktu ki ? Acayip dansıyla Emmenez Moi söyleyen Charles Aznavour usta, punk müziğin unutulmazı Ramones, androjen görünümleriyle New York Dolls, glam yıldızı Brian Eno, buğulu sesiyle hüzünlü Nico, intihar etmeden önceki son şiir okumalarından biriyle Anne Sexton ve Margaret Thatcher'ın ölümü sonrası İngiltere'de yapılan "sevinç gösterileri". Arka planda "ding dong cadı öldü" müziğiyle..

Video gösterimi sonrası perde iner inmez sahnede Moz ile ekibi belirdi. Birkaç metre önümde duran Moz, seyircilere gülümseyerek "Maraba" dedi ve yıllardır özlemini çektiğim, "bir Morrissey konseri böyle başlamalı" dediğim bir The Smiths klasiği, The Queen Is Dead'le konser start verdi. Arka plandaki dev ekranda, iki eliyle bizlere orta parmak gösteren Kraliçe 2.Elizabeth ile ! Bu fırtınalı ve oldukça sert girişten sonra Morrissey, Suedehead ile bizleri geçmişe, solo kariyerinin başlarına götürdü. James Dean'e selam çaktık.


Yeni albümden Istanbul ile devam etti (hatta dün akşam ezanını Türkçe'den İngilizce'ye çevirttiğini söyledi bizlere) ve Moz kendisine verilen ilhamdan ötürü teşekkür etti. I'm Throwing My Arms Around Paris ile "aşkımızı sadece taş ve metalin artık kabul ettiğini" yedi düvele ilan ettik. Birkaç yeni şarkı daha okuduktan sonra sıra bir başka The Smiths klasiğine, How Soon Is Now'a geldi. Gecenin zirve noktalarından biriydi kuşkusuz. Özellikle "şimdi gerçekleşecek dediğin zaman..tam olarak ne zamanı kastetmiştin?" kısmını "şimdi gerçekleşecek dediğin zaman..bu geceyi kastetmiştin" olarak değiştirmesi çok hoşuma gitti. 


Morrissey bir şarkı arasında "Do you know arkadaş ?" ("arkadaş" ne bilir misiniz?) diye bir soru yöneltti bizlere ve ekledi; "I'm your arkadaş. I'm your best friend. But you already know it anyhow." (ben sizin arkadaşınızım en iyi arkadşınız ama zaten bunu biliyordunuz) Şarkı sözleriyle alttan alta öğütler verdi. Smiler with Knife'la seks ile aşkın aynı şey olmadığını ifade etti. Kick the Bride Down the Aisle ile Prens Williams ve Kate Middleton'a çaktı ! Bir ara Beat yazarları Neal Cassady'e ve Allen Ginsberg'e selam gönderildi Neal Cassady Drops Dead ile.

Kıyıda köşede pek fazla bilinmeyen ama bilenin de bir ömür bırakmadığı bir Morrissey hazinesi Yes, I'm Blind'ı da araya sıkıştırdı. "Tepedeki küçük kuzu, eğer koşabilirsen, koş koşabildiğin kadar hızlı, iyi Hrıstiyanlar seni öldürmek istiyor ve senin yaşamın henüz başlamadı." dizeleri ile ürpertmeyi başardı. Keşke diğer konserlerinde okuduğu gibi bir de üstüne Trouble Loves Me okusaydı. Ama olsundu.


Çevre baskısından bunalıp intihar eden üniversiteli genç kızın dramını anlattığı "neşeli" melodisiyle Staircase at the University'den sonra Morrissey sohbet etmek için durdu. "Sana inanıyorum" diye bağıran gencin üstüne Morrissey'in kendi bedenini inceleyip parlayan mavi gözleriyle (Morrissey'in gözleri gerçekten maviymiş :D), o gence dönüp "gerçekten mi" demesi çok hoştu.

"Bugün doğumgününüz olduğunu düşünün. 22 yaşındasınız. Erkek ve bekar. Artık siz erkeksiniz" açıklamasıyla başlayan I'm Not a Man ise herhalde gecenin en güzel dakikalarını yaşattı bana. Toplumdaki "erkek" algısını yerden yere vurduğu şarkısının en vurucu kısmıysa "ben adam değilim, asla bir hayvanı öldürmeyeceğim ve yemeyeceğim. Ve üzerinde olduğum bu dünyayı yok etmeyeceğim. Pekala, ne olduğumu düşünüyorsunuz ? Bir adam ?"


Yeri gelmişken konser alanında et satışı ve tüketilmesi sanatçının ricası üzerine yasaktı. Zaten çevrede gözlemlediğim ciddi bir vejetaryen ve vegan kitlesi vardı. Gecenin sonuna doğru okunan ve şarkıya "arkadaşlarımızın bize ihtiyacı var" diyerek başladığı Meat Is Murder ile alandaki her insan -vegan olsun olmasın- deyim yerindeyse sarsıldı. Şarkının sözleri bir yana (K-F-C cinayettir kısımın da ekledi ayrıca şarkıya) arka planda gösterilen oldukça kanlı "et sektörü" videosu korku filminden halliceydi. Bu görüntüleri bizler zaten biliyoruz, bu yüzden de et sektörüne öfke kusuyoruz, ama "et"in bu "cinayet" kısımını bilmeyenler için bu görüntüler midelerine oturmuştur eminim. Kışkırtıcı ama başarılı bir performans oldu. Dakikalar boyu inek sesleri kulaklarımızdan, boğazları kesilen hayvanlarsa gözümüzün önünden gitmedi.

Hipsterlar veya gençler pek bilmez ama Morrissey'i Morrissey yapan şarkıların başına gelir Speedway. Murder'dan sonra elektrikli testere sesi eşliğinde başlayan Speedway tam anlamıyla efsanevi bir performanstı. Şarkının sonlarına doğru bir klasik yaşandı ve gençler patır patır demirlerden atlayıp sahneye çıkmayı denediler. İki kız, Morrissey'in yardımlarıyla sahneye çıkmayı başardı ve ona sıkı sıkı sarıldılar. Bazıları şanslı değildi. Karga tulumba bodyguardlarca atıldı. Yani tam "olması gerektiği" gibi bir final oldu. Morrisseyesque diyebiliriz !

Peki bitti mi ? 

Kanserle mücadele ettiğini kısa zaman önce açıklayan Moz, iki şarkı için sahneye geri döndü ve The Smiths külliyatının -bence- en melankolik şarkısı olan Asleep'i çıplak sesle tek başına okudu ve derin kederlere sürükledi insanları. Umarım şarkı sonundaki elveda kısmı gerçek olmaz ve bir an evvel kendisi iyileşir.

"Başka bir dünya var. Daha iyi bir dünya var. Olmak zorunda. Olmak zorunda. Hoşçakal.." 


Peşinden gelen Everday Is Like Sunday ile salon deyim yerindeyse kıvama geldi ve herkes coşkuyla eşlik etti. Dahası Morrissey şarkının sonunda gömleğini çıkardı ve tam yanıma attı (bir izdiham çıktı ki sormayın gitsin, elimi kolumu zor kurtardım). "İşte benden bu kadar, karşınızda en çıplak halimleyim, ölürsem öleceğim" dercesine selamını verdi ve koşar adım sahne arkasına döndü.

Ölmeden önce yapılması gerekenler listemden biri daha böylelikle gerçekleşti. İncelikli şair, yanlızların sesi Morrissey'i de dünya gözüyle izlemiş olduk. Bu yaz ve şimdiye kadar bir çok konsere gittim. Rock ozanlarını izledim, dinledim. Ama Morrissey kadar insanın kalbine dokunanını ve samimisini (hele o Asleep performansı) görmedim. Fırsatınız olursa kaçırmayın derim.

8 yorum:

  1. Sahneye ilk fırlayan kızın poposundan bahsedecek miyiz? :)
    Ha ben sarılabildim mi Morrissey'e? Hayır.
    Kız:1-Ben:0

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AHAHAHAHAAHA o kız neydi öyle ?? Yanımdan uçarak atladı resmen. Tabii sahneye çekilirken dediğin gibi ufak bir "iş kazası" yaşadı :D Hatta ben Speedway'i kaydederken o anı da çekmişim (buraya eklemedim şimdi sıkıntı olmasın diye :D).

      Üç yüz saat bekleyip önde olmama rağmen Moz'a ben de sarılamadım ama gömleğiyle idare edicem napalım :D Yanlız bir daha sahne önü almam herhalde. Çünkü iki gündür her yanım ağrıyor. Resmen dayak yedim orada. Her şeye rağmen harika bir geceydi. Queen Is Dead, Meat Is Murder, Suedehead, Speedway, I'm Not a Man, How Soon Is Now ve Asleep yeter :)

      Sen de yazıcak mısın ? :)

      Sil
    2. Ben kötürüm kaldım, belim melim, sakat kaldım resmen. Bak yaşıma veriyordum ama demek ki sahne önü şeysiymiş :D Senin biraz arkanda, sağa doğru durmuşuz biz.
      Ah o Meat is Murder, ah o Suedehead. Bugün arkadaşıma anlattım, şöyleydi konser böyleydi diye, gözlerim doluyor anlatırken. Bilmiyorum yazabilir miyim, bakiim bi :)

      Sil
    3. Ahahahaha :D Benim solumdaki ergenler gömlek uğruna tepeme atladı ve arada kalıp çiğnediler beni resmen :D İki gündür kaslarım nasıl ağrıyor.. Yahu biz de Mozu seviyoruz biz de ergen olduk da bu kadar aksiyona ne gerek vardı :D

      Konsere kötüydü diyenler olmuş. İşte çok fazla yeni şarkı okudu diye. Bence halt etmiş onlar. Yeniler de iyiydi eskiler de. Hele ki o eskiler.. Konsere pislik atmaya çalışanlar, Suedehead'i hayatlarında dinlemişler mi acaba :D Vırvır konuşuyorlar yok şöyleydi yok böyleydi.

      Senin üslubundan da bir posta konseri dinlemek isterim doğrusu :) Çevremdekiler iki günde bezdiler konser muhabbetimden :D Ama napalım yani, sen de gördün işte taş gibi konserdi :))

      Sil
    4. Ayy ben şokk :). Üçümüz aynı konserdeymişiz :))). Siz sahne önü şükredin, ne güzel. Biz sol lobdan izledik :(. Ama nasıl gittik onu sorun, siz konsere gittiniz biz neler çektik, ahh ne olaylı gündü :). İbretlik konser anım da burada bakın nasıl çilelerle gittik de izledik, kimse sorgulamasın Morrissey sevgimi bundan sonra :'):'):')

      http://onerimakinesi.blogspot.com.tr/2014/12/iki-snav-aras-morrissey.html

      Sil
    5. Ahahaha hepimiz oradaymışız :p Benim gidişim pek olaylı olmadı aslında. Yağmurda biraz arkadaşla ıslandık konser öncesi fakat sorun çıkmadı. Tanıdığım ve -o zamanlar- tanımadığım bir sürü blog komşum ve çevremden insanlar o konserdeymiş. Sanırım Madonna konserimden sonra en çok ahbabın olduğu konserim :)) Orada bütün stadı tanıyordum nerdeyse :"D Kırk yıllık hayranı olduğum için.

      Sil
  2. ben one love da izlemiştim, hayatımda ilk defa konsere gitmiştim. en önde durmak için 5 saat öncesinden gitmiştim ve yerimi kaptırmamak için sıvı tüketmemiştim (çişim gelmesin deyi), ammmaa gittiğime pişman olmuştum çünkü etraftaki insanlarla ortak beğenim olmasını garipsemiştim, ne bileyim çok romantik olacak ama tek başına dinlemelik olduğunu anladım sanki. konserde morrissey e odaklanamamıştım bile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle Morrissey tek başına dinlemelik biri. Geçenlerde Bob Dylan bir program kapsamında tek başına bir adama konser verdi. Keşke aynısını Morrissey için de yapsalar.

      Sil