Meydan okumaya katılmak isteyenler için birinci soru.
2) Konuşmaktan en çok zevk aldığın konu ne?
Hadi en kolay soru da bugün geldi. Cevabımı bilmeyen yoktur sanırım :) Ama adet yerini bulsun. Cevaplayayım. Konuşmaktan zevk aldığım ve bıraksanız yemeden içmeden kesilip saatlerce konuşabileceğim yegane şey müzik elbette. Bazen insanları darladığımı düşünüyorum. Bilmiyorum öyle hissediyorlar mıdır? Fakat ne yapalım, hayat boş. Anlam katacak bir şeyler lazım ve müzik bunun en güzel yollarından bir tanesi. Müzik bana kalırsa en eşitlikçi sanat dalı; zamanında bahsetmiştim. Dilden ve sınırlardan azade bir tür. Birikiminiz olmadan da hoşlanabilirsiniz (elbette işin teknik boyutunu bilmek ekstra şeyler katar); ama bir tabloyu bilmeden okuyabilmek ve zevk alabilmek daha zordur. Kitap okurken çeviride anlam yitimine uğrayabilirsiniz. Şehrinize her daim tiyatro oyunları gelmeyebilir. Bir "müzik zevki" oturtabilmenin maliyeti de oldukça düşüktür. Dünyanın dört bir yanında müzeler gezmenizi gerektirmez. Yeni bir lisan da öğrenmeniz gerekmez. Bütçeniz ışığında oturur evinizde arabanızda çeşitli platformlardan dinlersiniz. Koleksiyoner ruhluysanız cd'sini plağını alırsınız. Müzik ruhu özgürleştirir. Müzik bedeni özgürleştirir.
Beni özgürleştiren isimlerden Sinéad O'Connor, dün gece oğlunu kaybetti. 17 yaşındaki Shane, annesinin tweetlerine göre, intihar geçmişi sebebiyle tutulduğu klinikten kaybolmuş, sonra da canına kıymış. Günlerce oğluna seslendiği tweetleri ve sonrasında gelen tweetleri okuyunca bütün geceyi huzursuz geçirdim. Acısını içimde hissettim diyebilirim. Sinéad'e sonsuz kuvvet diliyorum zira birkaç sene önce kendisi de ortadan kaybolmuş ve intihar edemeden bulunmuştu. Hatta o günlerde blogumda da ona ses verelim demiştim. Umarım bu kötü günlerin de üstesinden gelir. En samimi duygularla sevdiğim ender şarkıcılardan. Olay hakkında söylenecek şey çok fakat yazabileceğimi sanmıyorum. Beni en çok üzen detay, onun arkasından Bob Marley'den bir şarkı paylaşmasıydı (Dready'nin yapacak bir işi var ve görevini yerine getirmeli / Kendi acısının onların en büyük tutkusu olduğu görmek / Ama hayatta kalacağız bu rekabet dünyasında / Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar / Natty devam edecek ve ne söylerlerse söylesinler, Natty yaptığı şeyleri yapmaya devam edecek her gün / Natty Dread yine yolda, yarının gizemleriyle / Korkusu yok, üzüntüsü yok...).
Sinead O'Connor kardeşimin ilk gençliğine, benim hafiften olgunluğuma denk gelir. Müziğinden ziyade dazlak kafası dikkatimi çekerdi. Aklımda "Nothing Compares 2 U" ile kalmış. Çok üzüldüm evladını kaybetmesine, ne kadar acı. Dünya onun olsa boş.
YanıtlaSilŞalanjın ikinci sorusunu da cevapladım, iyi oldu böyle haftada bir tane. Hava yağmurlu, yapacak bir şey ve konu çıkıyor hiç olmazsa.
Kal sağlıcakla...
Annesine o kadar benziyor ki, bakışları olsun, saçlarını kazıtması olsun. Çok acı.
SilBenim de hoşuma gitti :) Tadımlık oluyor. Ankara'da havalar tuhaflaştı. Bir kuru ayaz oluyor bazen, sonra aklına esiyor, bahar oluveriyor. Dikkat etmek lazım. Aman kollayın kendinizi bu havalarda.
Bilemedim ben , özellikle konuşmaktan hoşlandığım bir konu yok galiba. Siyaseti takip eder, bu konuda konuşurum ama başka konularda da konuşmayı severim yerine göre.
YanıtlaSilSiyaseti vaktiyle ben de "takip ederdim" ama bir süredir o beni takip ediyor :D Ne kadar manşetlerden kaçsam, bir şekilde önüme düşüyor. Yine de başardım sayılır. Birçok şeyden habersiz yaşıyorum :/
SilMüziğin en eşitlikçi sanat olduğu konusunda ne kadar haklısın? Bence konuşmak için şahane bir konu ama neylersin ki senin kadar bilgim yok:) Ama bilenden dinlemeyi de severim:)
YanıtlaSilO'Connor için üzüldüm, oğlunun intiharını bilmiyordum. Ne üzücü haberler yine bu ara.
Islıkla bile müzik yapılabilir :))
Sil