Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

27 Ağustos 2019 Salı

Rocketman

Nihayet Rocketman filmini yazıyorum. Sinema hakkında yazmama kararı aldığımdan beri hiçbir filmi ayrı bir yazının konusu yapmadım. Fakat mevzu Elton John olunca kırılacak yeminler var. Sonuçta müzik yolculuğumda Elton John kadar pay sahibi sanatçıların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Zaten beni bilen biliyor. Bir kez daha hayranlığımı anlatmam gereksiz.

Rocketman projesinin ismi dönmeye başladığından beri filmi izlemek için sabırsızlanıyordum. Güzel fragman da buna eklenince sabırsızlığım artmıştı. Velhasıl büyük bir iştah ile seyre koyuldum. Açıkçası filmin ilk yarısını biraz tatsız buldum. Hatta korktum. Onca senedir beklediğim hikayenin karşılığı bu mu olacaktı diye oturduğum yerde gerildim. Neyse ki ikinci yarısıyla beraber inanılmaz bir yükselişe geçti ve jenerik akarken yüzümde ebleh bir sırıtış vardı.




Sevmediğim kısımlardan başlayalım. Öncelikle filmin yarı müzikal olması kötü bir fikir. Müzikal, müzikaldir. Başlıca müzikal bir film çekilmesine karşı olmasam da düz filmlere müzikal sahneler serpiştirme fikrini hiçbir zaman sevmedim. Çünkü sahneler eğreti duruyor. Kendi kurgusu ve ciddiyetinde ilerleyen bir filmde insanların ayağa kalkıp hebele hübele şarkı söylemeye girişmesi gerçekçiliği öldürüyor. Bu filmdeki müzikal sahneler de (özellikle ilk yarısındaki) beni rahatsız etti. Keşke hiç olmasaydı.

Bunun yanında özellikle ilk yarısındaki tarihi hatalar beni rahatsız etti. Evet sonuçta belgesel çekmemişler fakat bazı hatalar var ki olmaması gereken cinsten. Kronolojik çorbalığına hiç değinmiyorum bile. Daha ünlü olmadan beş sene sonra çıkaracağı şarkıyı söyletme fikri de nedir? Elton John'un hayatını bilmeyen seyirciler için can sıkıcı unsurlar olmasa da bu hatalar hayranlarını rahatsız edecektir. Şanssızlık ki hayatını ve külliyatını yakından takip ettiğim sanatçıların başında.

Bütün yaşamını kapsamasını beklemesem de hayatında önemli bir yere sahip olan Prenses Diana'nın, belki Queen konserinin, 2000'lerde yaptığı albümlerinin, Vegas yıllarının ve David'le tanışmasının tamamen film dışı bırakmaları bir eksiklik. Mesela Candle In the Wind'i duymak isterdim. Sonuçta kendisinin en büyük hit şarkılarından biri olmasının yanında tüm zamanların en çok satan teklilerinden de biri. 30 milyondan fazla satan bir şarkının filme eklenmemesi anlaşılmaz. I Want Love gibi görece bir hayli yeni bir şarkısını filme eklerken yetmişlerde yayınlanmış bir şarkının gözardı edilmesi yanlış.

Dramatik yapısını sevsem de filmin bir yerden sonra fazla ağdalı bir hal almasını da sevemedim. Elton John'un hayatında ciddi dönüm noktaları var ve bir çoğu da travmatik denebilecek hadiseler ama bir yandan da çok canlı bir hayattan sözediyoruz. Her şeye ve herkese rağmen. Keşke bu kadar buruk bir tat ile film sonlanmasaymış. I'm Still Standing ile güzel ve umut dolu bir kapanış yapsalar da o dramatik hantallığı üzerinden atarak son dokunuş yapılsa iyi olabilirdi.


Yine de sevdiğim kısımlardan biriydi draması. Sonuçta bu da hayatın bir parçası. Taron Egerton çok iyi oynamış. Onun hakkını vermeli. Bana kalırsa Akademi görmezden gelmemeli. Geçen seneki Malek faciasını şişirenler Egerton'dan neden bu kadar çok söz etmiyor anlayamıyorum. Adam resmen Elton John olmuş. Hatta kendi sesiyle seslendirdiği şarkılarda bile bazı bazı sanatçının o tınısını yakaladım. Bu çok güç bir iş. Hele de Elton John gibi büyük bir vokali seslendiriyorsanız. Ayakta alkışlanası bir performans diyebilirim.

Kostüm seçimleri ve renk tercihleri de çok başarılıydı. Söylenecek bir şey yok. Bazı sahne geçişlerini de çok beğendim. Özellikle havuz sahnesi ile ilk sahne deneyimi yaşadığı mekanda yaşanan coşkuyu. Kendisi artık piyanosuna dayanıp arka bacaklarıyla havaya sıçrayamıyor ama ne mutlu ki kendisini izlediğim zaman hala bu numarasını yapabiliyordu.

Jenerikte akan eski resimler ve Elton John'un bugün ne yaptığı konulu ufak bilgilendirme de güzel düşünülmüş detaylar. Zira kendisi "son" defa sahnelerde. 2 sene içinde evine dönecek. Ve çocuklarıyla beraber yaşayacak bundan sonra. Farewell Yellow Brick Road turnesi buralara gelirse kaçırmayın. Eğer kendisini hala izlemediyseniz onun gelmesini de beklemeyin. Hemen gidin yakın yere. Fırsat bulursam kendisini son bir defa, bir kez daha izlemek istiyorum. İzlediğim sanatçılar arasında en kibar ve enerjik isimlerden biriyidi. O konseri unutmam düşünülemez.

Velhasıl Rocketman eksiklerine rağmen güzel bir film. İstemsizce şarkılara eşlik ediyorsunuz. Kendisini çok sevdiğimi buradan bir kez daha belirtip güzel bir şarkısıyla sonlandırayım yazıyı. Filmde çalsaydı da iki göz iki çeşme ağlasaydı herkes. Atlara selam olsun.


"Bu bedeni ve kanı kontrol edemiyorum, kemiklerimi sarıp sarmalayan
İçimde ilerlemekte bir nehir gibi, büyük bilinmeyene doğru...
Bir gün atlar gibi yaşayacağız, dizginlerinden kurtulmuş."

4 yorum:

  1. Masalsı atmosferi ve tabii ki Teron Egertan filmi keyifli yapan en önemli 2 unsurdu. Sir John hakkında çok detaylı bilgim olmadığından kronolojik yanlışlıkları vs. fark edemedim. Sana oranla nispeten daha kolay bir seyirlik oldu benim için.

    Malek konusunda ise senden farklı düşünüyorum. Muazzam bir iş çıkartmıştı "Bohemian Rhapsody"de ve karşılığını da aldı.

    Müzik insanlarını beyaz perdeye yansıtmak zor iş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar ışıltılı ve adeta rollercoaster benzeri hayata sahip birinin yaşamı da ancak bu kadar renkli anlatılabilirdi. O geçişler ve dramatizasyonunu çok beğendim. Kendisi filmi izledikten sonra beğenisini belirtmiş. O kötü günleri artık geride bıraktığına mutlu olduğunu söylüyor (katarsis yaşamıştır bence izlerken). Biraz magazin, kendisi Michael Jackson'ı morfin bağımlılığından kurtarmıştır (zaten ben kendisinin hep iyi bir insan olduğunu düşünüyorum, yaptığı bağışlar, kurduğu dernekler ve her daim seyircisine saygısı sevgisi ile). İnanmayanlar Blood On the Dancefloor albümünün kartonetine bakabilir, orada dipnot halinde kendisine teşekkür etmekte :)

      Sanatçıların yaşamlarını beyazperdeye yansıtmak gerçekten çok ciddi bir meydan okuma bence. Hadi sürprizi vereyim, bu filmlerle ilgili bir yazı hazırlıyorum ;) Bana kalırsa belgesel yolunu tercih etmek daha sağlıklı. Sıfırdan bir sanatçıyı yaratmak ve yansıtmak genelde başarısızlığa mahkum. Amy Winehouse belgeseli mesela çok başarılıydı. Fakat sıfırdan Amy'i canlandırsalar o etkiyi verebilirler miydi emin değilim.

      Elton John'a ülke olarak gönül borcumuz olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülkemize en sık gelen isimlerden biri (hem de ilk olarak zirvede olduğu doksanlarda gelmişti-birileri gibi turşusu çıktığı vakit ilk adımını atmadı buralara) ve ülkemizde konser dvdsi kaydedip yayınlayan isimler içinde en meşhur olanı. Solo verdiği Efes konseri dillere destandır gerçekten de. Ve son olarak 15 Temmuz duruşunu da yabana atmamalı. Tüm popçusundan rockçısına (ki politik duruşunu hiçe sayıp konserini iptal eden ezik müzik grubu Muse dahil) herkes Türkiye'ye gelmeyi reddederken kendisi Antalya'da konser verdi. Hem de kalkışmadan bir ay kadar sonra. Uzatmayayım, sanatsal olarak ve insan oluşuyla benim kendime en yakın hissettiğim sanatçıların başında geliyor :))

      Sil
  2. Eksikliğini gördüğün ayrıntılar dahi ayrı birer film konusu :) O kadar enteresan bir şahsiyet, dolu dolu bir yaşam var ortada. Haklısın, bu ancak bir belgeselle toparlanır:) Kafamda Elton John ve George Micheal hep yan yana belirirler. George hayranlığımın zirvesi ergen zamanlarımda, gençlik dergilerinde röportajlarını okurdum. En yakın arkadaşının Elton John olduğu söylerdi :)
    Filmi gelir gelmez izledim. Senin kadar kronolojiye hâkim değilim, olmamalıymış ama dediğin hataları es geçersek keyif aldım. Elton John'un farklı karakterini yakalayabildim. Kostümler, müzikler... Renkli bir dünyaya gittim geldim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi malikanesinin içinde ufak bir şapel var. Bir belgeselde izlemiştim. Ölen arkadaşları ve ailesi için ufak ama anlamlı bir köşe. Çok etkilenmiştim, muhtemelen George Michael için de bir yer yapmıştır.

      https://www.youtube.com/watch?v=EvZWqueWE-Q

      Sil