Evet. Acayip şeylerin yaşandığı bir yıl olduğu için araya bir de bıyık sıkıştırayım dedim, bıraktım. Nasılsa artık hiçbir şeyin şok edici bir yanı kalmadı. Bu yaşıma kadar hiç tercih etmezdim. Fakat değişiklik olsun istedim. Saçları evde kendimiz kesiyoruz ayna karşısında, yemeği evde pişiriyoruz, her şey evde. Bıyık da evde kalsın istedim. Memnun kalırsam pandemi sonrasında da kullanırım. Freddie Mercury diye yola çıkıldı ama yetmişlerin pornocularına döndüm. Neyse. Maskenin altında.
Son zamanlardaki hobim Youtube üstünden Criterion seçkisinin yönetmen seçimleri videoları. O da ne ola ki diyebilirsiniz. En azından ben öyle demiştim ilk duyduğumda. Yönetmenler, koleksiyouna girip sevdikleri filmleri seçiyorlar. Tavsiyeler veriyorlar. Hikayeler anlatıyorlar. Hoşuma gitti. Kısa kısa videolar. Epilepsi hastalarının baş düşmanı Gaspar Noé'lisini bırakayım. Güzel seçimler yapmış, ırz düşmanı. Noé'yi seviyorum desem bir türlü, sevmiyorum desem bir türlü. Renk seçimlerini, fantastik kamera tercihlerini, müzik zevkini, sertliğini, nihilizmini seviyorum. Ama bazen de kantarın topuzu biraz kaçıyor. Yine de son kertede Tarantino gibi şiddeti yüceltip onun üstünden haz yaratma çabasına girmiyor. Bilakis şiddeti olduğu gibi gösterip midenizi ağzınıza getiriyor. Tarantino filmlerinde kahkaha atanları görebilirsiniz, onca şiddete rağmen. Ama bir Irréversible'i izlediğinizde yüzünüz donar; şiddetten tiksinirsiniz (hele ki o tecavüz sahnesinde olayı görmesine rağmen oradan uzaklaşıp sessiz kalmayı seçen kişinin davranışında). Kafası kırık abimizin yeni filmi Lux Æterna'dan umudum yüksek. Climax'in görkemli dans sahnesinin üstüne daha ne kadar koyabilecek merak konusu.
Hip-hop çok bildiğim ve anladığım bir müzik türü değil. Fakat sevdiğim doğrudur. Ama her zaman dinlemem. Bir işle uğraşırken veya kafam çok yoğunsa boşaltmak için açarım. O arkada döner durur. Galiba hip-hop'un rahatlatıcı bir yanı var. Klasik müzik gibi. Sözlere pek takılmam. Zaten hızlı söylenen şeyleri de anlamakta zorlanıyorum. Hoş, yılların punk dinleyicisi nasıl böyle bir şey der? Oluyor. Punk'ın dilini çözdüm, hip-hop ve rap'te zorlanıyorum. Ama dediğim gibi benim bu türün daha çok müzik kısmı ilgimi çekiyor. Trip-hop sevgimin de temeli. Neticede o hip-hop'tan çıkma bir alt tür. Beastie Boys, Nas (hala takip ederim), Public Enemy, The Notorious B.I.G., IAM, Suprême NTM, Lunatic gibi eski toprakları yanında Kanye West delisi, efendi çocuk Lil Wayne ve bence çok daha iyi bir yeri hak eden Nicki Minaj gibi yenileri de dinlerim.
Pandeminin başından beri benim uykum düzenimde sapmalar oluyordu. Fakat son günlerde iyiden iyiye şaştı. Hastalıktan sonra geceleri uyuyamamaya başladım. Ben artık eski hayatımızı özledim.
Ne varsa gene yetmişlerde var (bıyığa rağmen!). Geceleri ne kadar uçuk kaçış şeyler de dinlesem kapanışı funk, soul ve disko havalarıyla yapıyorum. Funkadelic, Ohio Players, Sly and the Family Stone, Parliament, Chic, filan.
Cok severek ve yüzümde bir tebessümle okudum yazınızı. Bıyık kullanmaya devam edin:) kime göre ne göre iyi veya kötü :) pandemi hepimizi biraz başkalaştırdı. Sevgiler
YanıtlaSil:)) Ben de traşı olurken tebessüm ediverdim. Bir akşam aklıma esti :D Meşhurdur ani gece kararlarım. Geçenlerde de saçımı üç numaraya vurdurdum kendi ellerimle. Bir gece ansızın karar verebilirim, boş bırakılmaya gelmiyorum :)
SilHahaha epilepsi hastalarının baş düşmanı! Muhteşem ve çok yerinde bir tanımlama! :D
YanıtlaSilYapma ya bıyık mı? O iş riskli, Freddy'ye oynarken "Damat badem bıyık" olabilir insan aman ha, dikkat, ateşle oynamayınız..
Sağlıklı adamı hasta eder valla. Fıldır fıldır döndürüyor kameraları. Işıkları patlatıp duruyor, terbiyesiz adam :D
SilYok. Politik bıyıklardan uzak :) Fakat dediğim gibi sakat bir modele gitti ahaha.
Youtube videolarını bilmiyordum bakayım hemen :D
YanıtlaSilKara delik gibi, çıkamıyorum :/
SilHatırladım biliyormuşum, Anna Karina'dan dolayı ama üstüne düşmemişim. Yazık olmuş. İnceleyeceğim hepsini :D
YanıtlaSilAh be Anna.. :(
Sil:)))) Orhun da geçenlerde bıyık bıraktı. O da kendine "Pornocu" dedi:)))) Çok güldüm ya:) Pornocu falan dedi ama yakıştı vallahi. Gözler hafif çekiktir, bir de esmer. Burak Özçivit'e benzeten çok oldu:) Sonra yemek yerken rahatsız ediyor diye kesti:)
YanıtlaSilAhahahaha :D
SilBeni henüz ünlüye benzeten olmadı (bıyıkla veya bıyıksız). Ama normal zamanda çok fazla farklı milletlerden benzetmelere maruz kaldım. En çok Sırp, Sloven (baya baya adam inceleyip Slovenya'dan mı demişti bana Topkapı'nın kapısında) ve Amerikalı zannediliyorum. Marakeş'te bir araba dolusu insan bana "Américaaaain" diye laf atmıştı camdan sarkıp. İyi bir şey mi bilemedim :D Sırbistan'daki bir takside de uzun süre konuşmadık. Sonra adam "Hollandalı mısın" dedi. Hayır Türkiye'den geliyorum deyince çenesi açılmıştı :D Benle Rusça konuşan garsona da denk geldim yurtdışında. Anlamadığımı belirtmeme rağmen hala Rusça konuşmayı sürdürmüştü ahahaha. Sonunda Fransızca aktarmalı İngilizce yolunu bulduk ve derdinin bana o ürünün menüde olmadığını söylemek olduğunu çözdük. Rus olmadığımı farkedince de bir daha konuşmamıştı benle. Bende böyle benzetilme hikayesi çok :D Bir yazı mı yapsam napsam.