Coldplay'in yeni albümünü (Everyday Life'ı) daha bu gece dinleyebildim. Üç ay sonra anca. Fakat çok beğendim. Geç oldu, güç olmadı. Zaten oldum olası Coldplay'i sevmişimdir. Gerçekten son yirmi beş yılın en önemli rock gruplarından biri. Chris Martin'in (bu tabiri sevmesem de kullanacağım) adam gibi adam olması da grubun ışıltısını arttırıyor. Politik olarak henüz beni hayalkırıklığına uğratmayan Chris Martin, bu albümüyle grubunu da çok acayip yerlere götürmüş.
Albüm tanıtımını Amman Kalesi'nde gündoğumunda yapmak gibi "afili" bir harekete imza attılar. Albümün açılış şarkısı da Sunrise zaten. Sözsüz hafif bir giriş parçası. Dinlerken o tepeyi düşündüm (aha işte méditer fiili). O kadar farklı bir manzarası vardır ki o tepenini. Güzel bir rüzgar alır ve bir tarafta antik tiyatro görürsünüz, bir tarafta Filistinlilerin gettosunu. Uzaklarda devasa Ürdün bayrağı dalgalanır. Arkanızda Emevi Sarayı ve çimenlerin üstünde kırık bir Herkül eli. Gerçekten büyülü bir yerdir. İşte o şarkı da beni tekrardan oralara götürdü.
Tüm bu ruhani hissiyatın üstüne Chris şu sözlerle Church şarkısına başlıyor: "Ne söyleyebilirim ki? Seninleyken, havada geziniyorum. Orada uyuduğunu seyrediyorum. Ve sen tüm duaları yanıtlarken, herkes ve her yer için, benim üstünden gelemediğim ne olabilir?" Daha ilk dinlemede sarstı bu şarkı. Arapça sözlü kısmıyla da aldı götürdü. Tanrı'yla muhabbetinizi sürdürmek iyi hissettiriyor.
"Gündelik yaşam" ismini verdikleri bir albümün neredeyse tüm ağır mevzulara dokunduracağına yavaş yavaş tanıklık ediyoruz. Ayrımcılık ve polis şiddeti gibi konuları işleyen Trouble in Town, çocukların Zulu dilinde söyledikleri türküyle bitiyor. Düzenlemesine bayıldım.
Daha ilk dinlemede ağzımı kurutan ve "işte Coldplay bu arkadaş" dediğim Daddy şarkısı ise açık ara gözdem. Bir piyano balladı olan bu şarkı, uzak bir baba figürüne seslenen bir çocuğun çağrısı aslında. Belki radyolar çalmayacak ama benim kalbümdeki yeri A Rush Of Blood To The Head şarkısının yanıbaşıdır.
Yarım kalmış akustik bir kayıt olan ve kuş sesleriyle başlayan WOTW/POTP ise dünyanın yanlış gidişatına dikkat çeken ve halkı kutsayan tadımlık bir lezzet. Sanki bir yaz sabahı yataktan kalkmışsınız da bu şarkıyı siz kaydediyormuşsunzu gibi hissettiriyor. Ve ne hoştur ki, albümün en akılda kalıcı şarkısı Arabesque'e de yine o cıvıltılarla bağlanıyor. Sesler yerini kalabalık bir pazar ve trafik gürültüsüne bırakıyor olsa da müziğin başlamasıyla kendimize geliyoruz.
Dinlerken sevinç gözyaşları döktüren ve müziğin tek "silah"ımız olduğuna vurgu yapan bu şarkıyı çok sevdim. Bir yanda saksofon ve gitar, diğer yanda Doğu ruhu. Öyle güzel harmanlanmış ki... Sen benim yerimde olabilirdin, ben de senin yerinde diyerek naif ama yerinde bir empati geliştiriyor ve dünyanın tek vücut olabilmesi için "müzik tek çıkış" formülünü veriyor. Anlayana anlamayana, iki dilde haykırıyor "biz"in "tek"liğini. İngilizce dizeleri bir tur da Fransızca söyleyen Chris, sonunda dayanamayıp müziğin yükselmesiyle (ama ne yükselme!) şarkıyı haykırarak bitiriyor: "aynı lanet kandan geliyoruz ulan". Çok etkileyici şarkı.
Araya katılan kilise korosu ve çan sesleri eşliğinde albüm ikinci yarıya Guns'la merhaba diyor. İlk yarıdaki Ortadoğu etkisi yerini Amerikan kırsalına bırakıyor ve bireysel silahlanmayı altmışların folk anlayışının ışığında yerin dibine sokuyor (ve bu sırada Bob Dylan'a selam çakmayı ihmal de etmiyor).
Melek referanslarıyla (ve daha birçok dini bölgesel gönderme ile) Suriye'nin "yetim"lerinin, göçmen çocuklarının sesi olan Orphans yine öne çıkan parçalardan (özellikle woo woo kısımları). Büyük harflerle okunuyor,
"Ne zaman geri dönüp arkadaşlarımla sarhoş olabileceğimizi bilmek istiyorum
Ne zaman geri dönüp tekrardan evimde gibi hissedeceğim bilmek istiyorum."
Old Friends ve yumuşak bir piyano girişinden sonra Şirazlı Sadi'nin şiirinden ve John/Alice Coltrane'in şarkısından alıntılar içeren hibrit Bani Adam şarkısı dikkat çeken diğer şarkılar.
Nijerya dilinde söylenen sözlerle başlayan ve intihar eden şarkıcı Scott Hutchinson anısına yazılan Champion of the World ise tipik bir Coldplay şarkısı. Tipik, ama yine etkilemeyi başarıyor. Hatta diyebilirim ki albümün en iyi üçüncü parçası. Şu sözler beni yeryüzüne mıhladı (vazgeçmek yok bu hayattan):
"Öyleyse bisikletimle uçuyorym, dünyadan uzaklara doğru
Paraşüt olmadan sıçrıyorum, evrenin içine
Bisikletimde E.T. var, çünkü pes etmek işe yaramıyor
İşte şimdi roket gemimle seyahat ediyorum ve dünyanın kazananıyım."
Kim ne derse desin, Everday Life çok iyi bir albüm. Hem duygulandırıyor (baya son iki şarkıda ağladım valla yalan yok) hem de yüzüne bir umut sırıtışı konduruyor. Başıma iş gelmeyecekse.... X&Y'den bu yana dinlediğim en iyi Coldplay albümü oldu. Seni seviyorum Bay Chris. Dediğin gibi, "gündelik hayat" bu. Savaşlar, yalanlar, acılar, tatlılar, aşklar, intiharlar...
"Çünkü herkesin canı yanar, herkes ağlar
Herkes bir diğerine her türlü yalanı söyler
Herkes düşer, herkes düşler ve şüphelenir
Işıklar kapanınca bile dans etmeli.
Çünkü herkesin canı yanar, herkes ağlar
Herkes bir diğerinin gözündeki renki görür
Herkes sever, herkesin kalbi kopup gider."
Bunları Dinlemek Lazım: Church, Daddy, Arabesque, Everday Life
Ay gifi görünce ne umdum, ne buldum ahhahhah :D Ben de "acıtasyon"dan şikayet etmek istiyorum. Nasıl bu kadar yamulabildi o kelime ve nasıl bu kadar yayılabildi, hayretler içindeyim. Bir beyaz çarşafa AJİTASYON yazıp terastan aşağı sallandırmak istiyorum. Sallandıramıyorum. (Dünyanın bütün sincap yaradılışlıları, birleşin ve teyk over bi tık yane ahhahhha :D)
YanıtlaSilColdplay görünce gözlerimi kıstım şüpheyle :D Ama bakıcam albüme, yazdıklarını okuyunca merak ettim.
Sürprizli son :D KISS bu yıl son bir defa Avrupa'ya geliyor. Bir kez daha gitme isteğim var; her ne kadar şarkı listesi geçen yılın aynısı olsa da..Tears Are Falling eklenmiş!
SilAHAHAHAHAHAHAHA. Kendime gelemedim bir dakika :D :D O çarşaf işini ben de bir düşüneyim. Hatta daha iyisi, "mod" yazıp bilerek düşüreyim ahahahahaha :D Sinirim bozuldu.
Çok leş bir grup imajı var kabul ediyorum ama eşek herifleri gerçekten seviyorum. Bono canlısı gibi. Ne onunla ne de onsuz. Gerçi albüm bir yerden sonra "hepimiiiiz gardeşiiiz" döngüsüne girse de :D
Dil yarasıııı dil yaraasıııı ahaha. Uzun zamandır bir yorumda bu kadar gülmemiştim. Gerçekten teşekkürler Fermina Hanım :D
yaa dinleyelim:)
YanıtlaSilİyi dinlemeler :))
SilDil konusundaki sitemlerinde çok haklısın. Örnekler ekleyecektim ama üşsendim şimdi :)
YanıtlaSilOlsun, iyi olmuş. Gördükçe sinirimizi bozamaz örnekler :))
Sil