Yaz geliyor. Küçük hanımla Ankara turlarımızı özledim. Konuştuk sabah biraz ayaküstü. Bir kalem de ona yazalım özlemi. Onu özleyince Rabindranath Tagore'yi de özlemiş oluyorum ayrıca. Külliyatını bir an evvel Türkçe'ye kazandırması lazım yayıncıların, buradan ilgililere yalvarıyorum.
Dün iş arkadaşımla konuşurken de okulu özlediğimi farkettim. Geçmiş saplantılarımıza birini daha ekleyelim şimdi. Geç saatlerde proje derdine yaptığımız koşuşturmalar. Kaçı şuan yanımıza kar kaldı, hiç bilmiyorum; belki de çabalar boşa gitti. Planladığımız yolda ilerleyemedik ekseriyetle. Fakat Ukraynalılar haklı, "planlarından söz et Tanrı'yı güldürmek istiyorsan". Atasözleri yine haklı çıkıyor son durakta. Bir haklı çıkamayan biz miyiz ?
Gene son günlerde çok acayip rüyalar görüyorum. Normalde birkaç yıldır hiç rüya görmüyordum. Nedenini bilen varsa beni aydınlatsın. Dün akşam gördüğüm, tanımadığım bir insanla arkamızdan kovalayan bir yabancıdan kaçıyorduk. Sürekli kapılar açılıyor ve merdivenlerden iniyorduk. Ne ayak ?
Dişlerimi sıkmıyorum artık. Bir ara da öyle bir derdim vardı. Uyandığımda dişlerim sıkılmış oluyordu bilmediğim sebeplerden. Keyfim yerinde olmasına rağmen vücudumun böyle tepkiler vermesi beynimin huzursuz günler geçirdiğine mi delalettir bilemiyorum.
Yabancı grupların konserlerine katılmayı özledim ayrıca; hele ki metal gruplarının. Bu sene bir yığın şarkıcı geliyor. Nick Cave Baba mesela. Angus & Julie Stone, Massive Attack, Travis, Noel Gallagher, Fat Boy Slim, Kadebostany, The Chainsmokers, (İzlanda imzalı) Vök, Dino Merlin, Camel, King Gizzard & The Lizard Wizard, Joe Satriani, Starsailor. Hiçbirine gidemiyorum. Giden varsa ne mutlu.
Allah'tan yeni bir iyi dark-wave/post-punk grubu keşfettim. Müzik hayat gibi devam ediyor bizlerle.
Bir şey daha var bizle yola devam eden. Tükenmek bilmeyen can sıkıntısı. Poe'nuz bol olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder