Vallahi benim yeni bir "şalanj" (challenge) daha hazırlayacak şevkim olmadığı için bir süredir o tarz şeylere girmiyordum. Girsem bile hazır formatları alıp bir iki günde yanıtlayıp geçiştiriyordum. Blog komşularımdan Fatoş'un önerisiyle evladiyelik bir meydan okuma buldum kucağımda. 52 soru. El emeği göz nuru. Kendisi tüm soruları benimle önceden paylaştı. Bu defa diyorum ki soruları peşin peşin paylaşmaktansa herkes burada görüp kendi sayfasında cevaplasın? Sürpriz olur böylece. Soruların neredeyse tamamı kendinize dair. Çok özel değil. Meraklanmayın. Ama birçoğu daha önceki etkinliklerde cevaplamadığımız tarzda. Bu defa bir şekilde etkinliği düzene oturtma gibi bir niyetim var; dolayısıyla bundan sonra pazar günlerimi buna ayırıyorum (hadi bir saat belirleyelim, 10:00 suları diyelim). O gün farklı bir yazı gelmeyecek. Oturup sohbet edeceğiz birlikte. Hanımlar beyler, sevgili Romalılar ve non-binary'ler... herkes yerini alsın.
1) Büyürken yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?
Çocukluğuma döneceğim. Aşağı yukarı her pazar günü sinemaya giderdim ailemle. Bilmiyorum o günlerde bilet fiyatları makul müydü ama muhtemelen öyleydi. Zira haftada birkaç kez sinemaya gittiğimi hatırlıyorum. Arkadaşlarımla da orada otururduk. Fuayede edilen sohbetin tatlılığı. Ama çocuksun işte. Ne konuşuyorduk ki? O zamanlar tabii telefon falan yok. İnternet hayaldışı. Kahve dükkanları da yok böyle. Nerede buluşabilirsin? Kuğulu Park'ta veya Kavaklıdere Sineması'nda. Çocukken izlenen iyi filmlerin tadını da birçok şeyde alamazsın. Arada babamın bana aldığı kırmızı jelatinli tuzlu krakerleri kemirmeye bayılırdım. Sanırım bu hayattan en çok zevk aldığım anlardan bazılarıdır diyebilirim. O günlerden kaldı. Hep tuzlucu biriyimdir. Krakerdir kuru pastadır öyle şeylere bayılırım. Sinema her zaman beni büyülemiştir; bakmayın müzik aşkıma. Sinema da hayatımın bir yerinde her zaman oldu. Belki bazı dönemler geriye düştü ama o beyazperdenin büyüsü karşısında hep ezildim. Hayalperest biriy(d)im.
İyi oldu bu şalanj Zihin Kardeş, yazacak bir şeyler çıktı, dediğin gibi Pazar günleri makul yazmak için. Birazdan ben de yazayım bir şeyler. Sen başla, ben arkadan takip edeyim. Haydi o zaman rastgele...
YanıtlaSilHarika! :))
SilHaftada iki kez giderdik sinemaya, çünkü filmler çarşamba ve cumartesi günleri değişirdi. Her yeni film geldiğinde kaçırmamaya çalışırdık. :)
YanıtlaSilVizyon saatlerini de gazetelerden takip ederdik :) Gazeteye ilan verirlerdi. O ufak ufak saatleri gözleri kısarak okur "aa falanca sinemada şu film varmış" diyip plan yapardık.
Silhayalperestliği bir kutuda bir yerlerde herkeslerden saklayıp muhafazaya devam etmek lazım
YanıtlaSilBen pek koruyamadım galiba. Özellikle son yıllarda pek hayal kuramaz oldum.
SilBizim evin karşısında iki sinemanın afiş tahtası vardı, filmlerin son gösterim gecelerinde saat 12 civarı yeni afişler gelirdi ve ikna edebilirsek ve sevdiğimiz filmse çıkan afişi isterdik ama çoğu zaman onlar hafta içi iki filmli seansların ikinci film afişi olacağı için alamazdık ki o anı yaşamak bile ne keyifti:) Bu arada afişle donatılmış arabalarla mahalle mahalle yapılan anonsları ve anonscuları unutmayalım, unutturmayalım lütfen:)
YanıtlaSilİyi yıllar Sevgili Zihin:)
Nostalji yaşadım :)) Geçenlerde kapandığında üzüldüğüm Metropol'ün de afiş tahtalarına bayılırdım. Sıra sıra dizilmiş. O zamanın interneti :)
SilGüzel bir yıl geçirmeniz dileğiyle.
sinemaya eskiden, Ankara'da , Akün ve Batı sahnelerine giderdik. Şİmdi ikiside kapandı.
YanıtlaSilAh Akün ah. Günlerdir aklımda. Acaba Matrix'in ilkine orada mı gitmiştim diye düşünüyorum. Batı'da da Titanic'e gitmiştim defalarca. Hey gidi.
SilO kırmızı poşetli tuzlu kraker benim de çocukluğum demek :) En yakın arkadaşımla ne zaman birbirimizin evine gitsek birbirimize ikram eder kikirdeşe kikirdeşe yerdik heheeeeyt niye büyüdük ya... Niye.
YanıtlaSilBir niye de benden :((
SilAnkaralı olmadığım için lokasyon isimlerine aşina olmasam da çocukken yaşanan filmlerin tadının başka şeyde alınmadığı konusunda hemfikiriz :) Çocukken gidilen o sinemalar da kalmadı zaten artık, hepsinin gidişini tek tek izledik.
YanıtlaSilŞalanj'ı takipteyim! :)
Fast-food gibi oldu sinemalar. Yemek sonrası uğranan ve avmlere hapsedilmiş salonlar. Yazık oldu.
Sil:)
Sen söz konusu olunca iş değişirdi ve bu şalanja katılmak isterdim aslında ama günü gününe uyamayacağımı bildiğim için katılmasam olur mu?:( Günü belli, bağlayan işlere uzağım. İnternet yokken mecbur kalıyorduk belki ama beni bağlıyor diye televizyondan dizi bile izleyemem ben:) "Bir Ressam, Bir Resim" serisinin psikolojik olarak nasıl zorladığını tahmin edersin:)
YanıtlaSilFakat şalanja katılanların yazılarını takip edeceğimi garanti ederim. Sorular hoş olacak gibi.
Bu yazının konusuna gelince... Televizyon kanallarının artmadığı, internetin hayatımızda olmadığı zamanlarda büyüyenlerin anılarında sinema salonlarının önemli yer tutması ne kadar hoş ve bir yandan da ne kadar hüzünlü değil mi? Artık ailecek alınan o tat yok.
Teşekkürler :) Açıkçası ben de başlarda şüpheciydim. Dediğiniz gibi sürdürmesi bazen zor oluyor araya hayat giriveriyor ama bu defa bir düzene oturtmaya çalışacağım. Açık konuşmak gerekirse soruların bir bölümünü ben önden hazırlayıp taslaklarda saklayacağım sanırım. Günü geldikçe paylaşırım. Sizin seri daha fena çünkü içinde bilgi paylaşımı var :) Kişisel yazı yazmak birazcık daha rahat.
SilMatrix'i izledim geçenlerde. Bir haftadır onu düşünüyorum. İlkine sinemada gitmiştim. Ve o zamanlar telefonlar yeni bir şeydi. Bilgisayarlar dinozor çağında. İnternet de sanırım yoktu. O günden bugüne neler değişmiş...ve insanlar buna rağmen hala Lana'yı darlayıp ondan eski usül Matrix filmi istiyor. Ne haksızlık! Her şey değişti. O günden bugüne. Ah neyse Matrix'e girmeyeceğim :D Yazmak istiyorum ama filmi sevenler o kadar sert ve haksız eleştiriler aldı ki son günlerde bloguma sıçratmak istemiyorum bu negatif dalgayı. Bir filmi sevdiğinizi söylemek bile suç oldu 2021 dünyasında. Her şeyi eleştirmeliyiz! Hiçbir şeyden zevk almamalıyız! Kafa bu :) Sanırım bu filmlerin sapır sapır çıktığı çağda eserlere de kıymet verilmez oldu. Eskiden gelen film sayısı belliydi. Ve bir şekilde gidip izliyorduk. Kötüyse bile bir gün çemkirip bitiriyorduk. Şimdi maşallah herkes verip veriştiriyor. Lana'nın filmlerini seviyorum desem burada beni çarmıha gererler :D İyisi mi kaşınmadan kaçmak. Dediğiniz gibi hiçbir şeyin tadı kalmadı. Ne aileyle izlemenin ne arkadaşlarla izlemenin. Sırf izliyor geçiyoruz.
Bence kendi fikrimizi söylemeliyiz, eleştirimizi yapmalıyız. Bıktım bu gereksiz baskılardan.
SilBende gecikmeli olarak yarın katılmayı düşünüyorum bakalım:))
YanıtlaSilGeniş katılımlı olunca daha keyifli oluyor :)
SilAnkara'da üniversiteyi okuyunca dediğin yerler gözümde canlandı.
YanıtlaSilbu dizi dizi yazı yazmak zor ama yazarsan da okuruz tabi ki :)
Ankara her şeye rağmen güzel bir yer bence :)
SilDede
YanıtlaSildeniz kızlarımı neden harcadın :(
Spoiler içermekteydi :((
SilÇocukluk ve ilk gençlik dönemimin geçtiği Ankara'yı hala sevgiyle hatırlarım.Evet beyazperde galiba hayatın en eğlenceli yanıydı. En çok Orduevi Sinemasına giderdik, Sıhhıye deydi galiba. Lisede okuldan kaçıp Grease filmine gitmiştik, babamdan yediğim azarı unutmam:)
YanıtlaSilTuzlucu biri olarak o çubuk krakerlere bayılırım.
Keyifli bir şalanj olacak gibi:)
Sıhhiye Orduevi hala yerinde ama sineması duruyor mu bilmiyorum. Eskiden bir filme gittiğimizde onu günlerce düşünürdük. Şimdi kullan at. Hiçbir esprisi kalmadı sinemanın :( Birkaç "deli" hala sinema yapmakta ısrarcı. Onların hatrına dönüyor dünya :) Tüm tuzlucuları bir araya getirdik desenize :))
Sil