Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

19 Ocak 2022 Çarşamba

İlk Günkü Heyecanla


Üzerinize afiyet hastayım biraz (bir de drama queen'imdir rahatsızlanınca, sormayın gitsin).
Fakat bu haftaiçini pas geçmek istemedim. Şalanja kadar en azından bir yazı atayım dedim.
Bazı sanatçılar var, aradan elli yıl geçmesine rağmen ilk günkü kadar merak uyandırabiliyor.
İlla ki vardır sizin de böyle "özel" sanatçılarınız.
Paylaşmak isterseniz yorumlara yazın, okuyalım.
O sanatçılar ki, bizleri, her şeye ve herkese rağmen sanata inandıranlar. Bunu neden söyledim?
Harari'nin Homo Deus kitabında, bir bilgisayar programının,
Bach gibi beste yapabildiğinden söz ediliyordu. İnanabiliyor musunuz?
Bu sanatın sonu demek (?)
Dinleyicinin orijinali ile programlananı ayırt dahi edemediği günler... Öylesine kusursuz algoritmalar.
Ama sanat ölemez, ölmemeli..
İnsan varoldukça varlığını sürdürmeli.
Hala "ruh"a, "sanat"a ve "bilince" inananlardanım.
Sanat, notaları peş peşe dizmek demek değil (bunu cici programlarınız da yapabiliyor).
Esas olansa ona "anlam" yükleyebilmek.
Ruh olmadan sanat olmaz.
Ruhu zengin, her daim heyecan verici, müzik insanlarıma bakalım.
Derler ya, "benden alınsın onlara verilsin". Aynen öyle. Hepsine uzun ömürler...

1) John Cale
Aslında uzun uzun bahsedeceğim detaylı bir yazıyı hak ediyor kendisi. Ölümsüzlük iksirini bulsam ilk içireceğim kişilerden. Bir insanlık mirası diyebilirim. The Velvet Underground ve sonrasında yaptığı işleri ancak böyle niteleyebiliyorum. Drone'a yaptığı katkılar, beraber çalıştığı sanatçılar, Nico'cuğuma olan desteği gibi daha bir çok şey sayılabilir bu mübarek adamı övmek için. Sen çok yaşa be Cale. 80'inde bile üretmeyi sürdürüyor.

2) Terry Riley

Hocaların hocası; bu hayatta gitmeseydim, kahrımdan çıldıracağım tek konserin müsebbibi. İyi ki gittim ve iyi ki tanıştım kendisiyle! Minimal müziğin mütevazi babası. Kendisini oğlu ile birlikte sahnede izlerken şunu farkettim, kendisi bu dünyadan değil, tamamen başka bir evrenden. İlerleyen yaşına rağmen deneysel müzikten vazgeçmeyen, Doğu ile Batı'yı harmanlayan, gerçek bir kompozitör. Şu kadarcıkken, lise koridorlarında The Who imzalı Baba O'Riley şarkısını dinlerken bir gün "o Riley"le tanışacağımı söyleseler inanmazdım.

3) Philip Glass
Okul hayatımdaki başarılarımı Glass'a borçluyum; çünkü onu öğrencilik yıllarımda keşfetmiş ve eserleri ile odaklanabilmenin yollarını keşfetmiştim. Minimal ve döngüsel eserleri insanın odaklanmasına kolaylık sağlıyor. Kendisi ayrıca gerçek bir "zen kaçkını". Klasik müziğin hippisi. Tibet dostu. Besteleri şiir.

4) Patti Smith
Yaklaşık on senedir kendisi solo albüm çıkarmıyor fakat kendisinin konuk olduğu işbirlikleri hala heyecan verici. Rock müziğin bilge kadını. O saatlerce mırıldansın, biz dinleyelim.

5) Björk
Son albümleri pek keyif vermiyor. Bunun farkındayım. Ama önemli olan aramızdaki varlığı. Dehşet bir potansiyeli var. Doksanlara ve ikibinlere imzasını attı. Yine bunu başarabilir. Kuzey'in deli rüzgarı. Bir yeni Biophillia kaydetse tadından yenmez. İnanıyorum, yine olacak.

6) Warren Ellis
Nick Cave'le iyi ki tanışmış. Çünkü ondan sonra çıkan bütün Bad Seeds kayıtlarına mercek tutun, her birinde Warren'ın imzasını göreceksiniz. Grubu o "çiğ" rock soundundan çıkarıp elektronik-ambient sularına sokmuştur. Tabii bu durum kimi hayranlarınca sevilmez ama ben son dönem işlerini tercih edenlerdenim. Warren zevk sahibi bir adam. Sosyal medyada görüyorum. Paylaştıkları ile oturup kalktıkları ile gerçek bir keyif adamı.

7) Marianne Faithfull
Hanımefendiye olan ilgimi bilmeyen yok. Kendisiyle birlikte zamana direniyoruz. Yaşamı boyunca hayalini kurduğu şeyi son yıllarda elde edebilmesine çok seviniyorum. O artık özgür. Jagger'la anılmıyor. İşleriyle konuşuluyor.

8) Nick Cave
Yukarıda da bahsettim. Nick'in son işlerini çok beğeniyorum. Kuşkusuz doksanlar başında yaptıkları da kıymetliydi. Ama gitarları azaltıp, yerine kemanı ve elektronik altyapıları öne çıkardığı yeni şarkılarında kendi yazdığı sözlerin çok daha iyi yansıdığına inanıyorum. Bir dinleti tadında.

9) Bono
Hep bitti deniyor ama kendisinin bitmeye niyeti yok gibi. Geride bıraktığı türlü saçmalıkları bir kenara bırakırsak, bugün hala geçerliliğini koruyor, ilk günkü gibi. Innocence ve Experience projeleri bence çok iyiydi. Alışkanlık olan "yeniyi bokla" geleneğine bakmayın. Pekala eski gruplar güzel yeni albümler de çıkarabilir. Geçen sene Paris konserini izledim (Youtube üstünden paylaştılar). Adam belki de hiç bu kadar dikkat çekici olmamıştı.

10 yorum:

  1. Çok geçmiş olsun. Sadece sen drama queen olamazsın Sevgili Zihin. Özür dilerim ama siz erkeklerin genel hali böyle:) Bizim evde de var:)
    Listeyi okudum. Çok sıkı demeye gerek yok, zira tam senlik. Yer verdiğin şarkıları da baştan sona dinleyeceğim:)
    Sevgiler... İyi dinlenmeler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :) Valla bugün ayağa kalkabildim. Noldu anlamadım. Aşım da var.. Ahahaha :D Yalnız değilmişim :p Hastalanınca mızmızlaşıyorum ve bu durumu hiç sevmiyorum. Ama engel olamıyorum. Birazdan komşu blogları dolaşacağım. Kahvemle hazırım.

      Sil
  2. Ayy, ne muthis bir post bu!💞 Vallahi dunyadan bi haberim, kim kaldi kim goctu bilmiyorum.😅 Ama Madonna geldi aklima, holiday deyisi, filan... Nihayet bir klasik muzik eseri gorebildim blogda, transa geciyorum ben Glass dinlerken.💓
    https://youtu.be/lFzNwyMS7K4💕💕

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EVET SÖZÜM VARDI BENİM. Hatırladım... Onu not düşeyim. Yakın zamanda hazırlayayım. Yoksa gene arada kaynayacak :(

      Sil
  3. Tahmin ettiğim isimlerin hepsi var listede ama yeniler de var :) Çok geçmiş olsun, umarım nazlanabiliyorsundur gönlünce :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kedime sormalı :D Pek memnun olmuyor hastalığımdan. "Evladım git kumunu kendin değiş diyorum" pis pis bakıyor.

      Sil
  4. Geçmiş olsun. Ruh yerin yedi kat dibinde de olsa arar buluruz. O olmadan asla. Kimler geldi kimler geçti, daha kimler gelecek ve geçecek... Ama birileri dünya var oldukça hep olacak, ve birileri de onları aşmaya çalışsacak hep:)

    YanıtlaSil
  5. Geçmiş olsunnn iyileşmişsindir umarım şimdiye değil mi :)
    hangisini okuyayım şimdi homo deus ne zamandır listemde ama insanın anlam arayışını da merak ettim hangisini önce okuyayım sence ?? :)
    bir arkadaşım bach ile müzik biter demişti bu sözü beni çok etkilemişti , elbette müzik bitmez ama bach matematiksel olarak bütün melodileri oluşturduğu kabul ediliyormuş kaynak yok arkadaşım öyle söyledi şimdi yapay zeka deyince aklıma onun sözü geldi senin de dediğin gibi ne kadar matematiksel olarak bu mümkün olsa da müziğin ruhunu asla gerçek bir insan gibi yansıtamaz belki bundan yüz iki yüz yıl sonra matbaa ya inanmayan insanlar gibi bizim bu düşüncemizden dolayı ayıplayacaklar bilemiyorum ama şuan için bu mümkün gelmiyor gibi geliyor bana :)

    heyecanlandığım sanatçılara gelince ben sevdiğim her sanatçının yeni albümü çıkınca heyecanlanıyorum galiba :) hafta no clear mind ve sleep dealer konserine istanbula gideceğim bu ikisi çok heyecanlandırıyor mesela bi de tabi tahmin edilebileceği üzere yann tiersen son albümleri oldukça deneysel olsa da hala ilk günkü heyecanı var üstümde :) yenilerden phantogram ve tame ımpala var yeni singleları çıksın hemen koşa koşa dinliyorum tavsiye olunur biliyorsundur zaten :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Homo Deus okurken kavga ettiğim bir kitap oldu. Dolayısıyla diğeri :)
      Arkadaşın kısmen haklı. Teknik açıdan Bach "oyun kurucu"ydu ve birçok şeyi borçluyuz ama tabii müzik dinamik bir süreç. Kaldı ki (linç yiyeceğim ama..) bence her şey teknik değil (mesele günümüzde gitar sololarında da ben ilk duyguya bakarım; hız, basılan notalar bunlar sonra gelir). Bana göre kendisi yer yer mekanik bir sanatçıydı. Çok içe işleyen besteleri elbette var. Şakır şakır ağladığım. Ama geneline bakarsak bana çok soğuk gelir. Din ağırlıkta olması ve geleneğe bağlılığından dolayı olabilir.

      Yann vb sanatçıları eklemedim ama muhakkak sayılmalı :) Gerçekten bu insanlar dahi. Impala'ya hiç alışamadım... "Lennon vokali" beni çok rahatsız ediyor. Biliyorum amaçları o değil ama sanki taklit ediyormuş gibi tınlıyor sesi. İster istemez "poser adam" deyip kapatıyorum. Önyargım.

      Sil