Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

6 Aralık 2021 Pazartesi

Françoise Hardy Şarkılarında Kayboldu Dersiniz


Blogumu taradım. Ama aradığım yazıyı bulamadım; sanırım yazmamışım (silinmiş de olabilir). Oysa ki şarkılarından derleme bir yazı yazdığımı hatırlıyorum. Sorun değil. Tekrar yazmam belki ama yeni bir Françoise Hardy yazısına hazırım. Yazılarıma göz atarken şuna sevindim, kendisinden sık sık bahsetmişim. İçimde kalmamış. Az bile. Hardy, benim en sevdiğim şarkıcıların başında geliyor. Bilen biliyor. İyi ki altmışlarda yaşamamışım diyorum bazen çünkü onu görüp de aşık olmamak elde mi? Hardy'e olan platonik aşkımdan kendi hayatımı yoluma koyamazdım. Jane Birkin ile birlikte Tanrı'nın en büyük armağanı.

Milo'nun Venüs'ü halt etmiş. Françoise'ın benim gözümdeki yeri, doğaüstülüğü tartışılmaz. Sesiyle, zarafetiyle, duruşuyla... Hep naif. Hep kırılgan. Hiç abuk subuk işlere bulaşmadı. En güzel şarkıları okudu ve işine baktı. Ne mutlu ki yetmişlerini de saygın bir şekilde geçiriyor. Sosyal medya bataklığına bulaşmadan. Yalnız geçenlerde oğlu bir açıklama yaptı. Kendisi iki sene önce gırtlak kanseri atlatmış ve yan etkileri sürüyormuş (hatta Temmuz ayında bizzat kendisi "sona" geldiğini açıklamış-gözümden kaçmış bu haber). Çok üzüldüm. Bir hastalığı olduğundan şüpheleniyordum çünkü radyo röportajına giderken çok bitkin görünüyordu.

Bazı insanlar hiç ölmese, hep bizimle olsa deriz ya.. işte Hardy de öyle biri benim için. Bir esin perisi. Yaşamımın değişmez parçası. En mutlu günlerimde hep onun şarkılarını dinlemişim. Film yönetmeni olsaydım her filmimde mutlaka bir şarkısı çalardı. François Ozon'nun yaptığı gibi!

Şu da var, "Françoise Hardy şarkılarında geçen harika sözler", evet. Benim diyen nice şairin dizelerinde öyle derin tespitlere rastlayamazsınız. Öyle "cuk" oturan gözlemler var ki... Dinlerken müzik yiterken, sizi düşünmeye itiveriyor. Bir bakmışsınız aynı şarkıyı elli kere döndürmüşsünüz. Aslında bu yazımda şarkılarından bir seçki sunacaktım (110 tane şarkı seçiverdim ilk etapta. 110 şarkı! Evet yanlış duymadınız. Onları kendi içlerinde değerlendirip dinlenebilir bir sayıya indirmeye çabaladım. Ne hoş şarkılar elendi. Bilseniz... Vazgeçtim. 30-40 şarkıya kadar inebildim) ama bir şekilde müzik platformlarından ulaşılabilir. Gelin biz biraz daha farklı bir şeyler yapalım. Hardy şarkılarında geçen dizelere bakalım. Yazılmış en güzel dostluk şarkısından başlayalım öyleyse.

"Arkadaşlarımın birçoğu bulutlardan geldiler,
Yanlarında (getirdikleri) sıradan bagajları güneş ve yağmurla.
Onlar içten dostluğun mevsimini yarattılar,
Yeryüzündeki dört mevsimin en güzelini.
Onlarda en güzel manzaraların tatlılığı vardır
Ve göçen kuşların sadakati.
Kalplerinin en derinine gömülü şefkatleri.
Ama bazen gözlerinden hüzün akar,
Öyleyse bana gelirler ısınmak için...
Hayatın bizlere neler getireceğini bilemediğimizden
Bir gün sıram geldiğinde bir 'hiç' olabilirim.
Eğer beni gerçekten anlayan bir arkadaşım kalırsa,
Hem gözyaşlarımı, hem acılarımı unutuverirdim."
(L'amitié)


"Telefonun ucunda sesiniz

Ve söylemeyeceğim sözler var.
Güldürmezken bizlere korku veren tüm o sözler,
Birçok filmde, şarkıda ve kitapta olan sözler.
Onları size söylemek isterdim
Ve onları yaşamak.
Yapmayacağım.
İstiyorum. Yapamıyorum...
Ama eğer bir gün beni sevdiğine inanırsan,
Anılarının beni rahatsız ettiğine inanma
Ve koş, nefesin kesilene dek
Beni aramak için geri dön.
Eğer bir gün beni sevdiğine inanırsan,
Ve eğer o gün
Tüm bu yolların seni nereye sürüklediğini bulmakta zorlanırsan
Beni aramak için geri dön.
Eğer hayatın tatsızlığı seni bulduysa,
Eğer hayatın boşluğu içine yerleştiyse,
Beni düşün.
Beni düşün."
(Message personnel)


"Yine de çok güzeldim.

Evet, en güzeliydim
Bahçendeki çiçeklerin.
Bizler aslında fazla bir şey değiliz.
Ve arkadaşım gül
Dedi ki bana bu sabah,
'Gör bak beni yaratan Tanrı'yı,
Başımı eğdiriyor,
Ve düştüğümü hissediyorum,
Kalbim neredeyse çırılçıplak,
Bir ayağım mezarın içinde
Çok oldu varlığımı yitireli.'"
(Mon amie la rose)


"Toz olsam, seni takip ederdim.
Ot sapı olsam, beni yanında götürürdün.
Uyku kapılarında nazik olurdum.
Güneş kavururken pınarın olurdum.
Hay hay kovboyum,
Kurumuş dudaklarında
Tek damla su olmaya razıyım."

(Si Mi Caballero)

"Evet, elveda diyorum.
Ne hayatın, ne yolun,
Evin veya anların,
Bana hiçbir şey ifade etmiyor artık. 
Seninleyken o kadar yalnızım ki..
Daima üzgün.
Seninle yapacak bir şey kalmadı.
Tüm gülümsemelerim
Acı bir tada sahip hep.
Seninleyken bu hayat,
Yanık türkülerle dolu her zaman."
(Oui Je Dis Adieu)


"İyi bildiğin gibi sensiz dışarı çıkmayı sevmem
(Birlikte) sinemaya gitmeyi tercih ederim.
Ama madem ki bu senin tarzın değil
Ne zarar var bunda?
Bensiz eğlenmeye gittiğin sürece,
Benim sıkılmaya niyetim yok
Ne zarar var bunda?
Ben de aynısını yapacağım."

(Quel mal y a-t-il à ça?)

 "Hafızama yer etmiş bayağı bir geçmiş yok.
Hiçbir korsan gemisi kontrolü ele alamayacak.
Hiçbir kayan yıldız beni karanlığa mahkum edemeyecek.
Hiç tedirginlik (yok), hiç yok.
Ve yarın her şey güzel olacak;
Her şey uzaklarda olacak.
Orada en sonunda
(Sonsuzluğa) yelken açacağım."

(Le large)


Seviliyorsunuz hanımefendi. O güzel yé-yé günlerinden geriye bir tek siz (ve Sylvie) kaldınız.

4 yorum:

  1. Okurken ve ilk şarkıyı tıklamışken içimden geçen cümleyi aynen yazıyorum:)

    Biz blogcuysak sen nesin abi?!

    Çok keyifli bir yazıydı, sabah ele alınmış taze gazetenin ilk bakılan ve bilinen köşesini keyifle okumak gibi!

    Yani:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haksızlık etmeyin, ben de sizin blogunuzda benzer hislere kapılıyorum. Geçenlerde de paylaşmıştım :) Üslubunuz çok akıcı ve yazılarınz bir roman okurmuş gibi hissettiriyor.

      Tanımlamaya bayıldım :)) Çok saolun.

      Sil
  2. Çok sevdiklerimden. harika bir seçki yapmışsınız
    üstelik sözleriyle beraber. emeğinize elinize sağlık!

    YanıtlaSil