Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

9 Aralık 2021 Perşembe

Anna ve Kapanan Bir Sinemaya Ağıt


Hanımlar beyler, non-binary'ler, sevgili Romalılar.. 2021 yılında yaşadığımızdan emin miyiz?
Neden soruyorum diye merak edenlere bir haber bırakıyorum.
Libération'un haberine göre dinci gruplar Anna von Hausswolff'un konserini protesto etmiş.
Nantes'daki konser başlamadan, Paris'teki de günler kala iptal edilmiş.
Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Ortaçağ, sanıldığı kadar geride kalmamış.
Hausswolff'un müziğini "satanistik" bulmaları kendilerini bağlar ama iptal ettirmek...
Bu dünyada protesto edilmeye değer onca şey varken.
Evet, konser patates oldu, hepiniz cennete gideceksiniz. Bravo.
Kadın org sanatçısı olduğundan ve atmosferin uygunluğundan kiliselerde çalmayı tercih ediyor.
Tabii "insan faktörü"nü hesaba katmayı unutmuş olacak.
Anna hakkında zamanında uzun bir albüm yazısı paylaşmıştım.
Bu kız çağımızın Björk'ü. Çağımızın Mozart'ı. Ne derseniz diyin. Dehası.

Evvelsi günkü Placebo fiyaskosunu yazmayı düşünüyordum ama mecalim yok şu saatte!
Ama yeri gelmişken genel bir şeylere değinmek istiyorum.
Hiçbir şeye üzülmüyorum da ben gençlerin durumuna üzülüyorum.
Burada şimdi ekonomiden falan bahsetmeyeceğim.
Zaten herkes 7/24 takip ediyor.
Eminim ki benden çok daha iyi biliyorsunuzdur ekonomi işlerini. Kafam basmaz bu mevzulara.
Fondur kriptodur anlamam ben. Bildiğim tek bono solisttir.
Buranın amacı da zaten gündelik dertlerden uzaklaşmak.
Tekrar sizi o dertlerle yüzleştirip bunaltmak değil. Youtube'da dolu öyle kanallar.
İzle izle parmak kemir.
Diyeceğim şu ki, illa ki bu kur tablosunda 100 liraya yabancı bir grubu çıkartmak imkansız.
Bunun farkındayım. Ama öğrenciler ve gençler için ufak da olsa bir kota koyamaz mısınız?
İyi kötü biz seyredeğimizi seyrettik. Hem de en uygun fiyatlarla.
Zaten bir beklentim yok hayattan. Bir konser eksik olmuş fazla olmuş ırgalamaz.
Dün bana genç bir arkadaşım telefon edip "Zihin Abi, son paramı buna yatıracağım" dedi.
Canım sıkıldı. Harçlıklarımızla biz neler neler yapardık da üstü kalırdı. Sağa sola atardık.
Çok mu zor bu genç arkadaşlar için bir şeyler yapmak?
Hadi bizlerden 300-500-700 demeden bilet parası kesiyorsunuz, bari ucundan çocuklara ayırın.
Gençler de konser görsün. Hepimiz o yaşları yaşadık.
Bir konser deyip geçmeyin. İnsanın ufkunu açabiliyor.
Hiçbir şey olmasa, iki saat eğlenip dünya dertlerini unutuyorlar. Az şey mi?

Route'a gitmem gerekti geçtiğimiz hafta.
Aaa o da nesi? Metropol sineması kapanmış. Üzüldüm valla.
Çünkü doksanlarda ve iki binlerde o sinemaya belki yüzlerce kez gittim.
Dili olsa da konuşsa. Kavaklıdere, Kızılırmak ve o. En çok gittiğim sinemalardı.
Ne avm'ler vardı ne zincir sinemalar. Büyülüfener bile sonradan girdi hayatımıza.
Evime de yakındı. İlk gençlik dönemi giderdik arkadaşlarla, aileyle.
Bazen de yalnız (evet, utanmadan tek başıma sinemaya giderim).
Önce Kavaklıdere kapandı. Şimdi bu.
Gerçi kendime de kızıyorum. Hafızamı zorladım.
En son 2014'te gitmişim orada bir film izlemeye.
Hem gitmiyoruz, hem de "ayy kapandı" diye hüzünleniyoruz. Taş mı yesin işletmeci?
Hoş, benim gerekçem var. En son gittiğimde salonlar artık bakımsızlıktan sürünüyordu.
3 farklı salonun sesleri karışıyordu. Tahammül edilir gibi değildi yani.
Yine de hüzünlendim. Bir süre gecenin köründe kapısında durup baktım.
Millet de yan yan bakıp "deli bu ayol" demiştir.
Baktım çünkü o uzayıp giden alçak duvarına yıllarca asılan posterleri düşündüm.
Kalbimi küt küt attıran posterleri.
İnternet yok. Bir şey yok. Yeni film gelecekse o duvardan öğrenirdik. Beklerdik.
"Gelecek program". Vay vay vay. "Pek yakında". Vay. Ne kadar yakında? Sürpriz.
Bekle dur şimdi.
Artık kimse kimseyi beklemiyor bu çağda.
Elveda Metropol. En güzel sinema anılarım o salonla birlikte gitti.
Yanıma kar kalan yediğim tuzlu krakerler ve anılarım.

Homo Deus'u okudum. Harari'nin.
Popüler bilim sevmem. Çok satan da sevmem. "E ne diye okudun be adam" diyen olacak.
FluTv'ye kandık.
Kitap aslında sandığım kadar kötü çıkmadı. En azından okunması kolay.
Su gibi akıyor cümleler.
Ama "duyan gelmiş". Bir satırda yarasalardan bahsederken peşinden bankerlerden söz ediyor.
Aşure gibi kitap. Genel bir tablo çizmeyi hedeflemiş. Başarmış da. Ama bana çok yüzeysel geldi.
Bazı fikirlerine de asla katılmadım.
Neyse. Eminim Harari de ağlıyordur şimdi perperişan.
"Zihin kitabımı sevmedi hüüü" diye.
Hadi iyi geceler. Sıkı bir şeyler giyeyim. Hava soğumuş.
Rüyanızda sincaplar görün.

12 yorum:

  1. Gece gece uzuldum Metropol'e.Benim en son gidisim de iki sene olmustur.Kavaklidere Mithatpasa Kizilirmak...Mao nun gomlegi ni hatirlatiyor bana AVM ler ve orada sergilenen tek tiplestirme.Ironik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel benzetme ama. Gerçekten her şey ve herkes giderek aynı kalıptan çıkma bir hale evriliyor. Mesela şu Netflix alışkanlığımız. Orada bulunmayan filmler diziler yok sayılıyor bazıları tarafından. Gideyim de bir yerlerden alayım veya X platforma üye olup izleyeyim denmiyor. Bir akış var ve onun dışına çıkmaya korkar olduk.

      Sil
  2. Selam Zihin kardeş, epeydir yorumlaşmadık. Senin bazı müzik türleri bana uzaydaki kara delikler kadar bilinmez geldiği için yazacak bir şey bulamadım açıkcası :) Ama takip etmediğimi sanma. Biz kâdim blog dostlarıyız. Bugün Metropol'ü görünce, "Hah" dedim, "ortak bir konu bulduk". Sanırım bir süredir kapalıydı. Pandemi boyunca Kızılay'a dahi inmediğim için son durumu bilmiyorum ama öncesinde Route'a sık sık giderdik. O arada bana sinema ıssız, terk edilmiş gibi gelirdi, üzülürdüm. Kapanan tüm bağımsız sinemalara üzülüyorum. Ankara'da bir tek Büyülü Fener kaldı sanırsam. Metropol'de "3. Sayfa"yı izlediğimi çok net hatırlıyorum. Çok sıkıntılı olduğum bir dönemdi, hastalıklar, telaşlar, endişeler. Kardeşim zorla evden çıkarıp götürmüştü, ilaç gibi gelmişti esasen. Antalya'da da iki sinema kaldı bağımsız, festival kentinde AVM'lere mahkumuz. Neyse ki küçük bir AVM benim tercih ettiğim ve sinema çalışanları ile aile gibi olduk festivallere gide gele. Oradan başka bir sinemaya gitmekten hiç hoşlanmıyorum. Sinema, tiyatro, konser, bale, hepsini deli gibi özledim ama daha bir süre cesaret edemem gitmeye, HES kodu, aşı ves beni rahatlatmıyor.
    Neyse bir "Merhaba" demek istedim bu bahaneyle, umarım her şey yolundadır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Leylak Dalı hoşgeldiniz :) Ben de blogunuzu takipteyim ama yazacak bir şeyler bulamıyorum. Bazen sadece merhaba mı desem diyorum ama kuru kuruya olmaz diyip vazgeçiyorum.

      Dediğiniz gibi Metropol zaten pandemi boyunca bitkisel hayattaydı. Tekrardan açılıp açılmayacağı konusunda ciddi endişelerim vardı. Ama önünden geçerken her şeye rağmen tabelasını görmek umutlandırıyordu. Yazık olmuş. Koca da bina. Zincir sinema firmaları neden böyle hazır binalara el atmıyor anlamıyorum. Hafızam yanıltmıyorsa 11-12 salon vardır orada. Yenilense bence o kadar merkezi bir yerde iyi iş yapabilirdi. Ama tabii avm'lerden çıkmamaya yeminliler. Dediğiniz gibi artık avm'ler kaçınılmaz olduğu için hayatımızda ufak olanlarıyla teselli buluyoruz. Başkentte Büyülü (ve Kızılırmak) hariç tek bir bağımsız salon kalmaması bence üstüne düşünülesi! Varımızla yoğumuzla salonları destekliyoruz. Senelerdir ben hep oralarda izliyorum. Fakat tabii ne derece yeterli desteklerimiz.. Ben son dönemeçte bir vurkaç yapayım dedim. Sinemaya da gittim, standup'a da, tiyatroya da. Ama omikron falan dediler son biletimi yaktım. HES hak getire... Soran yerler var ama genelde atlıyorlar. Zaten sosyal mesafe bitti. Herkes dipdibe.

      Sevgiler, saygılar.

      Sil
  3. Metropol'ü şu anda senden duydum, çok üzüldüm. Ne kadar hakkım var üzülmeye bilmiyorum, ne zaman gittim en son, hatırlamıyorum bile. Avm salonlarına da gitmiyorum, resmen çıkmış hayatımdan sinema salonları. Pandemi son çiviyi çakmış oldu. Matrix'e heyecanlandık, sinemada seyredelim diye. Bilmiyorum.

    Benim de bildiğim tek bono solist ve gençler/konserler konusunda yazdıklarına katılıyorum. Gençlik filan değil yaşadıkları, tam bir perişanlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen sinema kültürü denen şey birkaç sene içinde sona erecek. Bu pandemi hem ekonomik olarak hem de alışkanlıklar açısından fena vurdu. Hepimiz kabul edelim etmeyelim evde yayılıp izlemeye çok alıştık. Ne olacak bilmiyorum.

      Sil
  4. Gençler konusunda o kadar haklısın ki. Aslında bir şeyler yapmalı bu konuda fakat nasıl olur bilmiyorum. Onları sanatsal etkinliklerle nasıl buluşturmalı fikri bazen aklıma düşüyor. Hayır bunu da biz düşünüyoruz. O kadar yalnız bırakıldığımız hissindeyim ki anlatamam. Hem de bu yaşta. Bir de gençleri düşün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden bir şekilde ya öğrenci biletleri olurdu ya da kampanyalar. Şimdi bakıyorsunuz -herkes için- Placebo 600 lira. Falanca 900 lira. Bunu çocuklar karşılayamaz ki? Biraz daha artsa neredeyse asgari ücretin yarısı olacak. Annesi babası çalışıyor mu ne kadar kazanıyorlar hep muamma. Ortalama bir ailenin bunu karşılaması çok zor. Bilmiyorum genç takipçiler ne düşünüyor ama sanki bu meblaalar harçlıklarla çıkarılamaz? Karşılanabilir aralıkta olsa bir yerinden tutacağım. En azından yakınımdaki insanlar için (keşke herkese ulaşabilsek). "Hayır bunu da biz düşünüyoruz". O kadar doğru bir serzeniş ki... Ben yetkililerin gençler daha rahat etkinliğe gidebilsin diye bir plan yaptığını düşünmüyorum. Varsa da çıkar teşekkür ederiz hemen. Sektörün bu hale gelmesinin çok fazla sebebi var. Uzunca yazmak lazım. Yoruma sığdırmak zor. Ama anlamadığım bir şey var, içki firmalarının sponsor olmaları yasaklandığı dönemde sponsor bulmakta zorlananlar bugün bakıyorum iyi kötü yine başka destekçiler buluyor. Bilete bakıyorsunuz firmalar sıraya girmiş. Neredeyse ona yakın sponsor. E kardeşim o zaman bu fiyatlar ne ola ki? Sponsorun desteği bu işin neresinde peki?

      Sil
  5. Sinema kültürünün sona ereceği fikrine de katılıyorum. Ancak salon sahipleri bu konuda çok suçlular. Salgında öyle bir boş verdiler ki. Son gittiğim 3 filmde görüntü berbattı. Makinelerin temizliği, bakımı, ayarı yapılmıyormuş. Paradan kısmak için. Biraz inceleyeyim dedim meğer herkes bu konudan şikâyetçiymiş. E kardeşim, sen salgın nedeniyle uzaklaşan seyirciyi nasıl döndüreceksin o zaman? Yazık, çok yazık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuşkusuz. Bu gelinen noktada her tarafın bir sorumluluğu var. Mesela bu sene sosyal medyada insanlar filmlerin karanlığından dert yanıp salonların gerekli bakımları yapmadıklarından bahsediyordu. E iyi de bu zaten birkaç yıldır süregelen bir şey :) 3-D filmleri izlerken dikkat edin, hep daha karanlık görünüyor. Sebebi masraftan kaçıp gerekli şeyleri yapmamak. Maalesef bugünlere pandemi öncesi dönemden başlayarak geldik. Dediğiniz gibi ben 2019 yılında izlerken bile korkunç bir görüntü ile karşılaşıyordum.. ki o yüzden elimi ayağımı neredeyse çekmiştim. Çok az gidiyordum. Sonra kovid geldi, 1.5 sene hiç gidemedik. Şimdi biletler pahalı, filmler kısıtlı, altyapı yetersiz. Maalesef romantizm de bir yere kadar. 10 lira olur o altyapıyı çekersiniz. Ama 40 lira verip de eziyet çekmeye kimsenin niyeti yok.

      Sil
  6. Bu arada ben de neredeyse 40 yillik Ankara liyim Esat ta bir sinema oldugunu yeni farke ttim,Yani eski ve kapanmis ve donusmus bir sinema.Cok uzuldum ona da.Karinca Apartmani nin icindeymis sinema.Mimarisi de ozelmis internetten aradigimda cikan iki kaynaktan
    birine gore.Simdi icinde matbaa ciltci corapci ambalajci manifaturaci kalmis.Onceki gidislerimde alt kata inmedigim icin derinligi ve karsilikli yuksek merdivenleri gorup suphelenmemistim buranin sinema olabileceginden.
    Bence sinemalar sadece bilet fiyatini degil , icecek ve misir vb fiyatlarini da abartmislar.Iki genc gidecek de o kadar para verebilecek.Aile cocuklari goturse hakeza.Yazik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir dönem Esat'ta yaşamış biri olarak ben de şuan öğrendim. Oysa ki lokasyonu harikaymış. Üzücü. Beni en çok üzen Kavaklıdere Sineması'dır. Çünkü sinema olmak için yaratılmış bir kompleksti. Sinema denince aklımda beliren taslak orasıdır :) Çürümeye terk edildi... Tekelleştikçe fiyatlar da inanılmaz noktalara ulaştı. Bugün eskisi gibi hiçbirimiz gönül rahatlığıyla gidemiyor aksi halde cüzdanda delik açılıyor.

      Sil