Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

22 Şubat 2021 Pazartesi

Yeri Dolmayacaklar ve Queen'in Hatası


Bazı şarkıcılar, müzisyenler vardır, yerleri dolmaz. Muadili biri bulunsa bile başarılamaz. Çünkü geride bıraktıkları "imza"ları vardır. Haliyle de gruptan ayrıldıkları andan itibaren arkalarında bıraktıkları grubun da miladı dolar. Müzik tarihinde bu tarz ayrılıklar sıklıkla yaşanmış ve kimi zaman giden müzisyenlerin yerleri başka isimlerle doldurulmaya çalışılmıştır. Ve istisnasız, kendi imzasıyla gruptan ayrılan kişilerin bıraktıkları gruplar devam etmeyi denediklerinde çuvallamıştır.

Bu aslında doğrudan giden müzisyenin "imza" gücüyle ilişkili. Robert Plant'i her zaman hayırla anıyorum zira Bonzo öldüğü gün "bu iş bitmiştir" dedi ve kırk küsür senedir Led Zeppelin'in hayaletine yanaşmıyor. Çok da iyi yapıyor. Çünkü John Bonham'sız bir Zeppelin, Zeppelin olamaz. Dünyanın en iyi davulcularından birinden bahsetmemiz bir yana (bence en iyisiydi), Bonzo'nun bıraktığı izler kendisine özeldi. Onun kadar iyi bir davulcu bulunsa bile (ki çok zor) o "numara"lar eksik olduktan sonra o işin esprisi kalmıyor. Plant de bunun farkında olduğu için Zeppelin'i, tüm ısrarlara rağmen diriltmeye yanaşmadı. Sadece bir gece için bir araya geldiler ki o da grubu her türlü destekleyen yapımcıları Ahmet Ertegün'ün anısınaydı. O gece de Bonzo'nun yerini oğlu doldurdu. Çok iyi bir davulcu. Takdirle takip ederim. Hatta Zeppelin devam etseydi ondan başkası düşünülmemeliydi. Ama günün sonunda kendisi Jason Bonham'dır ve grubun devam etmesi halinde her Allah'ın günü babasının gölgesinde ezilecekti.

Çünkü böyledir. Aynı ismin altında yola devam edersen, önce gelen kişinin hayaletiyle durmadan kıyaslanırsın. Dolayısıyla da böylesi dev ayrılıkların ardından grupların ya tamamen dağılması ya da farklı bir isim ve anlayışla yola devam etmeleri gerekir. New Order. En güzel kanıtı. Düşünün. Seksenlere bir kala, İngiltere'de yeni yeni tanınıyorsunuz. Post-punk sahnesinde küresel bir grup olma yolunda ilerliyorsunuz. Bir gün solistiniz intihar ediyor. Amerika turnesine çıkamadan. Peki grup elemanları napıyor? Ian Curtis'in yerine birini oturtup yola devam etmek yerine Bernard Sumner'ı vokale çekip Joy Division'ı dağıtarak yeni bir grup kuruyorlar. Elektronik müziğe yöneliyorlar. Ve küllerinden doğuyorlar. Bu hem grubun eski solistine bir saygı ifadesidir hem de müzikal olarak doğru olandır. Aklı başında hiçkimse Order ve Division gruplarını solistleri üstünden kıyaslamaz. Çünkü ikisi de birbirinden farklı gruplardır. Sumner'ın sırtında "uhrevi" bir yük yok.

Bunun tam aksi bir örneği Queen. Muhtemelen bu sayfayı takip eden herkesin çocukluğunda, gençliğinde bir şekilde yolunun kesiştiği gruplardan biri. Hepimizin bir Queen anısı vardır. Seksenler ve doksanların hemen başında yaşayan insanları derinden sarsmayı başarmışlardı. Çünkü çok basit, mikrofonda Freddie Mercury vardı. Dünyalar tatlısı, sempatik ve doğuştan yetenekli bir adam. Karizmatik. Sahneye çıktığında elektrikleri kesen ve tüm ışıkları kendinde toplayan bir güneş. Peki bugünkü Queen nedir? Bir soytarılık. Adam Lambert için çok yetenkli diyorlar. Olabilir, olmayabilir. Benim fikrimi sorarsanız kendisi "ruhsuz" bir vokal. Kendisine tahammül edemiyorum. Ses aralığından bahsediyor herkes. Ne önemi var? Müzikte ilk aradığım şey ruhtur. Bob Dylan'nın sesi mi var? Leonard Cohen'in boru gibi vokalini nereye koyacağız? Ama bu isimlerin hepsi hissederek söylüyorlardı. Ekşi Sözlük'te birisi Lambert için "o bir Ferrari" diyor. Bu anlayışı hiçbir zaman anlayamayacağım. "En hızlı gitarist", "en geniş ses aralıklı vokalist", bunlar tek başına bir şey ifade etmiyor. Duyguyu geçirmedikten sonra dünyanın en sıradışı sesiyle bir yere varamazsınız. Freddie, çok iyi bir vokaldi; ama daha önemlisi duygusunu katmayı biliyordu. The Show Must Go On'u dinlerken bugün bile duygulandığınız olmuyor mu ya? Ben neredeyse her seferinde iç geçiriyorum. Yüzlerce dinlemenin sonunda dahi! Don't Stop Me Now'da gülümsüyorum. Innuendo'da saygı duruşundayım. Aşıkken Las Palabras De Amor söylüyorum, hayaller kurarak. Flash'ı dinlerken istemsizce "flash flash" diye başlıyorum mırıldanmaya. Çünkü hepsinde Freddie, bizimle paylaşmakta. Hiçbir şarkısında kuru bir gösteriş sezinlemiyorum. O muazzam görkemli sesini dinleyiciye caka satmak için kullanmıyor. Aksine, bizimle paylaşıyor. Bir de tabii karizma meselesi var. Freddie, hem sempatik (epey esprili bir kişiymiş, kliplerinden belli) hem karizmatik bir figürdü. Sahnede boş boş dursa yine binlerce insan onu seyretmeye giderdi. Emin olun. Lambert ise bu karizmanın onda birine bile sahip değil. Lambert, ses gücünün farkında ve bunu etkilemek için kullanıyor. Yaşatmak için değil! Ben ondan dinlediğim coverları "ölü" buluyorum. Teknik ama ölüler.

Mercury'siz bir Queen, Queen değildir. Kimse kimseyi kandırmasın. May ve şürekası, ne yazık ki bassçı Deacon'ın gösterdiği erdemi gösteremediler ve grubu sündürmeyi seçtiler. Bir de uyanıklık yapıp Queen "artı" diye pazarlıyorlar. Düpedüz paragözcülük. Queen gibi bir markayı sömürmecilik. Oysa ne vardı kalan üyeler yoluna başka bir vokalist ve anlayışla devam edebilirlerdi. Adı Queen olmazdı da Mueen olurdu. Ne yazar... Hem böylece Freddie'den sonra gelecek kimse de o mirasın altında ezilmezdi. Kimse kalkıp onu Freddie'yle karşılaştıramazdı çünkü o artık Queen değil başka grup olacaktı (böylece yerine gerçekten yetenekli biri gelse dahi yeteneği görmezden gelinmezdi).

 
 
Utanmaz arlanmaz adam May, kalkıp bir de yeni solistlerini öveceğim derken Freddie'yle onu karşılaştırmaya çalışmıyor mu... ifrit oluyorum (rock tarihinin yüz karası bu astrofizikçi).

Şimdi deniyor ki geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Eddie Van Halen'in yerine biri geçirilmek suretiyle Van Halen yoluna devam eder mi? Baba geç bu işleri. Duymamış olalım. Bereket, grup üyeleri de bu teklifi reddediyor. Eddie'siz bir Van Halen olamayacağını öne sürüyorlar ki yüzde yüz haklılar. Çok iyi gitaristler var piyasada. Ama hiçbirinde Van Halen'in imzası yok. Tapping tekniğini bu kadar meşhur eden kaç kişi tanıyorsunuz? Bırakın da efsaneler yerinde dinlensin.

Led Zeppelin, neden hala Led Zeppelin? Çünkü hafızalardaki Led Zeppelin, dört kişiden oluşuyor ve dördü de birbirinden virtüöz. Şu şarkı Bonzo olmadan olamazdı; şeytan bizden nefret ediyor ve bize imreniyorsa sebebi bu şarkıdır-her bir detayı çıldırtıcı.
 

6 yorum:

  1. Çok haklısınız çok! İlave lafım yok.
    Bir queen hatırası ekleyesim var sadece :) Yıl 94. Her kış olduğu gibi yine her haftasonu kayak kampı, idmanlar ağır. Arkadaşın annesiyle babası alıyor bizi Pazar günü, Bursa'ya kıvrıla kıvrıla inen yol 1-1,5 saat. Durmaksızın queen dinliyoruz çünkü ikisi 15 yaşında ve diğer ikisi 45-50 yaşında olan araba nüfusunun üzerinde anlaşabildiği tek albüm bu. Her haftasonu.. O haftasonu yol buz, takılan zincir de yetmiyor, araba kayıyor. çaresi yok iniyoruz araçtan. herkes inmiş, yol boyu arabalar bırakılmış, araba kullanan babalar bekliyor, anneler ve çocuklar, gençler yürüyor, bir neşe.. kimi bisküvi ikram eder, biri yola ateş yakmış, başkasından kolalar meyve suları :) böyle 5-6km yürüdük. Yürürken arkadaşın 45lik annesi başladı show must go on'u söylemeye ah Leyla teyzemmmmm herkes katılmıştı yolda, öyle güzeldi ki, kar buz ve berbat sesler korosu tarafından queen konseri :) Ah o günlere geri dönebilsem sevgili Zihin....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel anı öyle :)) Çok hoşuma gitti doğrusu. Paylaştığınız için teşekkürler. Yapılmış bir çalışma var mıdır en ufak bir fikrim yok ama muhtemelen 80'ler ve 90'larda en çok anı biriktirilen grup Queen olabilir. Bir dönemi baştan aşağı değiştirmiştir. Şimdi geldiği nokta beni misliyle üzüyor. Resmen karaoke grubuna evrildiler.

      Sil
  2. Yazı enfesti önce onun altını çizeyim bir :) Olayın Queen tarafına gelince sade bir dinleyici olarak şöyle düşündüm: Freddie başlıbaşına bir marka, Queen de onunla birlikte bir marka. Elbette herkes için böyle değildi belki, ama bir oylama yapılsaydı "Freddie mi Queen mi?" diye bir çok insan için seçim Freddie olurdu sanırım. Ve sanırım grup olgusunun en zayıf noktası bu: Çok güçlü ve fazlasıyla karizmatik bir vokal. Çünkü dinleyicinin önemli çoğunluğu amatör, ben dahil:) Çocukluğumdan aklıma geldi aslında bu yorum, bizde bir çok grup, ben çocukken yani, mesela Cem Karaca ve Apaşlar, Ersen ve Dadaşlar, Erin Koray Yeraltı Dörtlüsü, Rıza Siahlıpoda Ritm 68, v.s.gibiydi. Sonra aynı solistlerin başka gruplarla ve'li eşleşmeleri falan oldu, çoğu zaman solistler varlıklarını sürdürürken gruplar yok oldu. Marka yönetiminin en zor olduğu yerlerden biri sanırım müzik, vokal etrafında şekillenmeyen gruplar daha uzun süre yaşıyabiliyorlar diye düşündüm yazıyı okurken; müzik ilgisi dinleyicilikten öte olmayan biri olarak yanılıyor olabilirim elbette.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Grupların sanırım genel olarak problemi vokalistlerin -haliyle- önplanda olması ve yaşanan ayrılıklardan sonra da akılda sadece onların kalması. Verdiğiniz tüm örnekler de bunu destkliyor. Queen'in de sorunu biraz böyleydi. Freddie olmasa bugün o grup ne derece akılda kalırdı, dahası nereye kadar ilerleyebilirdi? Bilinmez. Belki yalnızca "seksenlerin eski rock gruplarından biri" olarak anılırdı. Fakat şu bir gerçek, Freddie'nin ışığına çok şey borçlular. Brian May gibi çalan alternatif bir gitarist bulmak, Freddie gibi ışıltılı bir şovmeni bulmaktan çok daha kolaydır :) Bu açıdan Zeppelin'i en kusursuz müzik grubu olarak görüyorum. En iyisidir diyemem bu çok öznel bir yorum fakat iş grup üyelerinin biricikliği ve yeteneği olduğunda kuşkusuz Zeppelin hepsinden bir adım öndeydi. Beatles'ın Ringo'su vardı. Smiths'in Rourke'u vardı. Yani hepsinin zayıf bir noktası vardı ama onların öyle bir eksik halkası bulunmuyordu.

      Sil
  3. Hâkikaten May bir de karşılaştırma mı yapıyor? Delirmiş herhalde!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Lambert, Freddy'nin yapabildiği her şeyi.. ve çok daha fazlasını başarabiliyor" minvalinde bir röportaj vermişti. Bence gereksiz bir çıkış. Lambert'tan memnunuz, iyi bir ses dese herhalde buna kimse bir şey demez. Ama Freddy'nin ötesine geçebiliyor iması haklı olarak bizleri sinir ediyor :) Hem dediğim gibi, ses tek başına bence bir şey ifade etmiyor. Biraz şuna benzetiyorum, dünyanın en büyük binasını, en uzun binasını yapıyorsunuz, mühendislik harikası ama işlevselliği çok zayıf veya estetikten yoksun; o zaman ne anlamı var? Lambert'ın vokali de bana bunu çağrıştırıyor, çiğ ve masif.

      Sil