Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

4 Eylül 2019 Çarşamba

Morrissey

Bu yazı muhtemelen onun hakkında yazacağım son yazı olacak. Aynı zamanda son iki yıl içinde ona dair yazdığım ilk ve tek şey. Çünkü kendisinden adeta nefret ediyorum. Nefret gibi olumsuz ve oldukça güçlü bir duyguyu besleyecek kadar ne oldu diye sorabilirsiniz. Zaten bu da yazımın konusu. Takvim yapraklarında geriye gidelim şöyle.

The Smiths'in sesi, seksenlerin utangaç indie-pop yıldızı kariyeri boyunca her daim tartışılacak açıklamalar yaptı. Bunu muhtemelen her The Smiths hayranı yaşamıştır. Evimizde, arabamızda şarkılarını dinlerken bir anda gazete manşetlerinde birbirinden saçma açıklamalarına maruz kaldık yıllar boyu. Irkçılık, veganlık, göçmenlik bir çok konu hakkında fikrini sakınmadı son otuz yılda. Herkes fikrini beyan edebilmeli. Burada bir sorun yok. Zaten alışmıştık onun fikir şematiğine. Bir sonrakinde ne söyleyeceğini tahmin edebiliyorduk artık. Fakat son on yılda söyledikleri ve yaptıkları öyle çirkin bir hal aldı ki artık katlanmak ve görmezden gelmek imkansız bir hale geldi. Bizim gibi "kaşar" hayranları bile "yeter" dedi. Bu kadarı da fazla gerçekten.

Peki neler oldu?



Yer Coachella, 2009. Kendisi sahnedeyken havadaki barbekü kokusuna dayanamayınca şöyle dedi, "yanan hayvan kokusu beni hasta ediyor, yanan et kokusu alıyorum umarım o insan etidir".

2010. Çin'in hayvan hakları ihlalleri nedeniyle hiç olmayacak bir laf etti ve onları "alt tür" (subspecies) olarak nitelendirdi. Fakat kendisi 2016'da paşa paşa Hong Kong'da konser verdi.

2011. Hatırlayacağınız üzere korkunç bir terör saldırısı yaşanmıştı Norveç'te. Bu saldırı sonrası kendisi rahat durmadı ve şu yorumda bulundu, "McDonald's ve KFC'de her gün yaşanan şeylerle karşılaştırılamaz bile bu durum".

2013'te hayatında ilk defa oy vermeye çok yaklaştığını itiraf ederek AB ve göçmen karşıtı aşırı sağcı, UKIP'in o zamanki lideri Nigel Farage için "iyi bir seçenek" dedi.

2015'te Los Angeles'taki havalimanında güvenlik görevlilerinin üzerini ararken kendisini taciz ettiğini öne sürdü. Görüntüler izlendi ve görevlilerin rutin bir kontrol gerçekleştirdiği, iddia edildiği gibi kendisinin cinsel bölgelerine olağandışı bir eylem gerçekleştirilmediği söylendi.

Tarihinin açık ara en karanlık ve berbat dönemi 2017 Der Spiegel röportajı ve ardından yaşananlardı. O söyleşide söylediği şeyler öyle korkunç ki akıl alır gibi değil. Zaten kendisi kariyeri boyunca hiç görmediği devasa bir tepki dalgasıyla karşılaştı. İngiliz basını yıkıldı. Şöyle bir bakalım dediklerine. 2017'nin Kasım ayındayız.
  1. Göçmenlere karşı açık kapı politikalarından dolayı Almanya'nın başkenti Berlin'i "tecavüzün başkenti" olarak nitelendirdi.
  2. Almanya'nın Alman, Fransa'nın Fransız olması gerektiğini savundu. Çok kültürlülüğü eleştirdi.
  3. Weinstein ve Spacey vakaları karşısında, "kurbanlar başlarına gelecekleri bilebilirlerdi" dedi ve ekledi, (ikinci vaka için) "bu iddialar saçmalık".
  4. Bu açıklamaların ardından tüm bunları reddetti, röportajı yapan kadını suçladı, gazete ise ses kayıtlarını yayınladı ve söylediği her şey meydana saçıldı.
2018'i de hiç boş geçirmedi. Helal et sertifikalıları "Işid destekçisi" olmakla suçladı. "Kaçık" solun Hitler'in gerçekte solcu olduğunu unuttuğunu söyledi. Daha da ileri giderek, Londra'nın Pakistan kökenli belediye başkanı Sadıq Khan'ın "İngiliz aksanı" ile dalga geçti. Aşırı sağ partisi For Britain için, "Avrupa Birliği bizi helal et ile kosher'den kurtaramaz ama onların hayvan refahı konusundaki duruşunu beğeniyorum" dedi. Son olarak da Londra'nın Bangladeş'ten sonra en çok asit saldırısının yaşandığı yer olduğunu belirterek şunları söyledi, "tüm saldırganlar beyaz olmayanlar ve politik doğruculuktan dolayı İngiliz Hükümeti tarafından veya Met Polis veya BBC tarafından dürüst bir şekilde konuşulmamakta."

Bunca hengamenin arasında elbette 2019 yılını da konuşularak geçirdi. Yine Nigel Farage güzellemesi yaparak "Nigel Farage iyi bir başbakan olabilirdi" dedi ve For Britain partisine desteğini açıktan yaptı. Anne Marie Waters'ın sol ile sağı birleştireceğine inandığını söyledi. Kimdi bu Anne Marie Waters? Partisini İslam ve AB düşmanlığı eksenine oturtarak kuran ve İngiltere'nin en aşırı sağ çizgisine konumlanan birisi. Bizimki durur mu, Mayıs ayında katıldığı Fallon Show'da şarkısını söylerken ceketinde bir rozet vardı, elbette bu partinin rozetiydi. Onu bir övünç madalyası gibi taşımaktaydı. Medya kendisini yerden yere vurdu, peş peşe eleştiri yazıları yayınlandı sayısız hayranı ve ünlü şarkıcılar tarafından. Nick Cave ise (!) savunma tarafını seçti.

Gördüğünüz üzere kendisi kocaman bir drama müptelası. Vaktiyle söylediği sözleri paylaşmama gerek bile yok. Yine de tarihie not düşülsün. Şöyle aşırı sağcı ve kadın düşmanı (hatta belki de alenen insan düşmanı) "eski" sözleri de mevcut...

"Reggae müziği bir batıllıktan ibaret. Tüm dünyanın en ırkçı müziği. Siyahi üstünlüklüçülüğün bir bütün olarak yüceltilmesi." (1984)

"Madonna absürd ve saldırgan olan her şeyi desteklemekte. Zavallı kadınlık. Kendisi organize fahişeliğe diğer her şeyden daha yakın." (1997)

"Bana Elton John'un kafasını getirin -ki bu etin cinayet olmayacağı bir an olacaktır, eğer tabakta servis edilirse." (2002)

* * *

Mideniz hala sağlam mı? Benim değil. Daha fazla tahammül edemiyorum.
İstediği kadar şarkıları güzel anılarımızda yer etsin.
Böyle zehir ve nefret saçan bir kişiyi artık dinlemeye niyetim yok.
Bu iğrenç sözleri söyleyen kişi ile,
Seksenlerde dinlediğimiz o naif kişi aynı kişi mi diye soruyorum bazen. Hayat çok garip.
Sanatı sanatçısından ayrı değerlendirmek lazım belki de, ama benden bu kadar.
Bunu ne midem ne de ruhum kaldıramıyor.
Hayranları "dinlemezsen dinleme, ne uzattın" diyebilir, olabilir.
Fakat onca senedir bir şeyleri paylaştığım bir sanatçıyla, eski bir kahramanla vedalaşmak, hem de bu şekilde kötü biçimde ayrılmak kolay olamazdı. Bardaklar çanaklar duvarlarda patlamadı belki. Ama sözler patladı.
Ve işin vahim tarafı şu paylaştıklarım buzdağının görünen yüzü. Daha ne "inciler" var!
Kendisi şarkısında İsrail'i överken, "herkes seni kıskanıyor, bu nedenle nefret ediyorlar" diyordu.
Ne garip ki kendisi için de aynısını düşünüyor ve "eleştiriliyorum çünkü doğru taraftayım" diyor.
Tarih kararını verir, hangimiz "doğru"yuz hangimiz değiliz.
2009'dan bu yana müzikal düşüşünü de not edersek kendi mirasını heba ettiğini söyleyebiliriz.
Şuan kendisi, vaktiyle şarkısında betimlediği "koca ağız (bigmouth)"a dönüşmüştür, bitmiştir.
Konuşa konuşa kendisini bitirdi. Ciddiye bile alınmıyor artık.
Normal gidişatta bir indie efsanesi olarak anılacaktı ama yarın ölse manşetleri görür gibiyim,
Faşistlikle suçlanacak. Aşırı sağcılara yaptığı övgüler paylaşılacak.
Kimse -haliyle- şarkılarından bahsetmeyecek.
Şimdi gidip sevdiği partilere oy toplamaya devam edebilir.
Bir hayranı daha eksik şuan. Yıllarca bizleri kandırdığını düşünmeye başladım.
O koca ağızdan ötesi değilmiş.

6 yorum:

  1. Ay ben şu adamı ve müziğini asla sevemedim. Etrafımdaki herkes hastaydı, ben radyoda orada burada çıktı mı kapatırdım. 10 sene önce Morrissey aşığı yakın bir arkadaşım vefat edince zaten hiç dayanamaz oldum. Saçmalıklarının birçogundan da haberim var. Yani benim her zaman bir no no idi kendisi. Kendi bokunda boğulsun 💩

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalan yok kendisini (ve elbette The Smiths'i) ben çok severdim. 2014 konserini de ballandırarak yazmıştım fakat o günden sonra bu saçmalamalarında vitesi öyle bir büyüttü ki artık daha fazla "sanatla sanatçıyı ayırabiliriz" bahanesine sığınamaz oldum. Kendisine yeni aşırılıkçı arkadaşlarıyla başarılar diliyor ve geçmiş olsun diliyorum.

      Sil
  2. Yazık üzüldüm şimdi arkadaşa ; kafası bozuktu düzene epeydir onu anlıyorduk da son zamanlarda huysuzluğunu medyaya sömürtecek kadar kaybetmiş keçileri demek... Bazı insanlar vardır olanlara, yapılanlara ,düzene, cehalete o kadar sinirlenirler ve üzülürler ki, ağızlarından öfkeli ve aşırı şeyler çıkar, tutamazlar fazla kaptırırlar, düşünmezler nereye gideceğini, kavgada söylenmeyecek şeyleri konuşurlar sorsanız pişman da değildirler... Ama anladığım kadarıyla Moriseyciğimizin şirazesi biraz fazla kaymış. Kafası da bulanmış, bu neperhiz bu ne lahana turşusu diyesim geliyor. Artık nedediğini bilmiyor yoksa sağcıları da versen bi kaşık suda boğar bence. Onun bokuyla kavga edesi var. Yaşlılık fena :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekşi Sözlük'te mevsimler isimli bir yazarın yazdıklarını paylaşayım: "Dün son albümünü baştan sona dinledim. Sonra son açıklamalarını filan okudum. Adam temiz delirmiş. Niyeyse kimse bahsetmemiş. Neyse toprağı bol olsun." Ahahahaha.

      Fazla dertlenmesinden veya hassas oluşundan dolayı delirdiğine inanmak istiyorum. Aksi halde kötü niyetli oluşu gibi bir ihtimal ortaya çıkar ki böyleyse durum çok daha fena :( Bu kadar bok yorumundan sonra kendisine yeni oyun alanları yaratmış olduk :p

      Sil
  3. Çeşit çeşit insan, çeşit çeşit fikir ve bakış açısı var. Sanırım sorun, düşüncelerini nasıl ve ne kadar ifade ettiğinde. Ve kirli fikirlerini eyleme geçirip geçirmediğinde. Negatiften beslenenler bizden uzak olsun:)

    YanıtlaSil