Kendimi övecek değilim burada fakat hatrı sayılır sayıda konsere gitmişimdir ama hiçbirinde cuma geceki konserdeki kadar heyecanlanmamıştım. Çok heyecanlandım, çünkü seyredebileceğime katiyen ihtimal vermediğim, rüyalarımda bile kendisini seyredemediğim bir müzik devini seyrettim, Terry Riley'i. Minimal müzik okulunun ordinaryus profesörü diyebileceğimiz bu öncü müzik adamını oğlu Gyan'la beraber sahnede izlemiş olmak zevkin de ötesinde, benim için bir şerefti. Çünkü minimal müzik en çok dinlediğim ve etkilendiğim türlerden biri. Haliyle bu türün öncülerinden birini canlı canlı dinlemiş olmak bir deneyimin de ötesindeydi (bir de yakında Philip Glass izlesek keşke). 20.yüzyılın dahisi Terry Riley!
İzlediğim en iyi konserdi diyemem, çünkü bu buluşma konserin ötesindeydi. Uzay yolculuğu yapmış gibi hissettim. Muhtemelen o mekandaki çoğu insan da böyle hissetmiştir. Onu seyretmek, Mars'a gitmek kadar sıradışı ve benzersiz.
Zorlu PSM bünyesindeki Touché'yi böylelikle ilk defa görmüş oldum. Touché, yabancı ülkelerde gördüğümüz caz kulüplerinin bir benzeri. Ama iyi örneklerinden diyebilirim. 120 seyirci kapasiteli ve yemek-içki servisi yapılıyor (yemek servisi doğal olarak konser başlamadan sonlandırılıyor). Daha fazlasını merak edenler sitelerine bakabilir. Bilet fiyatına bir içki veya yemek dahildi. Seçim size kalmış. Zorlu PSM'deki neredeyse bütün salonları deneyimledim. Studio'nun ışıklandırmasını ve ana sahnenin cüssesini düşünmezsek kompleks bünyesindeki en iyi sahne Touché'de diyebilirim çünkü her bir notayı tertemiz işitiyorsunuz. Kendine has bir ruh taşıyor ayrıca. Merak edenler için üç sahneyi de tavsiye ederim. Hepsinden çok memnun ayrıldım (ana sahnenin balkonundaki ses patlamaları hariç). Unutmadan söyleyeyim, eğer Touché'de bir şey izleyecekseniz, masa rezervasyonu yaptırmalısınız. Tek başına izleyecek olanlar maalesef gerideki bar kısmına yakın yerde oturuyor. İki ve daha fazla kişi sayısında iseniz önlerdeki masalarda oturabiliyorsunuz. İyi ki tek gitmemişim. Üstadı bir nefes mesafeden izlemek paha biçilmezdi.
Terry Riley arkadaşlar. Yazarken bile "gerçek miydi" diye düşünüyorum. 84 yaşında bir müzikal dev. Steve Reich, Philip Glass, Kronos Quartet, John Adams gibi türün duayenlerini etkilemiş, elektronik müziğin bir nevi öncülüğünü de yapmış, deneysel çalışmalarıyla altmışlar rock müziğini de etkilemiş (örneğin The Who'nun rock tarihine damgasını vuran rock marşı Baba O'Riley ona ithafen yazıldı ve The Velvet Underground ilk albümünü kaydederken kendisinden etkilendi) bir sanatçıdan bahsediyoruz. Sadece minimal müzikle değil, bir çok farklı müzik türüyle de ilgilendi. Defalarca Hindistan'a giderek oranın müziğinden etkilendi ve Pran Nath gibi klasik Hint müziğinin üstadlarından birinden dersler aldı, caz müzisyenlerini dinledi, doğu ezgilerini elektronik öğelerle harmanlayarak avant-garde işlere imza atmış oldu. Ta 60'ların başında bestelediği In C eseri bugün hala müzik tarihinin en önemli eserleri arasında.
"Müzik evrene ruh, zihne kanatlar, düşleme uçma yetisi ve her şeye yaşam verir." - Plato
Ne kadar şık bir mekanmış. Ama sanki havasız kalırmışsın gibi de biraz, nasıldı ortam?
YanıtlaSilYok valla höldür höldür klima çalışıyordu üşüdüm :D :D Fakat şakası bir yana çok sevdim. Ankara'ya da lazım böyle :/
SilAmaan Ankara'da daha doğru düzgün dans edecek mekan yok, böyle bir mekana sıra gelmez, biz göremeyiz Zihin Dede :P
YanıtlaSilZaten 6.45 Kaybedenler Kulübü de olmasa (<3) Zihin Dede dışarı çıkmayacak ahahahaha :D
SilYa dede yaa sen şöyle bi Ankara rehberi gibi bir yazı hazırlasan ya? Hani konser rehberi gibi. Sen eski topraksın bilirsin :P Hangi grup nasıldır, hangi mekan iyidir hangilerinden uzak duralım falan. Hadi be Zihin Dede :) Kuruduk kaldık mutfakta pijamalarla dans ediyoruz.
YanıtlaSilAhahahahaha sinirim bozuldu ahaha :D :D Vaktiyle dede bir liste hazırlamıştı ama o mekanların bazıları kapandığından dolayı yenisini yapayım. Haziran ayı içerisinde blogumda :)
SilKonser haberlerini sıcağı sıcağına hemen vereyim.
18 Haziran - LP (Vişnelik)
30 Haziran - Loreena McKennitt (Congresium)
OHA!!
28 Eylül - Overkill (Milyon Performance Hall)
Dedeye sahip çıkalım.
Oleeeey! Dedem iyi bir ihtiyaaar, pamuk gibi saçları vaaaar hahaha
SilSen de yazmasan konserlerden hiç haberim olmayacakmış.
Eee 5.günün şafağında doğuya bakınca Gandalf yerine ben görünüyorum :p Ankara bu sene gayet iyi konserlere evsahipliği yapıyor.
SilBloğunuzu yeni keşfettim ve başlıktaki cümle '' Ve en sonunda göreceğin aşk vereceğin aşka eşit olacaktır.'' o kadar güzel ki.. Konser çok keyifli geçmiş. Bende yeni açtığım blog sayfasıyla aranızdayım, destek ve yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkürler,sevgilerimle. :)
YanıtlaSilGrubun yazdığı en güzel dize bence :)
SilEn kısa zamanda uğruyorum. Sayfanızın yolu açık olsun.
Öyle güzel anlatmışsın, mutluluğunu öyle güzel dile getirmişsin ki... Umarım böyle daha pek çok konser anın, dinleti anın olur :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler ^^
SilGerçekleşebileceğini rüyamda bile varsayamıyordum :D
Evet, Avrupa'daki caz kulüplerini aratmıyor orası. :)
YanıtlaSilBen de beklerim sayfama, sevgiler! :)
Güzel düzenlemişler mekanı :)
Sil