Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

25 Nisan 2019 Perşembe

Tiyatrolar ve Uçan Paralar

Geçen ayın sonunu zor gördüm. Nereye gitti o paralar? Söyle! Vallahi tiyatroya, konsere.
Hayatımda bu kadar yoğun bir tiyatro seyretme rutini yaşamadım. Bir gece o, diğer gece bu.
Tiyatro kapıları önünde koşturdum. Değdi mi? Çoğunlukla evet. Çok sevdiklerim oldu.
Sadece bu ay izlediklerimi değil de son aylarda izlediklerimden birkaçını yazayım.

Haldun Dormen Bey'i sahnede seyretmek herkes ister. Fakat bir türlü denk gelmiyordu.
Bir Zamanlar Gazinoda isimli oyunuyla şehrimizi renklendirmeye geldi, bu defa kaçırmadım işte.
Nostaljik bir hikayeye sahip. Unutulmuş sanatçıların tekrardan sahneye çıkmasına dair.
Sosyal medyada genelde insanlar beğenmemiş ama bence tebessüm ettiren bir oyundu.
Kerem Atabeyoğlu (ne müthiş bir adam) ve Gülen Karaman'ın performanslarına dikkat çekmeli.

Sonra Marquis De Sade'ın son günlerini anlatan Tüy Kalemler'i izledim Tatbikat Sahne'de.
Marki rolünde tabii Erdal Beşikçioğlu vardı. Süper bir oyun çıkardığını söylemem gereksiz.
Oyunun yapım kısmına bayıldım. Işıklandırma, dekorlar, müzikler, kostümler harikaydı.
Fakat De Sade'ı naçizane okumuş bir kişi olarak oyun metnini pek beğenmedim.
Hem Marquis'nin fikirlerini tam yansıtmaktan uzaktı hem de tarihi hatalar içeriyordu.
Mesela De Sade'ın ölümü bu şekilde gerçekleşmedi.
Dahası onu olduğundan farklı bir kişiliğe dönüştürme hevesi sezinledim. Neyse uzatmayayım.
İçerdiği yoğun cinsellik ve din göndermeleriyle sezonun en iddialı oyunu.



Yılın en güzel oyunu bence yine bir Tatbikat Sahne yapımı Tak Tak Takıntı'ydı. Çok güldüm.
Ve gurur da duydum. Çünkü tamamen genç oyunculardan derlenmiş kadrosu.
Kocaman isimler olmadan da büyük bir sahne çıkarılabiliyormuş.
Altı obsesif kompulsif hastasının bir arada geçirdiği komik anları konu alıyor.
Mutlaka izleyin. Çok güzel. Derdiniz tasanız silinip gidecek. Tüy gibi hafiflediğinizi hissedeceksiniz.



İlginçtir, bu oyunun bir diğer farklı yapımını daha izledim. Bu sefer başrolde Ali Poyrazoğlu vardı.
Takan Takana isminde. Her iki oyun da aynı Fransız oyunundan uyarlanmış.
Fakat ufak tefek farklar var. Mesela bu versiyonu daha interaktif. Sahneden seyredebiliyorsunuz.
Açıkçası Tak Tak Takıntı'nın kadrosu bence daha başarılıydı.
Tabii bu farkın hissedilmesinde oyunun sonundaki sürprizi bilerek ikinciye izlemek de etkili olabilir.

Bu sezon izlediğim oyunlar arasında en sevdiğim ikinci oyunsa Vee Perde'ydi.
Başrollerinde Yasemin Yalçın ve değerli eşi İlyas İlbey'in olduğunu hatırlatalım.
Açıkçası kendilerini doksanlı yıllarda severek izleyenlerdendim.
Dolayısıyla tarafsız bir gözle seyredemedim. Tamamen taraflı ve hayran dolu gözlerle izledim.
Biletler çıkar çıkmaz aldım en önden. Yıllar sonra Yasemin Yalçın'ı sahnede izlemek bir keyifti.
Oyun hem Türk tiyatrosuna ve güldürü tarihine selam niteliğinde,
Hem de Bir Zamanlar Gazinoda'ki gibi "unutulmuş efsanelerin yeniden dirilişi" hakkında.
Kadından komedyen olmaz diyenler...
Bu oyunu bir seyredin. Öyle konuşalım.
Hem güldüren (epey güldüm) hem de sonunda duygulandıran (epey duygulandıran) bir oyun.
Sonundaki "meşhur" tiradı dinlerken koltuğa gömülüyorsunuz. İyi ki sahnelere döndünüz.


2 yorum:

  1. Yasemin Yalçın ve İlyas İlbey geçenlerde bir televizyon programındalardı. Sohbetleri, tarzları o kadar iyiydi ki "ne varsa eskilerde" var dedirttiler bir kez daha. Aslında yarın evime yakın bir sahnedeler ama şu sıra gidemiyorum. Mayıs ayında oyun varsa kesinlikle bakacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklentimin de üstünde bir oyundu. Seveceğinize eminim :)

      Sil