Tanımasam da tanışmış gibi hissettiğim yazarlardan biri daha.
Nasıl oldu, neden oldu bilmiyorum, ama geçen seneden beri "kayıp zamanın izinde"yim.
Yer yer helak olduğum anlar da yaşandı. Fakat genel olarak iyi gidiyor romanları.
Nefesinizi tutup yedi ciltlik, bir milyon küsür kelimelik, devasa bir modern seriyi okumak...
Cidden aklımı kaçırmış olmalıyım diyorum. Ama sonra düşünüyorum...
Hayata dair öyle detaylar paylaşıyor ki, şaşıyorum.
Mesela bir öpüşme sahnesi o kadar detaylı ve gerçekçi ki, inanamıyorum.
Gerçek hayatınızın gerçekliğini sorgulamaya başlıyorsunuz.
Zamanda bazı şeyleri "kaybetmiş" olabileceğinizi farkediyorsunuz.
Ve en sonunda Proust çıkıp,
"Her şey yanıltıcı ve değişken olsa bile tek değişmez sanatın kendisi" diyor.
Alışkanlıkların en büyük düşmanı olan sanat.
Zamanı donduran sanat.
Bir sahneye farklı açılardan bakmamızı sağlayan sanat.
Bu yüzden sanat bizler için hayati bir şey. Yaşamda ıskaladığımız şeyleri hatırlattığı için değerli.
Proust, romanlarında hayata aslında olması gerektiği gibi bakıyor.
Fakat sevgili okur nerede ? Neden böyle bakamıyor hayatında ?
Kişisel gelişim kitapları ne anlatır bilemiyorum.
Lakin Proust, müthiş bir gelişimci.
Hayatın içinden değil, hayatın üstüne konuşuyor.
İçini doldurmak ve yaşamak bizim işimiz.
Çok yaşa koca Proust. Yatak hayatın kendisi.
Kişisel gelişim olaylarını ben de pek bilmiyorum fakat sanatın boşlukları doldurması fikrine kesinlikle katılıyorum. Hatta bence insanlar neden bazı şeyleri zorlama ile yapmak istiyorlar anlamıyorum, gözümüzün önünde tüm ihtişamıyla duran bir seçenek varken..
YanıtlaSil"Gözümüzün önünde tüm ihtişamıyla duran bir seçenek" Harika bir tespit :) Sanat herkesin içinde aslında. Fakat bazıları kendini ifade etmekten çekiniyor ve dolayısıyla o bakışı ıskalıyor.
SilEv yapimimi pek sayko mim linkine tikladim ama galiba kaldirmissin bu postu. Cunku altina gelip yorum yapacaktim cunku basligi "ev yapimimi saykodelik kek" diye okudum. Kek kafasi maceralarini okumak icin girecektim heyecanlanmistim. Kek degilmis, mimmis.
YanıtlaSilTaslaktı o fakat yanlışlıkla elim değdi, kaldırdım ya offf yayınlanmış demek :( Meh. Neyse bitince yayında :)
SilNot: Şeker ve her türlü beyazdan uzak yaşıyorum ^^
Serinin ilk kitabını geçenlerde bitirdim. Başlarda acayip bunaldım, devam edemeyeceğim dedim, bir hafta ara verdim ama dayanamayıp devam ettim. Farkında olmadan hayatımın parçası oldu. Ve bil bakalım ne yaptım? Kitap biter bitmez, serinin tamamını sipariş verdim. Proust'un bu kadar iyi gözlem ve analiz yapabildiğini görmek beni büyüledi sanırım. Seriyi ne zaman bitiririm bilinmez ama iyi ki okumaya başladım.
YanıtlaSilNot: Uzun zamandır yorum yapmıyorum ama yazılarını takip ediyorum komşum. Unuttum sanma. :)
Kayıp Zamanın İzinde okumak bence farklı bir ruh hali. Zamana yaymak lazım sanki. En azından okurken ben öyle bir yol izledim. Peş peşe okumak biraz yorabilir. Fakat zamana yayarak keyfini çıkarmak ve çıkarımları düşünmek zevk verici. Ben de serinin 5.kitabına geldim sayılır. Lakin sıradakini gelecek seneden önce okumam herhalde :) Yer yer insanı yorduğu oluyor. Ben en fazla 1. ve 4. kitaplarda bunaldım. Fakat bir şekilde halloldu. Uzun soluklu bir dizi izlermiş gibi karakterlerle beraber yaşıyorum diyebilirim :) Proust'un deyim yerindeyse yattığı yerden bu kadar sahici tespitlerden bulunabilmesi enfes.
SilNot: Senin yorumunu görünce hemen geldim cevaplamaya. Özlettin komşum, hiç olmazsa ufak bir blog denemesei yok mudur ufukta?
İlk kitabı 1,5 ayda okudum. Serinin diğer kitaplarını da peşpeşe okuyamam zaten. Öyle okunacak bir seri değil bana göre. Bakalım, ne zaman biterse artık. :)
SilNot: Düşüncesi var ama uygulamada yok henüz. Belki yılbaşından sonra. :)
Genelde okuyucular üçüncü kitabı pek sevmemiş de benim şimdilik en sevdiğim o :) Çok keyifle okudum ve yer yer güldüm. Esprili bir Proust var o kitapta. Sodom ve Gomorra biraz bayık geldi.
SilNot: Jingle bells jingle bells nidasıyla bekliyoruz.
Her an yaşamımızda bir çok konuyu ıskalıyoruz ve yaşam akarken elimizden akıp gidiyor kaçırdığımız ne varsa. Okuması epey zahmetli, derin anlamları ile bir o kadar da değer.
YanıtlaSilBir sincap gibi yaşamak lazım aslında. Şair haklı.
Sil