Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

16 Ekim 2018 Salı

Paul Mccartney - Egypt Station (2018)



En sevdiğim Beatle Mccartney’den nihayet yeni bir uzun metraj albüm haberi geldiğinde çok heyecanlanmıştım. New, beni tatmin etmemişti ve hala hayattayken kendisinden yeni şarkılar dinlemek için yanıp tutuşuyordum. Albümün Egypt Station gibi ilginç bir isminin olması işin tuzu biberiydi. Her ne kadar fazla beklentiyle dinlemeye oturmasam da sonucunda ortaya çıkan bu albüm şaşırttı.

Egypt Station, Memory Almost Full’dan bugüne kadar yapmış olduğu en iyi çalışma olmuş diyebilirim; karmaşık ama tüketimi kolay. The Beatles zamanını hatırlatan şarkılar da var, pop çizgisine kayan yeni nesil Paul şarkıları da. Hatırlarsanız kendisi bir süredir genç kitleye ulaşma çabası içinde Kanye West, Rihanna, Mark Ronson gibi isimlerle çalışmakta.  Yeni albümü iki kitleye de ulaşabilecek ayarda.

Paul’un en iyi yaptığı şey ne derseniz ballad yazmaktır derim. İç içe geçmiş düzenlemeler ve deneysel çalışmalar haricinde.  Ne zaman piyanosunun başına otursa başarıyor. Egypt Station’ın sözsüz açılışına müteakip başlayan I Don’t Know da bunun kanıtı. İlk notalardan etkiliyor dinleyeni. Oldukça zor atlatılan bir dönemin meyvesi aslında. Herkes gibi Paul da bunalımlı zamanlar geçirmiş ve “ne halt yiyorum burada” sorusunu sormuş kendi kendine. Sözleri ve enstrümantal girişi ne kadar melankolik olsa da şarkının geneli itibariyle fazla karamsar da sayılmaz.

“İşte her köşede o belaları görüyorum,  
Öğrenmem gereken ne çok ders var, 
Neyi yanlış yapıyorum ki? Bilmiyorum.
Sorunum ne peki? Haklı mıyım? Yoksa haksız mıyım?”  

Albümden çıkan ilk tekli Come On to Me tam anlamıyla bir Paul şarkısı. Neşeli, yerinde duramayan ve bol bol “do-do” içermekte. Üflemelilerin eklenmesi ile keyif arttırılmış. Belki albümün en iddialı şarkısı değil fakat yıllar sonra bile neşeyle dinleyeceğimiz çok açık; dans ettirmesi garanti.

Beatles’ın Revolver dönemini hatırlatan Happy With You albümde en sevdiğim şarkılardan biri. Tatlı gitar eşliğinde sakin bir şarkı.  Yaşı ilerledikçe sesiyle epey zorlanmaya başlayan Paul’un şöyle şarkılarda sesini çok iyi kullandığını düşünüyorum.

“Cep dolusu metelikleri at Trevi Çeşmesi’nin içine.
Dağdan akan buz gibi suyu seyret.
Yeni doğmuş kuzunun annesini çağırışını dinle.
Tekrarda buluşan birbirini seven arkadaşları izle.”

Nedense ilk dinlememde fazla ısınamasam da Who Cares’in zamanla açıldığını fark ettim. Tempoyu düşürmeden ilerleyen albümün en eğlenceli şarkılarından. Yalnız nedense dinlerken Paul’un şarkıyı söyleme biçimi Mrs. Vandebilt’i anımsattı. Farketmeden şarkının nakaratlarını karıştırdım. Bir anda kendimi Mrs. Vandebilt söylerken buluverdim.

“Kim umursar aptalların söylediklerini? 
Kim umursar aptalların yaptıklarını?
Kim umursar senin kalbindeki acıları? 
Kim umursar seni? Umursayan benim.”  

Fuh You acayip ismiyle şaşırtsa da muhtemelen şarkının kendisi daha şaşırtıcı. Çünkü düpedüz yeni nesil pop rock gruplarının şarkılarına benziyor. Coldplay’e benzetenler olmuş. Düşününce hak veriyorum bu tespite. Chris vokalde olsa hiç sırıtmazdı. En sevmediğim kısmı nakarattaki “fuh you” kısmı. Zira Paul’un sesi yetmediğinden yükselen kısımlar hep başkalarına bırakılmış.

Neyse ki gitarlarıyla beraber albümün en güzel şarkılarından Confidante kurtarıcımız oluyor.

 “Eskiden sırdaşımdın, merdiven altındaki dostumdun benim,
Seninle günler boyu oynar ve tüm sırlarımı anlatırdım.
Diğer sözde dostlarıma hiç anlatmadığım gibi,
Ben dövüşürken arkamda dururdun.” 

“Bayanlar baylar, sizin önünüzde önemli bir şey söylemek maksadıyla durmaktayım” anonsuyla açılan savaş karşıtı People Want Peace, ne kadar ulvi bir mesaj vermek istese de o kadar çiğ kalmış ve zamanında yapılan işlere oranla zayıf durmakta ki keyif verdiği söylenemez. Altmışların sesi olan biri çok daha iyisini yapabilirdi.

Neyse ki bu albümün iyi yanı zayıf şarkıların hemen ertesinde onlara göre çok daha başarılı olanların gelmesi. Kopmadan albümün bütünlüğü sağlanmış. Hand in Hand de albümün bir diğer piyano şarkısı. Sözleri basit olsa da insanı bir şekilde büyülüyor. Araya giren flüt şarkıyı zengin kılmış. Albümün en iyilerinden.

Paul’a yakıştırmasam da bazı pop şarkılarını güzel kotardığı da gerçek. Dominoes mesela. İnsan dinlerken eşlik etmeden edemiyor. Ritmi insanı mutlu ediyor sanki.

Back in Brazil maalesef albümde sevmediğim tek parça. Üzerinde özellikle çalışılmış gibi durması şarkıyı gereğinden fazla ciddiye almamız gerektiğini gösteriyor ki şarkıyı zayıf kılan şey de bu. Japonca nakaratın anlamsızlığı da cabası. Ne alaka diyorsunuz. Sakızdan çıkan manilerden hallice şarkı sözlerine değinmiyorum bile.

White Album’den fırlama duran Do It Now, galiba en sevdiğim şarkısı oldu bu albümün.

“Rüzgar nereye esmekte bilmiyorum…
Hiçbir şey kesin değil, bildiğim odur ki
Şimdi gerçekleştir onu, halen görüşün açıkken
Şimdi gerçekleştir onu, halen bunu isterken.” 

Girişini beğenmesem de nakarata doğru funky bir hava yakalayan ve “she’s a rock” tabirini Ceaser Rock olarak telafuz ederek kelime oyunu yapan Paul, yetmiş altısında Helter Skelter’cılık oynuyor. 60’larda olsaydı kulakta çok daha haşin bir şarkı gibi tınlardı. Yine de albümün iyilerinden.

Felaket uzun süresiyle küresel ısınma temalı Despite Repeated Warnings, kötü bir şarkı olmamasına rağmen fevkalade tahmin edilebilir olmasıyla büyüsünü kaybediyor.

“Aman Allah maazallah” nidalarıyla dinlediğim Hunt You Down/Naked/C-Link potpurisini açıklamak için kelimeler yetmez. İçinde inanılmaz bir gitar solosu barındırmakta ve düzenlemesiyle A Day in Life’ı hatırlattı. Sıradışı, karmaşık, gürültülü, dalgalı ve alkışlanası ! Paul Mccartney budur diyorsunuz. Şarkıda akustik gitar, çello, vibrofon, elektro gitar, perküsyon, klavye ne ararsanız var.

Bunları Dinlemek Lazım: I Don’t Know, Happy With You, Hand In Hand, Do It Now, Hunt You Down/Naked/C-Link


6 yorum:

  1. Şahane bir yazı olmuş ve benim için de müthiş bir haber. Ciddi bir Beatles hayranı olmama rağmen grubun üyelerini yakından takip etmiyordum. Gerçi genel olarak müzik dünyasındaki gelişmeleri takip etmiyorum fakat bu Beatles için geçerli bir bahane değil benim için :)
    Yazından sonra hemen açıp dinledim albümü, Happy With You şarkısına da bayıldım gerçekten.
    İnsanın içini neşeyle dolduran bir sadeliği var gerçekten :)
    Bu yazı için -güzel haber için- sana teşekkür etmek istedim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beatles sevgisi daima :) Grubun ruhunu 2018 yılında bile taşıdığından dolayı Paul'a teşekkür ediyoruz. Şarkıyı ve yazıyı beğenmenize sevindim ayrıca :)

      Sil
  2. Gerçekten dolu dolu, çok güzel bir albüm yorumu olmuş.
    McCartney'i seviyorum ve elimden geldiğince de takip etmeye çalışıyorum.
    Bu albümü kesinlikle en başarılı albümlerinden biri bana göre. Hatta biraz daha ileri gidip, bu albümde sevmediğim bir şarkı bulamadım bile diyebilirim.

    Balladlar, nostaljik tınılar ve pop hepsi birbirinden güzel. Bu yılın en başarılı albümlerinden biri bana kalırsa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yalan söyleyeyim valla beklentim düşüktü. Zira son yıllarda pek güzel işler yapamıyordu. Fakat tükürdüğümü yalattı. Gerçekten de iyiydi. Neredeyse hiç es geçmemiş şarkılar. Demek ki bitmemiş :) Harrison ve Mccartney olmasa Beatles olmazdı. Beatles'ı Lennon değil o ikisi yükseltti.

      Sil
  3. Bu güzel albüm yorumu için teşekkürler. McCartney dinlemek her zaman büyük bir keyif, henüz dinlemedim. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fevkalade keyifli olmuş. Umarım beğenirsiniz albümü, ben teşekkür ederim :))

      Sil