En büyük idolüm. Şair, ressam, şarkıcı, besteci, yönetmen ve aşık ! En zorunu sona sakladım.
Aşk hayatımı soran olursa, leş gibi. Şansım yaver gitmiyor. Bir bakıyorsun olacak gibi, sonrası yok.
Tatil planı yaptım iki defa bozuldu. Daha ne gezeceksin sen tarzında çemkirmeleri duyuyorum
Gezmem lazım. Okumam lazım. Kafamı doldurmam lazım. Yoksa kötü düşüncelere kapılıyorum.
Genel olarak yalnız bir insanım. Bundan memnuniyetsiz değilim. Lakin bazen yoruyor.
Bu sıralara Tom Waits dinliyorum. Turne yapmamasına çok kızıyorum.
Sürekli bir meşguliyet içinde olmam gerek. Yalnızlıktan falan değil. Usanmaktan.
Çok usandığım zamanlar oluyor. Hemen bir konsere gidiyorum. Olmadı kitap okuyorum.
Nakit ve vakit el verirse de gezmeye çalışıyorum. Yurtiçi yurtdışı.
Gezerken ve müzik dinlerken yaşadığımı hissediyorum. Onun haricinde ölüyüm. Ben yokum hatta.
Vaktiyle kirlendim. Camus çeldi zavallı aklımı. Schopenhauer zehirledi. Son ütüde Woolf.
Lise yıllarımın sonundan beri karamsarım hayata dair. Hala da öyledir.
Blogumda yazmıyorum. Fakat ölüm ve yokluk fikri kafamda dönüp duruyor.
Nefes gibi yaşıyoruz sanki. Bir çekiyoruz ve peşinden kaybediyoruz.
Tüm bu sanata düşkünlük, gezmek, yazmak, fotoğraflamak... Hepsi varolma çabaları.
Proust çok haklı. Değişmeyen ve objektif olan tek şey sanat.
Anılar bozuluyor, aşklar bitiyor, tarih tahrif ediliyor, devirler değişiyor.
Fakat sanat oracıkta duruyor. Tüm bakirliğiyle.
Sanat, doğa ve büyük yaratıcı. Başka da inanmıyorum.
Hayata bile.
Neden inanayım ? Ağacın zerafeti, bulutun gölgesi, Tanrı'nın varlığı, notalar, havlamalar...
Bunlar gerçek. Ve yetiyor.
Thoreau'nun izinden ilerlenebilir mi dersiniz ? Bir göl kenarına yerleşmek.
Kalabalıktan uzakta.
Sessizlik.
Ama hayır, kalabalıklar da lazım. İç sesi bastrıyor.
Brautigan'a inanıyorum. Onun kitapları daha güzel bir dünyaya uyandıracak bizleri.
Yaşamaya çalışıyorum. Herkes gibi.
Neresindeyim bu yaşamın o muallakta.
Müzik bilgini otobiyografik öğelerle harmanlayıp bir kitap yazmayı denesen? Başarılı olacağını düşünüyorum Zihin. Gerçi ukalalık yapmayayım belki de yazıyorsundur ya da düşünüyorsundur:) Paul Auster'in son kitabı 4321'in karakterinin öyle bir çalışması var, çok hoşuma gitti. O da sinemanın, izlediği filmlerin hayatındaki yerini kitaplaştırmıştı. Film kritikleriyle birlikte... Böyle söyleyince kuru oldu da oldukça duygusal, hoş ve aynı zamanda bilgilendirici bir çalışmaydı:)
YanıtlaSilGüzel fikimiş :) Kim bilir belki yazarım. İmza günü düzenleriz bahaneyle blogdaşlarla buluşuruz. Tuttum :)
SilKesinlikle düşünmelisin. Keyifle okurum ve okuturum:) Ankara'da, İstanbul'da imza günleri,şahane:)
Sil:)
Silselam! ben geldim :) ünv. mezun olduktan sonra geldi o karamsarlık gitmiyor hatta her geçen gün artıyor yani seni anlayabiliyorum , mutlu olabilmek için ne gezi ne kitap ne de başka bir şey farkındalığı azaltmak gerek onu da bizim gibiler yapamıyor maalesef..
YanıtlaSilHoşgeldiniz efem :) Gözümüz yollardaydı. Post-punkın kraliçesi :p Keşke o farkındalığı susturabilsek...neredeee.
SilBrautigan kitaplarından bir tanesinden bahseder misiniz? Burada internet çok iyi değil, aramalar da sorunlu oluyor. Merak ettim, nasıl bir havası var kitapların. Diğer meselelere de ışık tutabilir, bir yön verebilir (benim kafamda) :)
YanıtlaSilÖncelikle şu yazımı bi ekleyeyim :)
Silhttps://zihninarkasokaklari.blogspot.com/2017/03/hayalet-brautigan-ve-asr-hippi-sarklar.html
Genel olarak sürreal işleyişi var. Aşktan doğaya ölümden intihara esprilerden gözyaşlarına kadar geniş bir skalası var. En sevdiğim kitapları ise Tokyo-Montana Ekspresi, Sombrero, Big Sur'un Güneyli Generali ile Babil'i Düşlemek :)
Brautigan kitapları ve şiirleri insanın ömründe rastalayacağı nadir güzel şeylerden biri desem abartmam. Çok naif. Okurken sevinç gözyaşları bile dökebilirsiniz. Keşke intihar etmeseydi...
Teşekkürler! Linkteki yazıyı okudum, sevdim, genel olarak da "sürrealse iyidir" diye bir yaklaşımım var :) Sonbaharda kitaplara da bakarım inşallah.
SilBunun dışında, kendi hayatımla ilgili düşündüğüm bir şey, içinde 'ben meselesi' olan anlar ve olmayan anlar var, olmadığı zamanlar kolay geçiyor. Diğer insanlarla birlikteyken nasıl 'olmayacak' bilmiyorum ama bir şeyleri konuşmak/paylaşmak iyi.
(Başka da bir irdelemem yoktur :)) Selamlar.
Paylaşmak iyidir. Yine bekleriz efendim :)
Sil