Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

18 Kasım 2020 Çarşamba

AC/DC - PWR/UP (2020)

"Kırk yıldır aynı şarkıyı yapan grup" AC/DC, uzun bir molanın ardından tekrardan stüdyoya girerek yeni bir albüm ile bizleri karşıladı. Şimdi bu ilk cümledeki tespitimden ötürü rock ve metalci dostlar kızabilir; kızmayın dostlar. AC/DC'yi elbette ben de severim, dinlerim. Hele de Bon Scott kayıtlarını (toprağı bol olasıca). Fakat size de öyle gelmiyor mu, grup, kırk yıldır hep aynı şarkıyı döndürüyor? Özellikle son yirmi yılda çıkardıkları işlere bakın. Birbirinin aynısı. Ne davulu değişik, ne gitar soloları. Ne zaman nereden ne geleceği belli. E bunun heyecanı nerede? Bakalım öyleyse PWR/UP ya da uzun haliyle Power Up'ın yeni bir sözü var mıymış.

Blues "hard" rock olarak nitelendirdiğim AC/DC, çoğu metal dinleyicisi gibi benim de hayatımda ergenlik yıllarımda girdi. Grubu diğerlerinden ayıran, blues tavrı olduğu için ilgimi çekmeyi başardı hemencecik. Elbette Back In Black dinleyerek çıktık yola. Sonra Highway To Hell, The Razors Edge derken bugünlere geldik. Her daim favori albümlerim Back In Black, High Voltage, Let There Be Rock ve hakkının yendiğini düşündüğüm Powerage oldu.

Bon Scott'ın da hakkının yendiğine inanıyorum. Rock camiasının figürleri kendisini sahiplense de AC/DC hayranlarının birçoğu grubu Brian Johnson'lı sahipleniyor; ki kendisine ben ısınamıyorum (hatta en sevmediğim metal vokallerin başındadır). Ses rengini de beğenmiyorum, tavrını da, özentiliğini de. Hatta bazen grup keşke dağılsaydı da bu vokal değikliğini görmeseydik diyorum. Led Zeppelin iyi bir örnektir. Bırakın vokalisti, davulcusu ölmesine rağmen yola devam etmemeyi seçmişlerdir. İyi de etmişler. Aradan kırk yıl geçti. Özledik, gözlerimiz yollarda. Ama biliyoruz ki gelmeyecekler. O hep ışıltılı albümlerle anılacaklar. AC/DC için baktığımda, bu değişiklik sonrası yaptıkları albümlerin ikisi hariç hiçbiri dişe dokunur olmamış (hadi Ballbreaker'a kıyak yapayım).

Power Up, grubun on yedinci stüdyo albümü. Altı yıldır albüm yapmadıkları ve Brian Johnson'ı da hastalığından ötürü yedek kulübesine çektikleri düşünülürse son yıllar grup için hiç de iyi geçmedi. Bir de yetmezmiş gibi Malcolm Young'ın ölümü de gruba moralman çökertti. Axl Rose ile turneye devam ettiler; fena da gitmedi aslında. Ama tabii bir şeyler eksikti (ilginçtir, albümde Malcolm Young'ın emeği de var dolaylı yoldan).

Brian Johnson'un geri döneceği duyulduğunda herkes sevindi (ben hariç). Öyle veya böyle AC/DC'yi bir kez daha dinleyeceğimiz için aslında şükretmemiz gerek. Fakat ortaya çıkan işin maalesef bir ağırlığı yok. Öyle ki, herhangi bir AC/DC saygı grubu (tribute band) kaydetmiş gibi duruyor. Albümü başlatan Realize, yüksek enerjili tipik bir şarkı. Gruba gir çık yapa yapa laçka olan Phil Rudd, davulda iyi iş çıkarmış. Şarkının başındaki mırıldanma da Thunderstruck'ı hatırlatıyor. Eğer ömürleri yeter de bir turneye çıkarlarsa canlı canlı dinlemek isteyeceğim bir şarkı Rejection. O arkadaki "uu, uu" tipi vokaller grup için genç tınlıyor. Hoşuma gitti.

İki birbirinin aynı şarkıdan sonra, en azından girişiyle soluk aldıran ve sonrasında vites büyüten albümün ilk teklisi Shot in the Dark, vasat bir şarkı maalesef. O kadar zamandan sonra ilk yayınlandığında heyecanlanmam gerekirken o gün bile beğenmemiştim. Hala değişmedi. Bir milyon tane böyle AC/DC şarkısı var. Ne ritmi farklı, ne sözleri.

Kick You When You're Down, eski günleri hatırlatan güzel bir parça. Buram buram viski (içki sağlığa zararlı çocuklar) ve blues kokan bir riff... Keşke yazbaşında çıksaydı. Uzun yolda açar dinlerdik.

Hangi şarkı olduğunu çıkaramadım, Demon Fire, eski bir rock şarkısının riff'ine benzer bir tane kullanıyor. Bulan birisi olursa yazsın. Minnet duyarım. Şarkı mı? Dinmeyen bir diş ağrısı gibi, "sürüyor".

Code Red'e kadar yine birbirinden farksız şarkılar var. Ama bu şarkıda bir duralım. Tıpkı Kick You When You're Down gibi bu da sıkı bir blues şarkısı. Haliyle leziz. Solosu da tatminkar. Yeterli mi? Böylesi ruhsuz bir albüm için çok bile.

Sözün kısası, ortada yine risksiz, bilindik bir AC/DC kaydı var. İşin kötüsü, o kadar tekdüze bir albüm ki, şarkıların değiştiğini bile anlayamıyoruz. Black Ice'tan aldığım o hazzı anlaşılan bir daha alamayacağım (keşke veda albümleri olsaydı). Power Up, Rock or Bust denen çöp albümün yanındaki yerini alıyor. Acaba ölü bir atı tekmelemekten vazgeçseler mi?

Bunları Dinlemek Lazım: Code Red, Kick You When You're Down, Realize

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder