Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

17 Haziran 2019 Pazartesi

Kiev'de Öpüldük

Çok büyük.
Çok sıcak.
Çok edepsiz.
Çok gürültülü.

Hava fişekler, alevler, maytaplar, ışıklar, konfetiler, kocaman balonlar, patlama sesleri, fırlatılan penalar, ağızdan kan tükürmek, ateş üfürmek, cinsel göndermeler, gitardan fırlatılan roketler, devasa topuklar, sahne kostümleri, bol makyaj, mikrofon döndürme, gitar parçalama ve disko topu. Kiss konserlerine dair ne varsa dün geceki Kiev konserinde mevcuttu.



Çocukluğumdan beri Kiss'i izlemek istiyordum. Uzay Adam, Kedi Adam, Yıldız Çocuk ve Şeytan. Lakapları bile çizgi filmlerini andırıyordu. Albümlerinden, çizgi romanlarından, oyuncaklarından, filmlerinden ve konser kayıtlarından tanıdığım bir çocukluk figürü. Batman'imle tanışmış gibi oldum (tipleri de süperkahraman gibi). Ve şunu farkettim, bunca senedir gittiğim onca konsere rağmen daha önce gerçek bir rock konseri izlememişim. Kiss çok farklıymış.




Kiev Olimpiyat Stadı'nda erken saatlerde sıraya girdim. Sıcağa rağmen gıkım çıkmadı. Son yıllarda "artık oturarak izleyeceğim" diye kendime çemkirirken bir kez daha yeminimi bozdum ve sahne önü aldım. Zira bu Kiss'in veda turnesi. End of the Road World Tour ismi de. Avrupa ayağındalar ve yazsonunda kıtaya veda ediyorlar. Fırsatı olan kaçırmasın.

Şarkı listesi çok sağlam (en iyi şarkılarından derleme). Evet, torunlarını eğlendiren dedelere benziyorlar. Evet, ciltleri sıkı değil eskisi gibi. Evet, bazı zamanlar yüz ifadeleri sıkkın (çoğunlukla belli etmiyorlar ama; kocaman tebessümlerinden ve taşkın ifadelerinden vazgeçmiş değiller). Paul Stanley'in playback yapması çok eleştirildi bu turnede başladığından beri. Bazı yerlerde yaptı. Doğru. Fakat arkadaşlar bu adamlar kırk beş senedir sahnede. Yetmiş yaşında 130 dakika hard rock şovu çıkarmayı şaka mı sanıyorsunuz? Bu kadarını yapabildiklerine şükür.


Kocaman KISS perdesi göndere çekildiğinde mekanda son ses bir hard rock marşı Rock and Roll (Led Zeppelin şarkısı) çalmaya başladı. Ertesinde ise meşhur anons çekildi; "pekala Kiev, en iyisini istediniz, elde ettiniz, dünyanın en sıcak grubu... Kiss" Sonrası kıyamet. Patlayan maytaplar, yükselen alevler (alev makinesinin önünde durma gafletinde bulundum), sis, hava fişek. Toz duman ortalık. Detroit Rock City'i söyledik hep birlikte. Vaktiyle Kiss konserine giderken yolda hayatını kaybeden hayranlarının anısına yazılan bu şarkı tam anlamıyla açılışta çalınacak cinsten.

"Bir cumartesi gecesi gergin hissediyorum. Saat 9. Tek ışıksa radyonunki.
Şarkımın çaldığını duyuyorum ve beni kendine çekiveriyor.
Çok kuvvetli geliyor, bana ne yapmam gerektiğini söylüyor.
Gitmeliyim. Kalk...

Geç kalıyorum, bekleyemem. Saat 10 ve yola çıkmam lazım, farkındayım.
İlk içtim, sonra sigara yaktım.
Arabayı çalıştırdım ve geceyarısı gösterisine yetişmeye çalıştım."

Shout It Loud ikinci şarkımızdı. Yine Destroyer, yine Destroyer. Çok sevdiğim bir rock albümü. Bereket versin ki oradan dört tane okudular. Yine bir Kiss klasiği olan Deuce sırasında meşhur kafa sallamalarını yaptılar. Yetmişlerden beri değişmeyen tek şey. Görmeye değer. Gene, Tommy ve Paul yan yana dizilip gitarlarını sallanarak çaldılar (ekranda da yetmişlerdeki konser görüntüleri yansıtıldı). Yetmişler demişken bu konser yetmişler ve seksenler kokuyordu. Her yönüyle. Sahnede yetmişlerin en meşhur Amerikalı rock grubunun olması bir yana, katılanlar da nostaljik gelmişti. Kiss makyajı yapan çoktu. Ama Susan Sarandon'a benzeyen bir kız vardı ki tam bir Amerika filminden fırlama. Sarı saçlarını perma yaptırmış, mavi far, gözünün çevresi ve yüzüne on kilo sim çekmiş. Kıyafetiyle beraber tam bir nostalji kraliçesiydi. Zamanda yolculuk yaptık. Eski usül rock.

Gene Simmons her zamanki gibi müstehcendi. Durmadan apış arasını kurcaladı ve şarkı söylerken kadınlara el kol hareketleri yaptı. Yetmişine de gelse uslanmayacak.

Meşhur dilini de gördük böylece. Gitarını yaladı. Yetmedi mikrofonu ağzına aldı. Sonra da gitarist Tommt Thayer'la karşılıklı söylerken suratını yalamaya çalıştı.

2000'lerin en iyi Kiss albümü olan Sonic Boom'dan Say Yeah çaldılar. Herkesi yeah diye bağırttılar. Zaten konser çıkışı ses mes kalmadı hiç kimsede. Ukraynalılar eğlenmesini biliyor. Baya gürültülü ve hareketli oldu konser. Kiss'e gelip de yerinde duracak adam zaten hiç gelmesin.


Bir dönem "en gürültülü müzik grubu" dünya rekorunu 136 desibelle elinde tutan Kiss yine gürültülüydü. I Love it Loud dedik. Uzun boylu Ukraynalıların arasında ezilmeden dansımızı ettik. Sonra bir seksenler klasiği olan Heaven's on Fire söylendi. Ritim gitaristimiz, canımız ciğerimiz, Paul Stanley yine çok seksiydi. Sempatikliği cabası. Kendine has matrak ve de kıvrak figürlerle dans etti şarkı boyunca. Eliyle kalp işareti yaptı defalarca. Her daim favori elemanım.

"Kiss bir pop grubudur" diye küçümseyen metal dinleyicisine bir cevap niteliğinde olan Creatures of the Night'ın kapanış şarkısı War Machine geldi sonra. Dinlemeyi çok istiyordum. Çünkü gümbür gümbür şarkı. Gene Simmons kendinden geçerek söyledi. Fonda alevler ve alevlerin üstünden ekranda süzülen ejderhalarla onlara ateş açan robot askerler vardı. Alev makinesiyle bir güzel erittiler bizi. Sonunda da adet olduğu üzere sirenler çalarak sahne karardı ve Gene elindeki kılıç şeklindeki meşaleden ateş üfledi. Şovun sonunda da meşaleyi sahneye sapladı.

 

Sonra Paul, "şimdi söyleyeceğimiz şarkı yayınlandığında çoğunuz doğmamıştı ama şarkının ne hakkında olduğunu iyi biliyorsunuz" diyerek latife yaparak Lick It Up dedik. Gene yine rahat duramadı. Eliyle koluyla müstehcenliğe devam etti (gerçi şarkının tabiatı gereği efendi olması zor).

İlk defa Kiev'e geldiğini belirten Paul, "çok iyisiniz ama birinin sizler için doktor çağırması gerek" dediğinde bazıları bunu ciddiye alıp "yok iyiyiz" dese de bu takılmanın aslında Calling Dr.Love şarkısına hazırlık olduğu beliydi. Gene'in gözümüzün önünde Calling Dr.Love söylemesi benim için anlamlıydı. Detroit Rock City filmindeki gönderme aklıma geldikçe gülerim.


İlk albüme dönüp 100,000 Years çaldılar. Evet, grupta eski gitaristleri efsanevi Ace Frehley ve bad-ass (Türkçesini bulamadım) karakter davulcu Peter Criss yok. Onların eksikliklerine rağmen fena çalmadılar. Çok sağlam bir hard rock şarkısıdır. Ace'in yerine gelen ve yirmi senedir Kiss'le çalan Tommy, Ace'in numarası olan gitarından roket fırlatarak disko topu vurma işinin bir benzerini Cold Gin'de yaptı. Yüzündeki "nasılım" bakışına sinir oldum çünkü bu numaranın orjinali kendisinin değil. Fakat her şeye rağmen yine heyecanlandım çünkü tipik bir Kiss konseri olmazsa olmazı.


Ve geldik en şeytani kısma. Evet, God of Thunder'dan bahsediyorum. Gene, önden bir bass solosu çaldı, yeşil ışıklarla loş aydınlatılan ve sis efektine boğulan sahnede. Sonra da malum kan mevuzusu. Bassını çalarken seyirciye kötü kötü baktıktan sonra çan sesleri eşliğinde yerinde sallanmaya başladı ve ağız dolusu kan tükürdü. Finalinde de bir canavar haykırışı efekti duyuldu. Şaka maka ürküttü. Senelerdir bu numarayı bilmeme rağmen sahnede izlemek insanı ürpertiyormuş.

Sahne yukarısındaki hareketli ekranlarda onlarca Gene suratı gördük şarkı boyunca. Hepsinin ağzından kan akıyordu.

"Olympus'ta doğdum. 
Şeytanlar tarafından yetiştirildim. 
Tek başına hükmetmek için eğitildim.


Çorak toprakların efendisiyim.
Modern zamanların çelikten adamı
Karanlığı toplarım beni eylesin diye
Ve sana emrediyorum
Yıldırım Tanrısı'nın önünde diz çök."


Ve nihayet bir diğer çok sevdiğim şarkılarından Psycho Circus'ı çaldılar. Şarkı öncesi Paul, "biraz hayvanlaşalım" dedikten sonra sirk gösterisi başladı. Epey gürültülü ve bol havai fişekliydi." Rock müziği burada kimler seviyor" diye sordu Paul ve herkes haykırınca mutlu olarak "zaten sevmeyen de burda ne arıyor" dercesine Let Me Go Rock N'Roll çaldılar.

Favori Kiss şarkım olan Love Gun öncesinde Paul naz yaptı. "Sizin aranızda şarkımı söylemek isterim. Ama beni çağırmayı bilmeniz lazım. Herkes şimdi ismimi söyleyecek (herkes Paul diye bağırır). Hayır duymadım (sahne tekrarlanır). Üçe kadar sayıyorum (daha yüksek perdeden söyleriz). Güzel fakat.. öyle kapıyı çarpıp girmek istemem... Bir daha". Velhasıl naz niyaz ikna oldu ve tepeden sarkıtılan ipe tutunarak seyirci üstünden havai fişek patlaması eşliğinde uçarak stadın ortasındaki platforma geçti. "Love gun, love gun" diye şarkıya eşlik ettim ergenler gibi (hatta bir ara nefesim yetmedi söyleyemedim-iş kazası). Ama ne yapayım, çok seviyorum bu şarkıyı. Çocukluğuma döndüm resmen. Paul alternatif sahnede kocaman disko topunun altında yine kıvrak ve ışıltılıydı. Alttan verilen loş ışık yüzüne vurmuş, sürekli kendisini çeken kameraya pozlar yapıp kalpler atıyordu seyirciye. Bu sırada kullandığı gitarın da üstünde çatlak disko topu camına benzer parlak bir kaplama vardı. Her salınışında vuran ışıkla ışıldıyordu.

"Seni gerçekten seviyorum bebeğim. Sende olana aşığım. 
Hadi beraber olalım. Tutuşuruz..
Yarın yok bebeğim. Zaman bugün. Seni iyi ederim kızım.
Gizlenecek yer yok bebeğim. Kaçacak yer de yok.
Tetiğimi çektin, aşk silahımın, aşk silahı."

Bu şarkının üstüne I Stole Your Love ve Room Service iyi giderdi. Yine de onun yerine bir diğer dehşet şarkı I Was Made For Lovin' You çalındı. Paul cırtlak sesiyle, "şimdi size en meşhur şarkımızı çalacağız, ama biraz hatırlatayım" dedi ve "du-du-du-du"lamaya başladı. 70'lerde rock grupları ve hayranları disko furyasını küçümserdi. Kiss ise beklenmedik şekilde bu disko şarkısını yapmıştı. Ve ilginçtir grubun en başarılı ve tanın şarkısı da bu oldu. Şarkıyı hoplaya zıplaya söyledik. Adamlar koca stadı diskoya çevirdi. Lazerler, dönen disko topunun yansımaları, ışıklar. Sonunda ana sahneye yine havada uçarak dönerken oradan buradan patlama sesleri duyuldu. Korkanlar bile oldu. Sonik patlama sesi kadar kuvvetliydi. İnsanları şok etmeyi seviyor hınzırlar.

Konsere gitmeden önce bir aydır aralıksız Black Diamond dinledim. Ve kapanışta onu söyledik. Rock tarihinin en görkemli şarkılarındandır. Ballad olarak başlasa da sonra felaket sert bir tona geçer. Burda da Paul şarkı öncesi duygusal bir gitar melodileri çaldı tek başına ve mikrofona yanaşıp "Black Diamond şarkımızı biliyor musunuz" diye sordu. Tabii ki herkes Black Diamond'ı biliyordu. Sonra usul usul tek başına söyledi ilk dizeleri. Mekanda insanlar çakmakları yakınca ortaya çıkan romantik tablo karşısında Paul duygulandı ve sesi titreyerek "beni mutlu ettiniz" diyebildi. Bir daha aynı kısmı söyletti. Ve sözü davulcuya bıraktı. Gümbür gümbür sert kısma başlandı. Yine maytaplar patladı her yerde. Davulda oturan Eric Singer göğe yükseldi. Setin altında da iki tane gözlerinden yeşil ışık saçan kaplan figürü vardı (gene yetmişlere referans).



Sonra sahneyi terk ettiler. Biss için döndüklerinde sahnenin ortasında kocaman parıltılı bir piyano vardı. Eric Singer, grubun en meşhur balladı olan Beth'i okudu tek başına (sonra herkesi de söylemeye davet etti). Çok anlamı bir şarkı seçimi çünkü veda eden bir grubun kapanış şarkısı olmaya aday sözleriyle. Tam bir yıllar sonra eve dönüş şarkısı.

"Çağırdığını duyuyorum, ama şuan eve dönemiyorum. 
Ben ve çocuklar çalıyoruz ve uygun sesi bulamıyoruz.
Bir kaç saat daha ve evde sana döneceğim.
Galiba beni çağırıyorlar. Ah, Beth. Ne yapabilirim? Beth, ne yapabilirim?

Beth, biliyorum yapayalnızsın. Ve dilerim iyi olursun.
Ben ve çocuklar bütün gece çalacağız çünkü."

Üzerimizdeki duygusallığı atmak için Paul mikrofonu aldı ve "hadi biraz delirelim" diyerek kuduruk şarkıları Crazy Crazy Nights'ı çalmaya başladılar. Şarkı sırasında da kocaman balonlar attılar. Onlara vurup çocuklar gibi eğlendik. Balonların üstünde grubun elemanlarının simgeleri vardı. Ben nedense habire Paul'un figürüne ve Gene'e denk geldim.


Ve son şarkı. Adeta konfeti yağmuruyla başladı Rock and Roll All Nite. Paul son kez "hadi rock yapalım" dedi. Göz gözü görmedi desem abartmış olmam. Öyle ki otele döndüğümde bile ceplerimden oramdan buramdan konfetiler çıktı. Şarkı sırasında en öne doğru geçtim. Gene'i görebiliyor musunuz yukarıda? Kamufile olmuş yağmurda. Bu sırada pena kapmayı başardım.

Kiss bu. En abartılı şov kendilerinin olacak. Sessiz sedasız veda edemezler. Gene, Tommy ve Eric platformlarında havalandılar. Ortada kalan Paul eline aldı gitarını ve bizlere gösterdi. Tuttu öptü. Ve sahnede gitarı çakarak parçaladı. O anda her yerden alevler, patlama sesleri, maytaplar atıdı. Mor konfetiler atıldı üstümüze. Mor en sevdiğim renktir.


"Tüm gece rock yapmak istiyorum ve tüm gün parti yapmak."

Elinde sallandırdığı gitarını daha sonra arkaya attı ve bizleri sevdiğini söyledi. İyi geceler dileyerek elindeki mikrofonla havaya zıpladı. Renkli konfetiler, ışıklar patlaya patlaya vedalaştık. Şu son kareyi unutmayacağım. Rock konseri denen şey her ne ise buydu.



Sonra ekranda "Kiss Kiev'e aşık" yazısı belirdiğinde alanda ışıklar yanarken fonda grubun marşlarından God Gave Rock 'N' Roll To You II çalıyordu. Eşlik ederek mekanı terk ettik.

Yetmiş yaşında bu şovu çıkarıyorlarsa seneler önce kim bilir nasıllardı diye düşünmeden edemiyorum. Gene ve Paul tam anlamıyla sahne canavarları. Birisi çekip koymuş. İyi seyirler.



12 yorum:

  1. Kiss konserini ne kadar iştahlı ve detaylı aktarmışsınız. Favori grubunuzu izleme fırsatı yakalamak pek keyifli olmalı.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten öyle iştahla anlatmışsın ki -25'inde turnenin amsterdam ayağı varmış- yemin ederim ben de mi gitsem acaba dedim :0 gerçekten sahne şovları görülmeye değer anlaşılan. ama ne yazık ki dünya üzerinde 10 dakikadan fazla tahammül edemeyeceğim tek müzik türünü yapıyor oldukları gerçeği var. Valla çok mutlu oldum senin adına.
    12 ağustos'ta erikah badu'ya gitcem ben de...herkes dişine göre :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hard rock sevilmez mi. Keşke yaşımız yetseydi Led Zeppelin'i de sahnede izleseydik derim :) Aerosmith hariç hard rock türünün bütün büyüklerini izledim ama neyse ki (ona da bilet almıştım ama Soma faciası yaşanınca haliyle iptal edilmişti). İçlerinde en şamatacısı Kiss. Beklediğimi aldım (hatta Gene bizleri suyla ıslatarak hınzırlık yaptı) :D Playbackmiş oymuş buymuş haksız eleştiriler. Maksat zaten bol makyaj ve gürültü. 70ler ruhunu verdikten sonra isterse bastonla çıksınlar :D

      Cehaletime ver. Kendisini tanımıyorum. Ama şimdi biraz araştırdım epey farklı ve ödüllü biriymiş. Türkiye'ye gelmedi sanırım. Yoksa bir şekilde duyardım muhtemelen.

      Sil
  3. Kiev diye geldik Kiss çıktı :p Tek hatırladıgım kiss -> Keep It Simple Stupid. Çalışırken masamda panoma asmıştım hatırlatma olarak çünkü başak burcu olmak...
    Kiev de isterik dedeee, onu da yaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malum videodaki gibi bir şeyler beklemiyordun umarım :p

      Dede yazar ama bu sefer fazla gezmedim. Çoğu yer de kapalıydı şansıma. Sıcağı pek çekilmiyor, soğuk vakitlerde daha güzel burası onu farkettim.

      Sil
  4. Bir efsaneyi canlı canlı yaşamışsın ne güzel!
    Şu aralar pek popüler değiller ama bizim gençliğimizde yakarlardı etrafı.
    Yazını da keyifle okudum birebir orada hissettim diyebilirim.

    Bu yaz konser keyfin bol olsun diyeyim o zaman ;p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu oldum :)

      Çıktıkları kaçıncı veda turneleri Tanrı bilir ama bu defa son olacağını düşünüyorum. Zira yorgunlar. Belli etmemeye çalışsalar da özellikle Gene'in bazı şarkılarda çalarken yüzü düşüyordu. Ama hemen farkedip topluyordu. Meşhur dilini çıkarıp gözlerini pörtletiyordu :D Muzipliği de cabası. İki defa bizlere suluğunu fırlattı ağzı açık olarak. Sonra baget ve pena kavgası çıkınca çok komik bir kahkaha patlattı. 70 yaşında adamın hala böylesi muzip şeyler yapması hoş. Paul ise maşallah yıldırım gibi diyebilirim. Evet sesi tamamen bitmiş ama sahnenin enerjisini yükselten bir lider ve hala çok renkli :p

      Gençlerin artık eski usül rock müzik dinlememesi üzücü ama konserde her şeye rağmen ağırlık yine gençlerindi. Makyaj yapanlar, retro giyinenler, Kiss tshirtleri, her şeyiyle filmlerdeki gibiydi. Detroit Rock City filmini tekrardan izlemiş gibi oldum orada. Hem grubun da iş ahlakı yüksek çünkü konser alanı çok büyük olduğu için dolmamıştı ama 130 dakika boyunca buna aldırmadılar. Ne sözde yıldızlar gördüm, mekan dolmadı diye şovunu yalap şap yapıp giden.

      Amiiin. Bazı süprizlerim olabilir :)

      Sil
  5. Muazzammm! Tam dünyadan kopmalık konser :) Her şey bir tarafa bu yaşta bu performans için alkışlamak gerek. Ben okurken bile yoruldum :)
    Ne iyi yapmışsın, ne unutulmayacak bir anı!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle! Hem çok güzel bir anı oldu hem de bu yaşta böyle performans çıkaracak kaç grup daha var Tanrı bilir :))

      70 yaşımda böyle bir enerjiye sahip olsam daha ne olsun :)

      Sil
  6. Nasıl bir tesadüf ki az önce radyoda Kiss dinledim:) Uzun süredir blogları rahat rahat gezmiyordum, bir baktım sizde Kiss konseri var:) Muhteşem! Efsane denebilecek gruplardan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel denk gelmiş valla :) Blogların çoğu sanırım tatilde. Aktif olarak yazan pek fazla yok. Bence de efsane gruplardan biri kendisi, 70'ler ve 80'lerin en büyük rock gruplarından :)

      Sil