Zihnin Arka Sokakları

"Ve en sonunda göreceğin aşk, verdiğin aşka eşit olacaktır." - The Beatles (The End) 🎵🐝💕🌻🌍🐾

6 Ekim 2018 Cumartesi

Mylène Farmer - Désobéissance (2018).


Aceleye gelmemesi ve şarkıları sindirebilmem için vakit tanıdım. Yoksa albümü çıktığı gün oturup dinledim. Mylène Farmer'ın her albümü önceliklidir. Dinlenmeyi bekleyen diğer yeni albümler bir süre daha bekleyebilir. Fransız popunun tartışmasız yaşayan en büyük ismi.

2015'te çıkardığı Interstellaires'in ardınan o bilindik sessizliğine bürünen Mylène, bu yılın başlarında Rolling Stone ve N'oublie pas'yla geri dönmüştü. Genelde albümle beraber şarkılarını yayınlayan şarkıcı için hayli ilginç bir gelişmeydi. Fakat peşinden bir albümle taçlanacağı belliydi. Yanılmadık. Désobéissance, Mylène'in on birinci stüdyo albümü olarak adını tarihe yazdırdı.

Ekürisi Laurent Boutonnat'nın desteği olmadan çıkardığı ikinci stüdyo albümü diyebiliriz. Ve ne yazık ki bu eksik de albümde hissediliyor. Zira Interstellaires de Désobéissance da ortalamanın üstünde şarkılar barındırsa da eski ateşi yakamıyor. Monkey Me öyle miydi ?

Genç dj'lerden Feder'le çalışmayı seçtiği albümün açılışını ilk tekli olarak da yayınlanan Rolling Stone yapıyor. Oldukça karanlık bir girişi var. Tekinsiz. Safkan bir elektropop denemesi. Uyumsuz bir melankoliğin itirafları sanki. İlk dinlemede içine pek almasa bile zamanla seviyorsunuz.

"Ve ah.. kötü kötü bir ruh halindeyim. Ben, yuvarlanan taş. 
İçimde kasvet saklıdır... Lanetliyim, öfkeliyim ve ölüyüm." 

Özellikle şarkının girişindeki sözler bana efsanevi Désenchantée şarkısını hatırlattı.

"Karamsar bir kan akmakta içimde, hafif tatlı hüznü beklemekteyim
Zor gülebiliyorum, zor ikna olabiliyorum."

Feder kimdir diye biraz araştırdığımda, Fransa'da deep house düzenlemeleriyle meşhur olmuş bir arkadaşmış. Zaten albüme sinen yoğun house etkisinden de anlamalıydık. Deep house dokulu Sentimentale albümün en iyi şarkılarından. Daha ilk dinlemede sizi dansa kaldırıyor. Hayvan sevgisi temalı klibiyle kalpleri kazanması cabası. Süper.


Désobéissance'sa tam anlamıyla bir Mylène şarkısı olmuş. Risksiz belki. Fakat sevimli. Nakaratı eşlik ettiriyor dinleyenlere. Albümdeki garip karanlık sözlere işlemiş. Madonna'nın Rebel Heart'ı varsa Mylène'in asi kız şarkısı da bu.

"Karanlığın fahişelerini tanırdım ve bastırılmış, cehennemler yanmış dudaklar 
...Ve ışığı görmüştüm, mumları ve hayalleri. Fakat kendim olanı istiyordum, vahşi kıyıyı."

 "Désobéissance. Être soi. Marcher dans le vent."
(İtiatsızlık, kendin olmak, yürümek rüzgarın içinde.)

N'oublie pas, albümden yayınlanan ikinci şarkıydı. Aylar öncesinde internet dünyasını sarsmıştı. LP düeti olması sebebiyle farklı memleketlere de adını duyurdu. Ne yalan söyleyeyim ben LP şarkılarını sevmiyorum. Fakat burada harika eşlik etmiş. Yanık yanık. Sadece albümün en güzeli değil, diskografisinin içinde bile kendine iyi bir yer edinecektir zamanla. Çok sevdim kısacası. Düzenlemesi, vokalleri her şeyi harika. Sözlerin bir kısmının İngilizce kalanının Fransızca olması da güzel düşünülmüş. Fransızca'yı katletmemiş böylelikle konuk şarkıcı. Bağıra bağıra söyleyin.

"Evrende bir nokta sadece, her yerdeki o şey aşk
Beni asla unutma, benim."


Politik Histoires de fesses'le deep house'a dönüyoruz tekrardan. Şarkıda tekrarlanan "fesses"ler C'est dans l'air şarkısındaki "c'est laid" sayıklamalatını hatırlattı. İki dakikanın altında bir tadımlık. Dokundurup kaçıyor sanki.

Ayık bayık nakaratı ile Get Up Girl ve Prière için iyi şeyler söylemesi güç. Mylène'e İngilizce sözler yakışmıyor bence. O yüzden de Get Up Girl'ün nakaratında fenalık geçirdim. Vasat şarkılar.

Charles Baudelaire'in Les Fleurs du mal (Kötülük Çiçekleri) kitabındaki Au lecteur, albümün şiir dinletisi. Kraliçenin sevdiği şeyler bunlar. Mylenium ve Nuit d'hiver'de de buna benzer şeyler yapmıştı. Ama ilk defa bu kadar "spoken word" denilen türde okumuş. Fonda içli yaylılar.

Des larmes'ın (Gözyaşları) ritmi seksenleri hatırlatıyor ki bu iyi kısmı. Fakat nakaratta ne oluyorsa oluyor ve şarkıya bir türlü giremiyorum. Şarkıda gereksiz bir şeyler var. Fakat ne, bulamadım. Yine Baudelaire'e selam çakıyor kendisi ve ekliyor, "kendi camdan maphushanemde artık ne yapacağım inan bilmiyorum."

Gelecek şarkısı Parler d'avenir'in sözleri güzel olsa da sıradan düzenleme kurbanı olduğunu hissediyorum. Biraz daha rocka yakın düzenlemeyle harika bir şarkı çıkabilirmiş.

Albümdeki ikinci favorimde sıra. On a besoin d'y croire (İnanmaya İhtiyacımız Var) tam anlamıyla klüp şarkısı. Bangır bangır dinlemelik. Puslu vokalin altında ilerleyen nabız benzeri ritimin ertesinde gelen nakaratta patlama yaşanıyor.

"Ve işte, çoktan gördüklerimiz
Yapacağımız bir şey yok artık
Daha fazla ders
Eğer boş ise hepsi
Yapacağımız bir şey yok demektir
...
Aşksız, neyiz biz?
Bu sonsa eğer -'inşallah'-
Buna inanmak zorundayız."

Mylène albümlerinin bir klasiğidir. Kapanış şarkısı mutlaka ballad'dır. Değişmemiş. Yine bir slow şarkı var karşımızda; ismi Retenir l'eau (Suyu Tutmak). Kötü bir şarkı değil. Fakat öbür örneklere bakınca -Un jour ou l'autre, Si J'Avais Au Moins, hele ki Je te dis tout- rakip bile olamaz.

Velhasıl ortalamın üstünde olsa da Interstellaires'in arkasına düşmüş. Gönül ister ki yeniden Monkey Me'ler, Point de Suture'ler, Avant Que l'Ombre'lar olsa. Her şeye rağmen dinlenmesi gereken bir albüm. Kraliçe hala yaşarken değerini bilelim. Fransa'da bu kadar büyük isimlerden çok kalmadı.

Bunları Dinlemek Lazım: Sentimentale, Désobéissance, N'oublie pas, On a besoin d'y croire

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder