Açıkçası bunu yazmak istemiyorum. Çünkü blog yazmak hayatımın son 13 yılının en doğru kararlarından biriydi. Birçokları bunu anlamayabilir. Ama benim hayatımın önemli bir parçasıydı. Geçmiş zaman gibi konuşmak istemiyorum. Hala öyle. Fakat artık görevini tamamladı. Bunu hala sabırla takip eden dostlar farketmiştir. Bir süredir sadece lafı dolandırıyorum. O eski günlerin ışıltısı yok. O şevk dolu konser yazıları gelmiyor. Yeni albümlerden bahsetmiyorum zaten. Bekledim. Geçer diye. Geçmedi. Çok denedim. Geceleri masa başına oturdum. Ekrana bakmakla yetindim.
Diyebilir bazıları "aman bu da dert mi".. Açıkçası üzülüyorum çünkü burada çok güzel zamanlar geçirdim. Bu blog bazı günler bana destek oldu. Zor zamanlarımı bile paylaştım tanımadığım insanlarla. Destek oldular. Bazılarıyla tanıştım. Bazılarıyla arkadaş oldum. Konserlere gittik. Gerçekten çok güzel zamanlar yaşadım sırf bu blog sayesinde. Hepsi bir yana dursun en yalnız olduğum anlarda bile yazdım. İyi hissettirdi.
Blogumun ilk zamanları sadece bir kişi takipteydi. Sonra iki oldu. Üç oldu. O ilk gelen takipçilerimin çoğu bugüne kadar okumayı sürdürdüler. O insanlar kendilerini biliyor. Onlara minnettarım. Hiç sayıya tıklanmalara bakmadım. Hep yazdım. Kaç kişinin okuduğuna bakmadan. Ara sıra aklıma esip blogu kapatmaya kalktığım zamanda bile onlar engel oldular. İyi ki de oldu. Sonra çok daha iyi yazılar yazdım. Çok daha fazla güzel insanla tanıştım. Düşünüyorum şimdi.
Yazmaya başladığımda David Bowie hayattaydı. Lou Reed, Prince, Little Richard, Charles Aznavour, hepsi yaşıyordu. Bugünse yoklar. Tina Turner emekli olmuş. Her şey nasıl değişmiş. Bu blogu müzik paylaşmak için açtım. Daha sonrasında psikolojik bir hal aldı. Yazmak bana iyi geldi. Hem müzik zevkimi bana yakın olanlarla paylaşıp karşılıklı yeni şeyler öğrendim hem de bir şekilde içimi döktüm. En dengesiz halimle sildiğim yazılarım oldu. Ama iyi geldi. Hiçbir şeyden pişman olmadım. Sildiğimden de yazdığımdan da. İşin ironik yanı şu Cher'den ve Elton John'dan daha önce müziği bıraktım.
Lafı uzatmak niyetim değil. Her şey ortada işte. Zaman değişti. Müzik değersizleşti. Artık kimse albüm satın almıyor. Stadyum konserleri 10 sene içinde yok olacak. Muhtemelen dünya turneleri de kısalacak. Ki öyle. Dünyanın birçok noktasına konserler ulaşamıyor. Bilet fiyatları de yeni bir uygulamaya gidiyor. Dinamik fiyatlandırma. Yani sabit fiyatlar olmayacak. Artık hiçbir sanatçı eski günlerdeki gibi yıllarca süren büyük çapta işler yapmıyor. Çünkü manası kalmadı. Açıkçası müziğe olan sevgimi de yitirdiğimi hissediyorum son zamanalarda. Ki bu beni üzüyor. Çünkü müzik demek yaşam demek. Ama yeni çıkan hiçbir şeyi takip etmek içimden gelmiyor. Sanki bir on yıl öncesine saplanıp kaldım. Radyo dinlemeyi bile bıraktım. Dolayısıyla bir podcast yayını da yapacağımı sanmıyorum. O ateş söndü maalesef. Twitter hesabımı ekleyebilirsiniz. Oradan ufak paylaşımlarım olacak.
Sadece müzik bitmedi aslında blog yazmak da bitti. Bir iki derken çok değerli takipçilerim ayrıldı. Hak veriyorum her birine. Çünkü bu blog dünyası genel olarak geçerliliğini yitirdi ve çok hızlı bir çağda yaşıyoruz. Uzun uzun kafa yorup bir şeyler yazmak deli işi oldu. Ki hala sürdüren yazarları o kadar sevgi ve minnetle takip ediyorum ki. Müthiş bir şey. Demem o ki bir şekilde yaşam oldu ve hepimiz değiştik. Artık blog yazmanın anlamı kalmadı. Bunu hala zevkle sayfamı okuyan takipçilerime özür dileyerek telafi etmek istiyorum. Gerçekten bu blogu sürdürmek isterdim. Fakat Nina Simone'un dediği gibi: "her şey değişmek zorunda".
Herkesin el ayak çekip geride buranın kalmasını istemiyorum. Bir şekilde hala birileri okurken onlarla vedalaşabilmek istiyorum. Ki yolculuğumuz devam edebilsin. Bu son yazım dostlar. Gerçekten harika bir yolculuktu. Herkese teşekkürler. Mail adresim yanda duruyor. Her zaman iletişime geçebilirsiniz. Farkettiniz sanırım. Yazıyı bitiremiyorum. Yine dolandırıyorum. Çünkü bitmesini hiç istemiyorum. Kimse okumasa bile yine de bir şeyler yazıp uzay boşluğuna gönderme fikri beni rahatlatıyordu. Neyse artık. Yapılması gerekeni yapma zamanı.. Blogspot burayı tamamen silene kadar elimi sürmeyeceğim. Bir anı olarak kalacak. Belki arada eski yazılarımı okur gülerim. Dile kolay. Yıllar var. Hem ben bana gelen hiçbir hediyeyi atamam ki. Bu sayfa benim için bir hediyeydi. Bu hediyeyi bana veren herkese teşekkür ederim. Her neredeyseniz. Her kimseniz. Evet şuan biraz üzüldüm ve yazıyı toparlayamıyorum. Ama üzülmeyeceğim. Ben sonlara ölümlere inanmam. Bitenin arkasından kutlama yapılır. Yas tutulmaz. Güzel zamanlar yad edilir. Çünkü her şeyin bir sonu var. Umarım burayı okuyan herkes güzel anılarla ayrılıyordur. Ben çok güzel bir zaman geçirdim. Her şeye rağmen hippi ruhunu koruyan kedileri seven kendi halinde bir müziksever vardı. Altmışların yetmişlerin ve seksenlerin şarkılarını severdi. Her zaman söylediğim gibi iyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle sevgiler :)
"Hayata iki tarafından da baktım
Yukarıdan ve aşağıdan
Ve hala her nasılsa
Hayatın yanılgılarıydı
Benim hatırladığım.
Hayata dair pek bir şey bilmiyorum."